Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İtirazının kısmi itiraz olduğunu davaya verdiği cevap dilekçesinde de tekrarlamıştır. Böylece itiraz edilmeyen kısım yönünden takibin kesinleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece itirazın kısmi itiraz olduğu gözetilmeden takibin tamamına, itiraz varmış gibi değerlendirme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İcra Müdürlüğü'nün 2020/1035 esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe başlandığı, borçlu vekilinin itirazı ile takibin durduğu, alacaklı vekilin 02/03/2020 tarihli talebi ile takip yolunun değiştirilerek borçluya 11 nolu ödeme emri gönderilmesini talep ettiği, İcra Müdürlüğü'nün 05/03/2020 tarihinde takip dosyası itiraz ile durduğundan itiraz sonuçlanmadan takip yolunun değişmesinin mümkün olmadığı belirtilerek talebin reddedildiği, alacaklının bir defaya mahsus olmak üzere takip yolunu değiştirebileceği, önceki takibin itiraz üzerine durmuş olması veya önceki takibin kesinleşmiş olmasının takip yolunun değiştirilmesine bir etkisi olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne, 05/03/2020 tarihli müdürlük kararının iptaline karar verilmiştir....

    Davacı keşideci 25.2.2008 tarihinde İcra Mahkemesinde açtığı davada borca itiraz ederek takibin iptalini istemiş, yine aynı tarihte ... Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı bu davada borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İcra Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş, bu karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Mahkemece, davacının daha önce borca itiraz ederek İcra Mahkemesinde takibin iptalini daha sonra menfi tespit davası açtığı, menfi tespit davasında ileri sürülen iddiaların borca itiraz ve takibin iptali davasında da ileri sürülebileceğinden davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Maddesine göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, incelenen dava dosyası, celp edilen ceza davası dosyası kapsamına göre; itirazın reddine evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verilmiş, kararı ihtiyati tedbire itiraz eden (davalı) vekili temyiz etmiştir. HMK’nın 394/4 hükmüne göre, “İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.” Bu Kanun hükmü uyarınca, taraflar usulen davet edilip, duruşma açılarak itiraz hakkında bir karar vermek gerekirken, taraflar davet edilmeden dosya üzerinde yapılan inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....

        DAVA KONUSU : ŞİKAYET (İCRA MEMUR MUAMELESİ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-alacaklı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından çek bankaya ibraz edildikten sonra ve karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra kaybedilmesin üzerine İstanbul 7 ATM'de çek iptali davacı açıldığını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleşmesinin ardından çek keşidecisi ve müvekkilden önce ciranta olan kişilere karşı icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine haciz talebinde bulunduklarını, müdürlükçe 29/07/2019 tarihli karar ile borçlu Mustafa Gök'ün borca itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, bu nedenle taleplerinin reddine karar verildiğini, halbuki itiraz dilekçesinde İstanbul 7 ATM'nin çek iptali kararına itiraz edildiğini, fakat dilekçenin sehven icra müdürlüğüne sunulduğu, dilekçenin itiraz mahiyetinde olmadığı, borçlunun neye itiraz ettiği anlaşılamadığı, bu nedenle itiraz dilekçesi olarak kabul edilemeyeceğini belirterek...

        belgenin kambiyo senedi vasfını taşımadığı nedeni ile takibin iptal edilemeyeceği" hükmüne yer verilmiştir....

          Somut olayda; mahkemece araştırma yapılarak takibe itiraz tarihi olan 21.03.2014 tarihi itibariyle takip borçlusu ... Ltd. Şti. ile takibe itirazda bulunan.... Ltd. Şti.'nin aynı şirket olup olmadığı, aynı şirket olmaları halinde yasal temsilcilerinin tespiti istenmiş, ... Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 06.05.2016 tarihli cevabi yazısında,....Ltd. Şti.'nin sicil kayıtlarında bulunmadığı, .... Ltd. Şti.'nin ise itiraz tarihi itibariyle münferiden yetkili temsilcisinin ... olduğunun bildirildiği görülmüştür. O halde, takibe itiraz eden....'ın itiraz tarihi itibariyle borçlu şirket yetkilisi olmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla yetkisiz kişinin itirazıyla takibin durdurulması isabetsiz olup, şikayetin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....

            İlamsız takiplere ilişkin, İİK'nun 62. maddesinde; "İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 66. maddesine göre de, müddetinde yapılan itiraz, takibi durdurur. Ödeme emrine itiraz edilmesi halinde, duran takibin devamını sağlayabilmek için alacaklı, İİK'nun 68. maddesine göre itirazın kaldırılmasını isteyebileceği gibi, İİK'nun 67. maddesi uyarınca genel mahkemede itirazın iptali davası da açabilir. Ödeme emrinin borçluya 12.03.2012 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun 16.03.2012 tarihinde yasal yedi günlük süresi içerisinde takibe itiraz ettiği görülmektedir. Bu durumda, süresinde yapılan itiraz üzerine takip durduğuna göre, takibin devamı ve haciz işlemlerine başlanabilmesi alacaklının itirazın iptali veya itirazın kaldırılması hakkında sunacağı mahkeme kararına bağlıdır....

              Her ne kadar davacı vekili tarafından yargılamanın duruşmalı yapılması talep edilmiş ise de, HMK 353. maddesi gereğince duruşma yapılmadan dosya üzerinde karar verilebileceğinden davacı vekilinin istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması talebi yerinde olmadığından bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiş olup; Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu T3 hakkında genel haciz yoluyla ilamsız takip yapıldığı, icra müdürlüğünce ödeme emri düzenlenip borçluya ödeme emri tebliğ için çıkartıldığı, icra müdürlüğünce ödeme emri düzenlemesinden sonra ödeme emri tebliğ edilmeden icra müdürlüğüne vermiş olduğu 29/07/2022 tarihli dilekçe ile takibe itiraz ettiği, icra müdürlüğünce itiraz süresi içerisinde olduğundan takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından icra müdürlüğüne verilen 17/08/2022 tarihli dilekçe ile ödeme emri tebliğ edilmeden yapılan itiraz geçerli olmadığından takibin durdurulması işleminin kaldırılmasının talep edildiği...

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili İstinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesi kararının yasaya aykırı olduğunu, davacının ilama hakem heyeti nezdinde itiraz etmiş ise buna ilişkin derkenarı icra dairesine sunarak itiraz hakem heyeti kararı gelene kadar haciz işlemlerini durdurma imkanı varken bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığını, sigortacılık yasasında itiraz üzerine takibin duracağından bahsedildiğini, kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin hüküm bulunmadığını, HMK 367. maddedeki kararlardan olmadığını, davacı tarafın takibin durdurulması ve takibin iptalini talep etmiş iken davanın kabulüne karar verilerek hükümde yalnızca takibin durdurulmasına yer verilmesinin hukuka aykırı olduğunu söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir....

              UYAP Entegrasyonu