Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk Derece Mahkemesince davalı borçlunun takibe itirazında açıkça ve ayrıca kira ilişkisine ve borç miktarına karşı çıktığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Takip dosyasında davalı borçlunun 16/07/2019 havale tarihli itiraz dilekçesinin incelenmesinde;"...asıl alacak, işlemiş faiz ve takip ferilerine (borcun tümüne) itiraz ediyoruz" şeklinde itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davacı alacaklı takip talebinde davalı ile aralarında akdedilen 01/12/2015 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanmıştır. Borçlu kiracı itiraz dilekçesinde takibe dayanak yapılan kira sözleşmesine itiraz etmekle birlikte, dayanak kira sözleşmesindeki imzasını açıkça inkar etmemiştir. Davaya dayanak takip ile yazılı kira sözleşmesine dayanılmasına ve davalı borçlu kiracının takibe itirazında açıkça ve ayrıca sözleşmedeki imzasına karşı çıkmadığının anlaşılmasına göre İİK'nın 269/2 maddesi gereğince kira ilişkisi ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir (Yargıtay 8....

in icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takip dayanağı bonoları kooperatif adına imzaladığını, şahsi sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek takibe itiraz ettiği, mahkemece, bonolarda üç farklı imza bulunduğu, borçlunun keşideci sıfatı bulunması nedeniyle itirazın reddine karar verildiği görülmüştür. Somut olayda; senetlerin tanzim tarihleri olan 09.12.2013 tarihi itibariyle senet borçlusu kooperatifin, Kooperatif Başkanı Muammer Türkmen imzası yanında ikinci başkan Yavuz Göksu veya ...'den herhangi birinin atacağı imza ile kooperatifin iki imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındıkları Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün mahkemeye gönderilen yazısı ile anlaşılmaktadır. Takibe konu bononun incelenmesinde alacaklı takibe konu bonoda lehtar konumunda olup, kooperatif ve ... aleyhine takip başlatmıştır. Takibe konu bonoların tanzim eden kısmında ... ile birlikte kooperatif başkanının imzalarının bulunduğu bono ön yüzünde başkaca bir imzanın bulunmadığı görülmektedir....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Davalı borçlunun takibe itirazı borca itiraz niteliğinde olduğundan izah olunduğu üzere takip hukuku açısından takibe dayanak yapılan kira sözleşmesi kesinleşmiştir. Artık dar yetkili icra mahkemesinde kira ilişkisinin ve kira bedelinin tartışılması mümkün değildir. Uyuşmazlık bu sözleşme hükümlerine göre çözümlenecektir. Borca itiraz eden davalı, kira bedelinin ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK.'...

    İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine Antalya Genel İcra Dairesi 2020/151898 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe itirazında açıkça tarihe ve imzaya itiraz etmediğini, buna rağmen davanın reddine karar verildiğini, oysa İİK Madde 68. maddesinde açıkça "Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir" denildiğini, davalının cevap dilekçesinde tarihe itiraz ettiğini ancak takibe itirazda ise tarihe itiraz etmediğini, bu sebeple tarihe itiraz edilmeyen ve imzası ikrar olunmuş tahliye taahhütnamesine dayanılarak yerel mahkemede itirazın kaldırılması davası açıldığını, davalının bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı...

    Bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler doğrultusunda, durma süreleri arasında geçen 94 gün boyunca zamanaşımı sürelerinin işlemediği, 94 günlük durma süresinin 3 yıllık zamanaşımı süresinin sonu olan 30/11/2020 tarihine eklenmesi ile takibe konu bononun zamanaşımına uğrayacağı tarihin 04/03/2021 tarihi olduğu, takibin ise 16/02/2021 tarihinde başlatılması nedeniyle bononun zamanaşımına uğramadığı kanaatine varılmıştır. Davacı itiraz dilekçesinde zamanaşımı iddiası yanında takibe konu bononun teminat senedi olduğu, bedelsiz kalması nedeniyle borcun bulunmadığı iddialarıyla da borca itiraz ettiğinden, davacının bu itiraz sebeplerinin değerlendirilmesi gerekmektedir....

