Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2004 tarih, 2010/19-410Esas, 2010/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle, ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Eş söyleyişle, ilgili icra müdürlüğünün yetkisiz olduğu yönünde itiraza uğramış olan bir icra takibi, bu itiraz yöntemince karara bağlanmadıkça, hukuken geçerli bir takip niteliğine kavuşamaz. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410-471 sayılı kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur. Mahkeme bu inceleme sonucunda kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır....
Dava 5510 sayılı yasa gereği davacı şirket tarafından verilen hizmetin karşılığı olarak davalı kurum tarafından haksız kesilen prim destek tutarlarının iadesi istemiyle yapılan icra takibine vaki yetki ve borca itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Yetkili bir icra dairesinde, geçerli bir icra takibinin yapılması itirazın iptali davasının yasal koşullarındandır....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih E:2004/19-410 K:2004/471 sayılı kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle, bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur. Mahkeme bu inceleme sonucunda kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır....
Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için aranılan ön koşullardan biri de borçlu hakkında icra takibinin kesinleşmiş olmasıdır. Borçluya karşı yapılmış ve kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması ve takibini varlığının tasarrufun iptali davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekir. Diğer bir deyişle davacının gerçekten bir alacağının mevcut olması ve bu alacağın tasarrufun iptali davası sonunda davacı lehine verilen karar kesinleşinceye kadar varlığını devam ettirmesi, tasarrufun iptali davasının şartlarındardır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan itirazın iptali istemli dava sonucunda verilen 2018/277 Esas - 2020/48 Karar sayılı ilamla itirazın iptaline karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 28/02/2022 tarihinde kesinleştiğini, ayrıca müvekkilinin bakiye alacağı tahsili amacıyla Ankara 19. İcra Dairesi'nin 2020/5214 sayılı dosyası üzerinden 06/07/2020 tarihinde başlattığı icra takibinin de itiraz üzerine durduğunu ve yine müvekkili tarafından Ankara 34. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2022/222 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, bu davanın halen devam etmekte olduğunu; ne var ki davalı borçlunun 21.000,00- USD bedelli alacak nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemli davanın başarıyla ulaşması üzerine, diğer davalı T6 ile danışıklı bir biçimde alacak borç ilişkisi oluşturularak davalı T6 tarafından borçlu davalı T3 hakkında İstanbul Anadolu 17....
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle------- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir. İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır. İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz....
Dr. ... tarafından düzenlenen uzman görüşünde belirtildiği üzere, İİK'nın 45.maddesi uyarınca önce rehne müracaat kuralının geçerli olduğunu, bu kurala riayet edilmeksizin yani önce rehnin paraya çevrilmesi yolu tüketilmeden doğrudan genel haciz yoluyla takibe başvurulması halinde bu takibin geçersiz olduğunu, somut olayda da davaya konu icra takibinin TBK'nın 586/2 ve İİK'nın 45.maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğunu, böylece icra takibinin yapıldığı andan itibaren geçersiz hale geldiğini, diğer bir deyişle ilamsız icra takibinin şikayet üzerine iptali kararıyla birlikte bu takibe ilişkin tüm hukuki sonuçların ortadan kalkmış olduğunu, dolayısıyla iptal kararıyla birlikte ödeme emrine yapılan itirazın da hukuki sonuç doğurmayacağını, Yargıtay'ın bazı kararlarında belirtildiği üzere, icra takibinin şikayet üzerine iptali halinde dava ön şartının ortadan kalktığını, takip borçlularının, iş bu itirazın iptali davası açılmadan önce açılan şikayet başvurusu sonucu takibin iptaline...
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ilama dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinin iptali istemine ilişkindir. Alacaklının takip talebine eklediği belgenin para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam olması halinde icra memurunun borçluya örnek 4- 5 nolu icra emri tebliğ etmesi yasal zorunluluktur. Alacaklının talebi üzerine ya da kendiliğinden, ilamsız icra takiplerine ilişkin ödeme emri göndermesi, açıkça İİK'nın 32. maddesinin emredici hükmüne aykırı olacağı gibi, dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağından, hukuk düzeni tarafından korunamaz. Davacının isteminin İİK'nın 16. maddesi kapsamında şikayet olarak nitelendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, takibin iptali isteminin sağladığı hukuki koruma, takibin durmasının sağladığı hukuki korumadan fazla olacağından, davacının davada hukuki yararının olduğu açıktır....
Davacının icra takibinin iptali talebi kabulle sonuçlanmış ve karar Yargıtayca onanarak 30/07/2013 tarihinde kesinleşmiştir. İcra takibinin iptali kararının kesinleştiği tarih itibarıyla haczin haksızlığı saptanmış olup zamanaşımının bu tarihten itibaren başlatılması gerekir. Davanın ıslah edildiği 25/08/2015 tarihine kadar yasada öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Bu sebeple ıslahla istenen miktarın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir. b) Haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir. Somut olay bakımından, davacının ihtiyati hacze dayanak çeki düzenlemiş olması dikkate alındığında, salt davacıya zarar vermek amacıyla haciz işlemlerinin yapıldığı, başka bir ifade ile takibin haksız ve kötüniyetli olduğu söylenemez....