Erdemli İcra Dairesinin 2018/3509 esas sayılı dosyası incelendiğinde, 33.350,00 TL miktarlı asıl alacağın ferileri ile birlikte takibe başlandığı, takibe konulan bononun unsurlarının tam olduğu, örnek 10 ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bilgi bulunmadığı, davacı borçlunun 30.10.2018 tarihli ihtiyati haciz sırasında "borcumu kabul ediyorum, ayrıca itiraz ve şikayet süreleri dahil tüm sürelerden feragat ederim, lehime tüm sürelerden feragat ederim, itiraz ve şikayet hakkımdan feragat ederim, takibin kesinleşmesine muvafakat ederim" şeklinde beyanda bulunduğu, ardından taraflar arasında taahhüt sözleşmesi yapıldığı görülmüştür. Dava dilekçesinin 11.12.2018 tarihinde mahkemeye tevzi edildiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Somut olayda, borçlu ihtiyati haciz sırasında henüz ödeme emri tebliğ edilmeden borcu kabul ettiğini, kendisine tanınan sürelerden feragat ettiğini ve takibin kesinleşmesine muvafakat ettiğini beyan etmiştir....
Somut olayda mahkemece icra emrinde talep olunan işlemiş faizin bilirkişi raporunda tespit edilen şekilde düzeltilmesine karar verilmiş olup, icra emrinde işlemiş faizin fazla talep edilmiş olması ne icra emrinin ne de takibin iptalini gerektirmediğinden icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi yerinde olup, davacı hem icra emrinin hem de takibin iptalini istediğinden mahkemece şikayet kısmen kabul edilip icra emri düzeltildiğinden fazlaya ilişkin istem ( icra emrinin ve takibin iptali istemi) reddedilmekle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Dairemizce yapılan değerlendirmeler neticesinde; HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun resen nazara alınabileceği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, davanın kısmen kabulü ile, Adana 12....
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın talebi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, söz konusu eksiklik/hata davanın/takibin her aşamasında düzeltilebilecek bir hata olduğunu, icra emrinin iptali hatta takibin iptaline neden olabilecek bir hata/eksiklik olmadığını, bu sebeple davacı tarafın takibin iptali talebinin hukuka aykırı olduğunu, davacı taraf, icra dosyası kapsamında talep edilen banka alacağına itiraz etmişse de bu itirazın haksız olduğunu, dilekçe ekinde sundukları müvekkil bankanın davacı taraftan icra takibinde belirtilen tutarda alacağının bulunduğu, davacının söz konusu iddiası haksız olduğunu beyan etmiş olmuş, bu sebeplerden ötürü davanın reddini, yargılama harç ve masraflarının davacı taraf üzerine bırakılmasını ve lehimize vekalet ücreti takdirini karar verilmesini talep etmiştir....
İİK'nun 62/1. maddesinde; “İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur...” hükmü ile aynı maddenin 4. fıkrasında; “Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkca göstermesi lazımdır. Aksi taktirde itiraz edilmemiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, borçlunun icra dairesine 31.12.2014 tarihinde muhabere yoluyla yaptığı itirazında, takipte Lüleburgaz İcra Dairesinin yetkili olduğunu belirterek yetkiye itiraz ettiği, yine itiraz dilekçesinde “Saniyen talep edilen alacak miktarı fahiştir. Yanlıştır. Bu konudaki itirazlarımızı da mahal icra dairesinde takibin açılmasına müteakip sunacağız” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir....
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 16.İcra Müdürlüğü'nün 2019/29772 esas sayılı dosyasında başlatılan ipoteğe dayalı ilamsız takipte müvekkilinin borçlarının bulunmadığını, borca ve faize itiraz ettiklerini, ödeme emrinde faiz oranın ve faizin işlemeye başladığı günün gösterilmediğini, kat ihtarnamesine itiraz edildiğini, asıl borçlu hakkında konkordato davasında tedbir kararı verildiğini ileri sürerek ödeme emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
İİK'nun 62. maddesi uyarınca; genel haciz yoluyla yapılan takibe karşı itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içerisinde dilekçe veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Tüzel kişiler aleyhine yapılan takiplerde, borçlu tüzel kişinin organı (temsilcisi) ödeme emrine itiraz edebilir. Somut olayda, borçlu şirket adına icra dairesine verilen 27.11.2014 havale tarihli itiraz dilekçesinde borçlu şirket adına borçlu şirketin yetkili temsilcisi olmayan ...'ın itiraz ettiği, borçlu şirketi temsil ve...'nın yetkili olduğu görülmektedir. Bu durumda borçlu şirketin süresi içinde icra dairesine yaptığı geçerli bir itiraz olmadığından icra dairesince takibin devamına karar verilmesi gerekirken takibin durdurulmuş olması, "bir hakkın yerine getirilmemesi" niteliğinde olup, İİK.nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak şikayet konusu edilebilir....