    Somut olayda davacı-alacaklı vekili, davalı-borçlu hakkındaki ilamsız takibinde; “3.805,00 TL aidat borcu (Tarih: 09/12/2011 Açıklama: 2011 dönemlerine ait birikmiş aidat borcunu)” borcun sebebi ve takip dayanağı olarak göstererek, 3.805,00 TL aidat borcu alacağının tahsilini istemiş, davalı ise 2007 yılından bu yana tüm aidatlarını düzenli olarak yatırdığından borçlu olmadığını bildirerek takibe itiraz etmiştir. İtiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının dava dilekçesinde davacı vekili, yıllık aidat borcuna ilişkin takibe itiraz eden davalı borçlunun kötüniyetli olup, haksız itirazının iptali gerektiğini belirtmiştir....

      Davacı vekili 8.6.2009 tarihli takibinde 2009 yılı 2,3 ve 4. aylar kiralarının tahsilini istemiştir.Davalı süresinde icra dairesine verdiği dilekçe ile takibe konu aylardan 2009 yılı 2. ay kirasını ödediğine ilişkin belgesi bulunmadığından bu aya yönelik borcu kabul ettiğini ancak 3 ve 4. ay kiralarını ödediğini belirterek takibe kısmen itiraz etmiştir. Davacı vekili 28.7.2009 tarihli dilekçesinde borçlunun kabul ettiği kısmı süresinde ödediğini bildirerek takibe konu aylardan 2009 yılı 3. ve 4. aylara yönelik itirazın kaldırılmasıyla borçlunun taşınmazdan tahliyesini talep etmiştir. Mahkemece borçlunun takibe itirazında kabul ettiği kısmı süresinde ödemediğinden sözedilerek tahliyesine karar verilmiş, itirazın kaldırılması konusunda herhangi bir karar verilmemiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere dava takibe yapılan itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir....

        Zira, İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan bir yıllık süre, hak düşürücü süredir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu takibin 16.01.2012 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 25.01.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 27.01.2012 tarihinde alacağın 4.651,26 TL'lik bölümüne itiraz ettiği, gerekli tebligat gideri olmadığından itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilemediği, davacı alacaklı vekilinin 28.03.2012 tarihinde itiraz dilekçesinin tarafına tebliğ edilmesi için icra müdürlüğüne dilekçe verdiği, ancak takip dosyası içerisinde itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğine dair belge bulunmadığı, eldeki itirazın iptali davasının ise 11.06.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda, mahkemece; öncelikle icra müdürlüğü tarafından itiraz dilekçesinin talepte bulunan davacı alacaklı vekiline tebliğ edilip edilmediğinin usulünce araştırılması, itiraz dilekçesi tebliğ edilmişse hak düşürücü sürenin dolup dolmadığının araştırılması...

          Takibe yasal süresi içinde itiraz eden davalı borçlu herhangi bir borcunun bulunmadığını, takibe dayanak yapılan sözleşmeyi ret ettiğini, sözleşmenin geçerli olmadığını ileri sürmüştür. İcra ve İflas Kanunu’nun 269 / b maddesi hükmü gereğince borçlu itirazında kira akdini ve varsa sözleşmede kendisine izafe olunan imzayı ret ettiği takdirde alacaklının imzası noterlikçe tasdik edilmiş bir sözleşmeye dayanması halinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Davalı borçlu da sözleşmedeki imzasına ve icra takibi ile istenilen alacağın miktarına karşı çıkmadığına göre kira ilişkisi ve takip konusu miktar kesinleşmiştir....

            İcra Müdürlüğü'nün 2010/6153 E. sayılı dosyasında 10.000,00 TL asıl alacak, 1.876,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.876,44 TL'nin tahsilini istemiş, davalı bu takibe karşı vermiş olduğu itiraz dilekçesinde asıl alacak ve faize itiraz etmiştir. Bu itiraz üzerine davacı açmış olduğu iş bu itirazın iptali davasında sadece asıl alacak tutarı olan 10.000,00 TL'yi dava değeri olarak gösterip bu miktar üzerinden harç yatırmıştır. Mahkemece borçlunun takibe itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasında ise toplam 11.875,00 TL yönünden itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmiştir. Dava dilekçesindeki bu talep gözetilmeden mahkemece 11.875,00 TL'ye yönelik itirazın iptaline dair hüküm oluşturulması HMK’nın 26. (HUMK 74.) maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

              UYAP Entegrasyonu