İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Talep ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takipte,takibin iptaline ilişkin olduğu görülmüştür Davacı vekili, mahkememize ibraz ettiği dilekçesinde özetle; takibe dayanak ipotek belgesi kapsamında müvekkillerine usulüne uygun “muacceliyet ihbarı” yapılmadığını, bu hususun icra memurunca re’sen incelenmesi gerektiğini ve bu eksikliğin başlı başına takibin iptalini gerektirdiğini bildirmiştir. İİK nun 150/a maddesi yollamasıyla uygulanması gereken İİK 62. maddesi uyarınca her türlü itirazın İcra dairesine bildirilmesi zorunludur. takibin şekline göre borçlunun merciye başvurusu yasal olmadığından borca itiraz yönünden istemin reddi gerektiği anlaşılmıştır.( Y.12.HD 31/01/2002- 592/1837) Anılan Yargıtay ilamında belirtildiği üzere alacaklının “muacceliyet ihbarı” nın usulüne uygun tebliğ edilmediği iddiaları, niteliği itibariyle borca itiraz olup takibin türüne göre icra dairesinde ileri sürülmesi gerekir. Ayrıca Beyoğlu 8....
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davalılar hakkında icra takibi yapıldığı, takibin örnek 9 olup borçluların mal beyanında bulunduğu ancak, takibe sadece gayrimenkul maliki T2 itiraz ettiği itiraz üzerine alacaklı vekilince itiraz eden T2 yanında itiraz etmeyen borçlulardan T17 hakkındaki itirazın da kaldırılmasının istendiği oysa ki T17'in borca itiraz etmediği yargılama sırasında borçlu Şerif Çiçeğin ölümü üzerine mirasçıların dahil edildiği istinafa konu kararda ise T17 borca itiraz etmediği nedenle bu kişi ve mirasçıları hakkındaki davaların hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekirken hükümle birlikte bu kişi de itiraz etmiş gibi borçluların yaptığı itirazın kaldırılmasına dair hüküm kurulduğu....
Takip konusu ipotek akit tabloları incelendiğinde her ne kadar kayıtsız şartsız bir para borcunu ihtiva etmese de yukarıda detaylı bir şekilde açıklandığı üzere alacak usulüne uygun biçimde muaccel hale getirildiği nedenle bu iddiasına itibar edilmediği, döviz kredisi borcu nedeniyle ipoteğin ilamlı bir biçimde paraya çevrilemeyeceğini iddia ettiği, dava konusu icra emri ve takip talebi incelendiğinde, döviz borcunun TL’ye çevrildiği, dolayısıyla bu işlemde bir hukuka aykırılık olmadığı, taksitli ticari kredi alacağı için ipoteğin ilamlı icra ile paraya çevrilemeyeceğini, borca itiraz ettiklerini, alacağın yargılamayı gerektirdiğini iddia etmiş, taksitli kredi alacağının usulüne uygun biçimde kat edilmesi halinde ipoteğin ilamlı icra ile paraya çevrilmesi yoluna başvurulması hukuka uygun olup bu borca itiraz edilmesi, takibin ilamlı yapılmasına engel teşkil etmeyeceği, sadece yargılamada alacağın ispatı ve tutarları noktasında inceleme yapılmasını gerektireceği, bu kapsamda davacının bu...
Sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 183.209,69-TL asıl alacak olmak üzere borcun ödenmesi amacıyla icra takibi başlatıldığı, borçluya çıkartılan ödeme emrinin 26/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı yan icra takibinde ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi üzerine icra dosyasına sunduğu 03/09/2019 tarihli dilekçesi ile takibe, borca, ödeme emrine, faize, faiz oranına, işlemiş faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini bildirmiş, borçlunun uyap sistemi üzerinden havale tarihi 03/09/2019 tarihinde icra takibine itiraz ettiği, ancak yapılan incelemede borçlu tarafından yapılan itirazın yasal süresinden sonra yapılmış olduğu görülmüştür. Davacı alacaklının itirazın iptali davası açabilmesi için borçlunun yasal süre içerisinde vereceği dilekçe ile icra takibine konu asıl borca ve/veya fer'ilerine ve/veya icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmesi gerekmektedir....
Yine İİK' nın 170/a-2. maddesinde; ''İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re' sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.'' Hükmü mevcut olup devamında "Her ne suretle olursa olsun, ... borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz." şeklindeki hüküm gereğince, icra mahkemesi İİK'nın 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar veremez.” Dairemizce yapılan değerlendirmede; mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme ile takip konusu bonoda düzenleme yeri bulunmadığından kambiyo vasfına haiz olmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği, her ne kadar İİK. 169/a-1 maddesi uyarınca borca itiraz duruşmalı olarak incelenmeli ise de, kambiyo şikayeti bakımından İİK. 18....
- K A R A R - Davacı vekili, davalı şirket tarafından müvekkiline kesilen 01.09.2009 tarihli ve 3.150.TL bedelli faturayı peşin ödemelerine rağmen faturadaki hizmetin yerine getirilmediğini, bedelin iadesi için başlatılan takibe davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatının ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra takibine itiraz dilekçesinde icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunmuş, yargılama aşamasında da davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin sözleşmenin tarafının davacı şirket olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu icra takibinde hem icra dairesinin yetkisine hemde borca itiraz edilmiştir. Yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davasının koşullarından biridir....
Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-5 maddesi uyarınca ise; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” Mahkemece, borçlunun, borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......
Dosyanın incelenmesinden; alacaklı T1 tarafından borçlu T3 aleyhine 12.813,42- TL miktarlı genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağını 10.000,00 TL bedelli teminat senedi oluşturduğu, ödeme emrinin borçluya 30.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 03.05.2019 tarihinde borca itirazı ile icra müdürlüğünce aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği, davacının Mahkememize yasal süresi içerisinde açmış olduğu dava ile borçlunun borca itirazının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. İİK 68. Maddesi uyarınca ; talebine itiraz edilen alacaklının takibi imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse alacaklı itirazının kendisine tebliği tarihinden itibaren 6 ay içerisinde icra mahkemesinden itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 31/12/2021 NUMARASI : 2021/326 ESAS 2021/382 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıdaki esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya içeriğindeki tüm bilgi ve belgeler okunup, tetkik edilip heyetçe yapılan müzakerede, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355 maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı incelenerek aynı kanunun 353 maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın yapılan inceleme sonunda gereği görüşülüp düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sakarya 2....
İş Mahkemeleri Kanunu 3. maddesine göre "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır". Ancak, ilamsız icra prosedürü içinde itirazın kaldırılması, borçlunun itirazı ile duran (m.66) ilamsız icra takibine devam edilmesini sağlayan bir yol olup, bir dava niteliğinde değildir. Açıklanan nedenlere ve mahkeme gerekçesine göre itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve tazminata hükmedilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1) b) 1) maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....