Sözleşmesi hükümlerinin incelenmesi gerektiğini, NYS'nin NI. maddesinde yabancı hakem kararının tenfizinin talep edildiği ülkedeki cari usul kaidelerine göre tenfiz edileceğinin belirtildiğini, buna göre tenfiz davasında usul bakımından MÖHUK'un uygulanması gerektiğini, ... Sözleşmesi'nin V. maddesinde tenfiz şartları iki ayrı fıkrada düzenlendiğini, Birinci fıkrada 5 bent halinde yer alan tenfiz şartlarının ancak fıkrada belirtildiği üzere tenfiz davasının davalısı bunları ileri sürerse mahkeme tarafından dikkate alınabileceğini, mevcut tenfiz davasında davalının davaya katılmadığı görüldüğünde ... Sözleşmesi m. V.1 şartlarının değerlendirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine ulaşıldığını, ......
yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması....
Yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmesi için gerekli olan bir diğer ön şart ise, kararın verildiği ülke hukukuna göre kesinleşmiş olmasıdır. O hâlde verildiği ülkenin kanunlarına göre henüz kesinleşmemiş ancak icra edilebilir olan bir kararın Türk hukukunda tenfiz edilmesi mümkün değildir. Yabancı mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği ise yabancı ülkenin hukukuna göre belirlenecektir....
Yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmesi için gerekli olan bir diğer ön şart ise, kararın verildiği ülke hukukuna göre kesinleşmiş olmasıdır. O hâlde verildiği ülkenin kanunlarına göre henüz kesinleşmemiş ancak icra edilebilir olan bir kararın Türk hukukunda tenfiz edilmesi mümkün değildir. Yabancı mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği ise yabancı ülkenin hukukuna göre belirlenecektir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tenfiz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında Hamburg 9. Asliye Ticaret Dairesi tarafından Sulh Protokolü gereğince verilen kararın tenfizini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkiline gönderdiği ihtarneme ile borcun bir ödeme planına bağlandığını, bu nedenle tenfiz şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda MÖHUK'un 54. Maddesinde yazılı tenfiz şartlarının oluştuğu, kararın kesinleştiği, yeni bir ödeme takvimine ilişkin davalı tarafça delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece tenfizi istenen kararın kesinleşme şerhi taşıyan aslı ve tercümesinin ibraz edilmediği, tenfiz için gerekli koşulların bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde Stutgartt Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararının tenfizine, olmadığı takdirde, 40.320,51 EURO’nun tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacının tenfiz talebi yerinde değilse de, terditli diğer talebi yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemesi tarafından verilmiş ve Yunanistan kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamın Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlı olduğunu, davalının işbu tenfiz davasından haberdar olup mahkemece tenfiz kararı verilip kesinleşene kadar malvarlığını kaçırma teşebbüsünde bulunmasının muhtemel olduğunu, tenfiz yargılaması uzun sürebileceğinden ve bu süreçte davalı borçlunun, alacaklının alacağına ulaşmasını engellemek amacıyla mallarını devretme, yurtdışına kaçırma veya verilen yabancı mahkeme kararının tenfizinin mümkün olmadığı bir ülkeye kaçırma riskinin ortadan kaldırılması ve müvekkilinin alacağının güvence altına alınması için ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, 63.780,23Euro alacak kesinleşmiş mahkeme kararına dayandığından teminat alınmaksızın tensiple birlikte davalı/borçlunun taşınır, taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine, ......
Birinci gruptakiler davalı tarafından savunma olarak ileri sürülüp ispat edilmesi gereken tenfiz engelleri, ikinci gruptakiler ise mahkemece resen gözetilecek tenfiz engelleridir.Esasen tanıma ve tenfiz davalarında taraflar, maddi vakıaların yeniden tartışılmasını isteyemez ve tenfiz davasında mahkemece yapılacak inceleme, tanıma ve tenfiz engellerinin mevcut olup olmadığıyla sınırlıdır. Mahkeme, hakem kararının maddi hukuk yönünden isabetli olup olmadığı denetleyemez. Aleyhine tanıma ve tenfiz talep edilen taraf, ancak tenfiz şartlarının bulunmadığını (tenfiz engellerinin mevcut olduğunu) öne sürerek itiraz edebilir. Yani uyuşmazlığın esasına ilişkin savunma sebeplerine dayanamaz ve bunlara ilişkin olarak delil gösteremez. Bu nedenlerle, davalı vekilinin hakem kararının esasına dair iddialarının dinlenmesi mümkün değildir....
Davacı taraf davasını tenfiz kararının kesin hüküm teşkil etmediği temeline dayandırmıştır. 5718 sayılı MÖHUK'un 50(1). maddesi gereğince,Türk mahkemelerince yabancı karar tanınıp tenfiz edilmedikçe ,Türkiye'de kesin hüküm gücüne sahip olamazlar ve icra edilemezler.Türk mahkemesince tanınıp tenfiz edilen yabancı karar ,Türk hukuku bakımından kesin hüküm oluşturur.Buna bağlı olarak tanınıp,tenfiz edilen yabancı karar ,aynı konudaki uyuşmazlığın tekrar Türk mahkemelerinde görülmesini engeller.Buna yabancı mahkeme kararının kesin hüküm etkisi denmektedir Yine MÖHUK 59.maddesine göre ,yabancı mahkeme kararlarının kesin hüküm ve kesin delil etkisi ,yabancı mahkeme kararının verildiği ülke hukuku uyarınca kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.Kuşkusuz 59.maddeye göre yabancı mahkeme kararının kesin hüküm veya kesin delil etkisi ,yabancı kararın bir Türk mahkemesi tarafından tanınması şartına bağlıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/472 Esas sayılı dosyası ile tenfizine karar verildiğini, tenfiz kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalının tenfiz davasındaki avukatının banka hesabına 30.11.2012 tarihinde toplam 122.062,67 EURO’nun TL karşılığınca ödemede bulunulduğunu, ancak aslında yabancı mahkeme ve tenfiz kararı gereğince müvekkilinin davalıya 99.557,31 EURO ödeme yapması gerekirken fazladan 22.505,36 EURO ödemede bulunduğunun anlaşıldığını, davalının bu miktar kadar sebepsiz zenginleştiğini, ayrıca davalının tenfiz kararına konu yabancı mahkeme ilâmındaki tüm haklarını tahsil etmesine rağmen elinde kalan müvekkili şirkete ait hisse senetlerini de iade etmediğini ileri sürerek davalıda bulunan 1860 adet hisse senetlerinin müvekkiline iadesine ve 22.505,36 EURO’nun ödeme tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek döviz mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabı 5....