Mahkemece; davacıya gönderilen ödeme emri ekinde takip dayanağı belge nüshasının bulunmadığına yönelik itiraz yönünden yapılan incelemede; takibin ilamsız icra takibi olduğu, takibe dayanak belgenin bulunmadığı, hal böyle iken yapılan ilamsız takipte gönderilen ödeme emrine eklenecek evrak olmadığı, kaldı ki davacının icra dosyasına yapmış olduğu 07/01/2022 tarihli itiraz ile takibin durduğu anlaşılmakla iş bu davanın açılmasında hukuki yarar olmadığı kanaati ile şikayetin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili hukuki yararlarının bulunduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; borçlu icra müdürlüğüne itiraz ederek icra takibini durdursa dahi, takibe konu alacağın dayanağı olan belge aslının icra dosyasına ibraz edilmediği ve ödeme emri ile birlikte kendisine tebliğ edilmediği gerekçesi ile İİK 58/3 ve 61/1 maddelerine dayalı olarak icra mahkemesinden ödeme emrinin iptalini talep etme hakkı ve hukuki yararı vardır....
Bunu yanında ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük sürede icra mahkemesine yapılmış bir itiraz ya da şikayetin varlığı halinde de İİK.nun 170/a maddesi hükmü mahkemece re’sen gözetilir. Somut olayda kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinde örnek 10 numaralı ödeme emrinin şikayetçi borçluya 08.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, İİK.nun 168. maddesinde öngörülen yasal sürede itiraz edilmeksizin takibin kesinleştiği, borçlunun ise 04.06.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep ettiği görülmüştür. Bu durumda icra takibi kesinleşmiş olup, İİK.nun 168. maddesinde öngörülen yasal sürede yapılmış bir başvuru bulunmadığından, mahkemece takip dayanağı çekin kambiyo vasfında olup olmadığı nazara alınamaz ve İİK.nun 170/a maddesine dayalı olarak kesinleşmiş takip iptal edilemez....
İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, itiraz üzerine ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce itirazın iptali ile takibin devamına karar verildiğini, itirazın iptali davasında verilen kararın davalı alacaklı tarafından ayrı bir takip konusu yapılarak müvekkiline icra emri gönderildiğini, gönderilen icra emrinin vekili varken borçlu asile tebliğ edildiğini, ayrıca ... 1. İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyasının mükerrer olduğunu belirterek, takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, asile yapılan tebligatın usulsüz olduğu, takibin mükerrer olduğu iddiasının doğru olmadığı gerekçesiyle şikayetin kısmen kabulü ile ... tarihli icra emrinin iptaline, takibin iptali talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, borçlu vekilince temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 30. maddesinde "Hakim yargılamanın makul süre içinde düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür" şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İİK'nın 150/e maddesinin, icra emri tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte olan hükmü gereğince, alacaklı tarafından icra emrinin borçluya tebliğinden itibaren bir yıl içinde satışın istenmesi ve satış avansının yatırılması halinde, anılan hükme göre takibin düşürülmesine karar verilemeyeceği, her iki takibin dayanağı olan ipotek senedi aynı ise de İcra Müdürlüğünce mükerrer olduğu ileri sürülen Soma İcra Müdürlüğünün 2020/2268 Esas sayılı icra takibinin 19.10.2021 tarihinde düşürülmesine karar verildiği, şikayete konu 2021/2520 Esas sayılı icra takibi anılan takibin düşmesinden sonra, 02.11.2021 tarihinde, başlatıldığından takibin mükerrer olduğundan söz edilemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince İİK'nın 150/ı maddesi uyarınca icra emrinin iptaline karar verilmesine ilişkin olarak taraflarca istinaf yoluna başvurulmadığı, icra emrinin iptaline karar verilmesi karşısında şikayetçi borçlunun faiz oranı ve...