Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine dair verilen karar, Dairemizin 07/10/2013 gün ve 2013/11169 - 2013/15853 sayılı ilamıyla onanmış, davalı ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Davacı, ... Ülkesi ... De ... ... de ... Mahkemesinin 95004091 Esas, 359198 Karar sayılı ilamı ile 187.177....'ın davalılardan tahsiline karar verildiğini belirterek; ilamın tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, istemi “yabancı mahkeme ilamının tanınması” olarak nitelendirmiştir....

    Mahkemesi'nin 1 O 360/06 ve BGH VI ZR 217/09 sayılı ilamın tanınması için iş bu dava açılmış ise de dosyaya yabancı mahkeme kararının aslı ile tercümesinin ibraz edildiği fakat yabancı mahkeme kararının taraflara tebliğine ilişkin tebliğ evraklarının ibraz edilmediği, yabancı mahkeme kararının usulüne uygun olarak kesinleşmediği, tanınması talep edilen mahkeme kararının MÖHUK 53. maddesinde belirtilen şartları taşımadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tanınması istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 58. maddesi gereğince Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır....

      Buna karşılık, Sözleşmeye taraf olmayan ülkelerin mahkemeleri tarafından verilmiş evlât edinme ile ilgili kararların tanınması, bu konuda yetkili Türk mahkemesinin iç hukukta yer alan hükümler gereğince karar vermesine bağlıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ:Yabancı Mahkeme Kararının ( Boşanma ) Tanınması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Davacı boşanmaya dair yabancı mahkeme kararının tanınması talebiyle 18.01.2011 tarihinde dava açmıştır.Gerçek kişilerin kişiliği ve medeni haklardan yararlanma ehliyeti ölümle sona erer (TMK. md. 28/1). Bu nedenle ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yoktur (HUMK. md. 38 , 6100 s. HMK. md. 50). Dava tarihinden önce ölmüş kişiye karşı dava açılamaz.Kendisine karşı dava açılan davalı kadın 25.05.2007 tarihinde ölmüş, ölüm ile bu kişinin taraf ehliyeti sona ermiştir. Taraf ehliyeti sona ermiş kişi hakkında dava açılamayacağı gibi ölen kişinin aleyhine açılmış dava onun mirasçıları aleyhine de sürdürülemez....

          Dava, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması isteğine ilişkindir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4/2. maddesi gereğince, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'a göre Aile Hukuku'na ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi, Aile Mahkemelerinin görevine girmektedir. 4787 sayılı Yasa'daki bu özel hüküm, sonradan 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı Yasa ile ilga edilmiş değildir. Bu açıklamalar karşısında; davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Sonuç: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Eyaleti Tahkim Mahkemesi'nin kararının tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, mahkemeden tanınması ve tenfizi istenen kararın ve dava dilekçesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilinin şifaen karardan haberdar olduğunu, kararın kesinleşmediğini, davacının teminat göstermesinin zorunlu olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin kararın tebliğ edildiği, kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, ... Eyalet Tahkim Mahkemesi'nin 07.06.2011 tarihli kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 13.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması ve Tenfizi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi davası olup, mahkemece davalının yurt dışında olduğu, davacı vekiline yurt dışı tebligat masraflarını yatırmak üzere kesin süre verildiği, bu süre içerisinde yurt dışı tebligat masrafının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde dava açılırken davacı tarafından yatırılan gider avansı bulunduğu gibi davacı tarafça kesin süre içerisinde yatırılması gereken miktar belirtilmediğinden mahkemece verilen kesin süre de hukuki sonuç doğurmaz....

                Somut olayda uyuşmazlık, yabancı mahkemeden verilen ve kesinleşen vasi tayinine ilişkin kararın tanınması ve tenfizine ilişkindir. 5718 sayılı MÖHUK‘nın 51 maddesinde tenfiz kararlarını vermeye görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. Düzenlemede tenfiz kararın hangi konudaki yabancı mahkeme kararına ilişkin olduğu hususunda bir ayrım yapılmamıştır.Bu durumda anılan yasal düzenleme karşısında uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun 21. Ve 22. Maddeleri gereğince ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 16.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Asliye Hukuk Mahkemesi ile ... 5.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, yabancı mahkemeden verilen kararın tanınması ve tenfizine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, davanın çekişmesiz yargıya tabi olup, Sulh Hukuk mahkemsinin görev alanına girdiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 5718 sayılı MÖHUK yasanın 35 maddesine göre, tenfiz kararlarını vermeye münhasıran Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda uyuşmazlık, yabancı mahkemeden verilen ve kesinleşen vasi kararının tanınması ve tenfizine ilişkindir. 5718 sayılı MÖHUK ‘nın 51 maddesinde tenfiz kararlarını vermeye görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu düzenlenmiştir....

                    Somut olayda uyuşmazlık, yabancı mahkemeden verilen ve kesinleşen miarasçılık belgesi verilmesi kararının tanınması ve tenfizine ilişkindir. 5718 sayılı MÖHUK ‘nın 51 maddesinde tenfiz kararlarını vermeye görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. Düzenlemede tenfiz kararın hangi konudaki yabancı mahkeme kararına ilişkin olduğu hususunda bir ayrım yapılmamıştır. Bu durumda anılan yasal düzenleme karşısında uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun 21. Ve 22. Maddeleri gereğince Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu