İİK'nun 71/2. maddesine göre; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Yasanın 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır". İİK'nun 33-a/1. maddesine göre ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir". Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emri borçluya 13.04.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlunun 20.04.2015 tarihinde, İİK'nun 168/5. maddesi hükmüne göre yasal 5 günlük sürede icra mahkemesine başvurusunda dile getirdiği zamanaşımı iddiası, İİK 169/a maddesinin 2. fıkrasında öngörülen takip öncesi zamanaşımına ilişkin olup, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı yoktur.15/09/2006 vade tarihli bonoya ilişkin olarak alacaklı,09/07/2008 tarihinde icra takibine başladığından 3 yıllık zamanaşımı kesilmiştir....
nun 71. maddesine göre; “Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir.” Somut olayda; ibraz edilen belge ve altındaki imzanın kendisine ait olduğu, alacaklı tarafından 29.03.2012 günlü celsede kabul edilmediğinden artık İİK.nun 71. maddesi kapsamında imzası ikrar edilmiş bir belgeden bahsedilemez. Bu durumda imza incelemesi de yapılamayacağından talebin reddi gerekir iken yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir....
nun 71. maddesine göre; “Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir.”Somut olayda; ibraz edilen belge ve altındaki imzanın kendisine ait olduğu, alacaklı tarafından 29.03.2012 günlü celsede kabul edilmediğinden artık İİK.nun 71. maddesi kapsamında imzası ikrar edilmiş bir belgeden bahsedilemez. Bu durumda imza incelemesi de yapılamayacağından talebin reddi gerekir iken yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dolayısıyla, İİK’nın 83/a maddesindeki genel kuralın aksine, takibin kesinleşmesinden sonra olmak koşulu ile borçlunun haciz tarihinden önceki muvafakatinin geçerli olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Somut olayda, borçlu tarafından takibin kesinleşmesinden sonra, 01.04.2010 tarihinde 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu’nun 93. maddesine göre haczi yasak olan emekli maaşı üzerine haciz konulmasına muvafakat edildikten sonra, icra müdürlüğünce uygulanan haciz işlemi anılan Yasa hükmü karşısında geçerlidir. O halde, mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. S o n u ç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nın 366 ve HUMK’nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
O halde mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki ve ancak menfi tespit davasından önceki dönemde 07.08.2008 ile 24.04.2009 tarihleri arasında çek zamanaşımının dolması nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi yerine alacaklının menfi tespit davasında itirazlarını def'i yoluyla ileri sürdüğü gerekçesiyle şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi doğru değildir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK.nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti olup, icra takibinin dayanağı kredi sözleşmesi olduğuna göre, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi sözleşmenin tarihi itibariyle yürürlükte olup olayda uygulanması gereken mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun125. maddesine göre 10 yıldır. Aynı Kanunu'nun 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler düzenlenmiş olup, buna göre; borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde; alacaklı, dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde zamanaşımı kesilir. Yine aynı Kanunun 135. maddesinde; "Müruruzaman kat'edilmiş olunca kat'ıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeye başlar" düzenlemesine yer verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından, (1) adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde; borçlunun, takibin kesinleşmesinden önceki dönemde, takip konusu bononun zamanaşımına uğradığından bahisle takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, takibe konu bononun 30/08/2012 vade tarihli olduğu, takibe ise 31/08/2015 tarihinde başlandığı, 3 yıllık zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesi ile İİK’nun 170/a maddesi gereği itirazın kabulüne, takibin iptaline karar verildiği görülmektedir....
un icra mahkemesi kararını temyiz etme hakkı bulunmadığından adı geçenin temyiz dilekçesinin REDDİNE; 2) Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlunun, alacaklı vekilinin imzalayıp kendilerine verdiğini iddia ettiği ibraname başlıklı belge ve iki adet ayrı belgeye dayanarak itfa nedeniyle takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, her ne kadar borçlunun sunduğu ödeme belgelerinde tarih bulunmamakta ise de, gerek başvuru ve cevap dilekçesi içeriğine, gerekse başvuru tarihine bakıldığında, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun, İİK.nun 71/1. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun ödendiğine yönelik itfa itirazı olduğu görülmektedir....
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Somut olayda; davacı yanın, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleştiğini iddia ettiği zamanaşımı itirazlarına yönelik incelemede; öncelikle takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazının herhangi bir süreye tabi olmadığı gözetilerek, bu kapsamda İİK 33. ve İİK 71. maddelerine göre yapılan incelemede; takip dosyasında yenilemeden önceki son işlem tarihinin 15.11.2012 tarihi bulunduğu, dosyanın 05.05.2014 tarihinde dosyanın harçsız yenilendiği, sonrasında dosyanın 23.02.2017 tarihinde bir kez daha harçsız yenilendiği, sonraki işlem tarihinin 24.02.2017 olduğu, sonrasında 30.05.2017 ve 06.06.2018 tarihli işlemlerin yapıldığı, kambiyo senetlerine ilişkin bono/senet bakımından o tarihte yürürlükte bulunan yasaya göre 3 yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Zamanaşımı şikayetinin...
Tüm bu nedenlerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin başvurunun süreye bağlı olmadığına ve ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İzmir 5....