Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir (İİK m.71/1). Davacı borçlu takibin kesinleşmesinden sonra borcun ödendiğini öne sürdüğüne göre başvurması gereken yer yukarıdaki yasa hükmüne göre icra mahkemesidir. Davacı borçlunun bu yönde bir başvurusunun olmadığı anlaşılmaktadır. Kesinleşmiş bir takipte alacağın varlığı ve miktarı çekişmeli olmadığına göre icra takibinin kesinleşmesinden sonra yapılan ödemelere dayanan davacının talebinin İİK 72/1. maddesinde yazılı menfi tespit davası olarak kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. İİK m.72/1'e göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir....

İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmüne, İİK'nun 33/a-1. maddesinde de; "ilamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, borçluların takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK'nun 71/2. ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK'nun 04/11/1998 tarih ve 1998/12- 763 E., 1998/797 K. sayılı kararı.). Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan, davaya konu olayda takip dayanağı senedin tanzim ve takip tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 661, 662. ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir....

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrar ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra takibinin başlatılmasından sonra zaman aşımını kesen işlemlerin taraflarınca yapıldığını, takibin zaman aşımına uğramadığını, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, İİK'nun 71/2 maddesi delaletiyle aynı yasanın 33/a maddesi uyarınca açılmış takibin kesinleşmesinden sonraki devrede zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkindir....

Öte yandan, alacaklı tarafından takibin devamını sağlamaya yönelik olarak yapılan icra takip işlemleri de zamanaşımını keser. Ne var ki TTK'nun 663. maddesi uyarınca zamanaşımını kesen işlem kimin hakkında yapılmışsa, ancak ona karşı hüküm ifade eder ve zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Somut olayda icra takip dosyasının incelenmesinde, takip dayanağı bonoları ciro yolu ile elinde bulunduran alacaklının, şikayetçi ciranta hakkında takibin kesinleşmesinden sonra , 22.03.2011 tarihinde borçlunun taşınmazlarına haciz konulmasını talep ettiği, bu talepten sonra 12.06.2012 tarihinde kıymet takdiri yapılması için talimat yazılması talebinde bulunduğu, bu iki talep arasında alacağın tahsiline yönelik herhangi bir işlem talebinde bulunmadığı anlaşılmaktadır....

    İlk derece mahkemesi tarafından ''...takip dosyasının incelenmesinde; takip talebinde ve ödeme emrinde takip dayanağının 24.12.2012 tanzim, 16.05.2013 vade tarihli 48.000,00 TL miktarlı bono, olduğu bononun unsurlarının tam olduğu dolayısıyla kambiyo senedi vasfında olduğu, takip dosyasında, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde, 27.02.2014– 26.10.2020 tarihleri arasında takip işleminin yapılmadığı, üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu görülmektedir. Bu nedenle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.'' şeklinde gerekçe ile ''ŞİKAYETİN KABULÜNE, Ankara 19.İcra Müdürlüğünün 2020/9942 sayılı dosyasında davacı aleyhine yürütülen takibin İCRASININ GERİ BIRAKILMASINA'' karar verilmiştir. Davalı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece Mahkemeye konu olan olayda müvekkil T3 Ankara 19....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle icranın geri bırakılması ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir....

    İcra ve İflas Kanunu
 Madde 71 –" Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir." denilmektedir....

    Dava; 2004 sayılı İİK'nun 170/2 maddesi göndermesi ile aynı kanunun 71/2 ve 33/a maddelerine dayalı olarak, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleştiği iddiasıyla açılmış icranın geri bırakılması talebine ilişkin olup, İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Kanun'un 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta, İİK'nun 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır....

      Bu yasa İİK'nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiğinden, takibin kesinleşmiş olması şartıyla 28.02.2009 tarihi ve sonrasında artık borçlunun 5510 Sayılı Yasanın 93. maddesi kapsamındaki gelir-aylık ve ödeneklere ilişkin hacze muvafakati geçerli olacaktır (HGK'nun 27.05.2015 tarih ve 2013/12-2274 Esas - 2015/1486 Karar sayılı kararı). Somut olayda, borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde, 29.09.2015 tarihinde emekli maaşının haczine muvafakat etmiş olup, anılan muvafakat 28.02.2009 tarihinden sonra olmakla ve takip de kesinleşmiş bulunmakla geçerlidir. O halde, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Davalı alacaklı tarafından, davacının zamanaşımı itirazının borca itiraz niteliğinde olup davanın yasal süresinde açılmadığı iddia edilmiş ise de HMK'nun 33. maddesi gereğince hukuki tavsif hakime ait olup, davanın, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı istemi olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04/11/1998 tarih ve 1998/12- 763 Esas, 1998/797 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere İİK'nin 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı süreye tabi olmadığı dikkate alındığında davalının süreye ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bonoda şekil şartları 6102 Sayılı Kanunun 776. maddesinde sayılmıştır. Somut olayda takibe konu bononun, 6102 Sayılı TTK'nun 776. maddesinde sayılan unsurları içermekle kambiyo niteliğini haiz olduğu sabittir....

        UYAP Entegrasyonu