Aynı Kanunun 66/1. maddesine göre ise “Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse, alacaklının talebi üzerine icra müdürü takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder.”Somut olayda; davalı (borçlu)'ya ödeme emri 01.02.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı icra müdürlüğüne verdiği dilekçesinde takibe yönelik itirazlarını bildirmiş ise de; dilekçe üzerinde icra müdürü veya yardımcısı tarafından atılmış bir havale ve tarih bulunmamaktadır....
Davalı tarafından 11.05.2004 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibine borçlu 07.06.2004 tarihinde itiraz ederek takibi durdurmuştur. Takibe itiraz eden ...Ltd.Şti.08.06.2004 tarihinde takip konusu alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ederek menfi tespit davası açmıştır. Menfi tespit davası açılabilmesinin borçlunun bu davayı açmada hukuki yaranının bulunması gerekir. Borçlu takibe itiraz ederek durdurmuştur. Borçlu takip konusu alacak nedeniyle borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira alacaklı itirazın giderilmesini sağlamadan duran takip nedeniyle alacaklıdan hak talep etmesi mümkün değildir. Alacaklının şayet itirazın kaldırılması yoluna gitmesi halinde borçlunun menfi tespit davası açmada hukuki yararı olacaktır. Somut olayda borçlunun hakkındaki takibi itiraz ederek durdurduktan bir gün sonra menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır....
, borçlu tarafın , ödeme emri ve dayanak bono suretini bizzat tebliğ aldıktan sonra itiraz dilekçesi sunduğunu ancak itiraz dilekçesinde bonoya ve bonodaki imzaya itiraz etmediğini , takibe konu bono her ne kadar düzenleme yeri bulunmadığından bono vasfında olmasa da Yargıtay içtihatlarına ve İİK 68. maddeye göre imzası inkar edilmemiş belge vasfında olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....
Mahkemece, taraf defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemeleri ve davalının tutulması zorunlu olan muvazene defterinde fatura kayıtları bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibe davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 50.148,38 TL asıl alacak üzerinden takipten itibaren 3095 sayılı yasanın 4489 sayılı yasa ile değişik 2/2 maddesindeki faiz oranının uygulanması suretiyle devamına, hüküm altına alınan miktar üzerinden %40 icra inkar tazminatı olan 20,059 TL'nin davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava İzmir 22. İcra Müdürlüğü'nün 2009/1188 sayılı takip dosyası ile yapılan takibe vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davasının dava şartlarından biri, usulüne uygun bir takip yapılmış olması ve bu takibe karşı usulüne uygun bir itiraz yapılmış bulunmasına bağlıdır. Somut olayda takip ... 3....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeni ile müvekkilinin davalıya mal satıp karşılığında çekler alıp, ayrıca alacağın güvencesi olarak ipotek tesis edildiğini, davalının müvekkiline olan borcunu ödememesi üzerine girişilen takibe, haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile % 40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçtiğini, oysa ki ipoteğin teminat amaçlı olduğunu, davacının önce genel mahkemelerde alacağını ispat edip, daha sora ilamsız takibe geçmesi gerektiğini öne sürerek davanın reddi ile % 40 tazminata hükmedilmesini istemiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/258 Esas KARAR NO : 2023/141 DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) DAVA TARİHİ : 16/04/2021 KARAR TARİHİ : 16/02/2023 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan ----tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: I.İDDİA: Davacı vekili; tarafların tacir olduğunu, ---sayılı dosyasında--- faturanın tahsili talep ile yasal takip başlattığı, davalının takibe itiraz ettiğini, davalıya gönderilen faturaya yasal süresinde itiraz edilmediğini, kesinleşen faturanın ödenmediğini, bunun üzerine ---dosyası ile icra takibine geçildiği, davalının dayanaksız olarak takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalı borçlunun açık ve likit borcunu ödememek maksadı ile kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, takibe yapılan bu itirazın iptali ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini...
---- borçlu kıldığını, davalı taraf bu kalemi aynı zamanda kendi giderlerine eklerek --- de yararlandığını, müvekkilinin ---- davalı şirketten defalarca istemiş olmasına rağmen davalı şirket ödeme yapmadığından işbu dava konusu olan icra takibini başlattığını belirterek davanın kabulü ile-----takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takibe haksız olarak itiraz edildiği için müddeabihin %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı İdareye yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Hukuk Dairesinin 25.10.2017 tarih ve 2017/3951 E. 2017/13767 K. sayılı ilamı ile; “...Somut olayda, ödeme emrinin davalı borçluya 27.01.2016 tarihinde tebliği üzerine, davalı 28.01.2016 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve takibe itiraz etmiştir. Davalı kiracının yasal süresinde takibe itiraz etmesi üzerine icra takibi 02.02.2016 tarihli karar ile durdurulmuş olup; itiraz kaldırılmadan tahliyeye karar verilemeyecektir. Dava dilekçesindeki istem, İİK'nin 269/c maddesi gereğince icra takip dosyasındaki itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilmesine yönelik olmasına rağmen mahkemece davacının itirazının kaldırılması talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde tahliyeye karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Yetkili icra müdürlüğündeki takibe süresi içinde itiraz edildiğinden 1 yıllık yasal süre içinde açılan davanın esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken ödeme emri düzenlenip tebliğ edildiği ve takibe itiraz edildiği gözden kaçırılarak yazılı nedenlerle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 13.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, İİK'nın 265. maddesinin 1. fıkrasında ihtiyati haciz kararına itiraz sebeplerinin sınırlı sayıda belirtilmiş olup, somut olayda alacağın rehinle temin edildiği gerekçesiyle itirazda bulunulmuş ise de, ihtiyati haciz kararına esas dosyada borçluların genel kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ve kefilleri olduğu, kefiller hakkında alınan ihtiyati haciz kararından sonra tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla ilamsız takibe geçildiği, bu durumda asıl borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçilmesinin, kefiller hakkında aynı miktarla ilgili olarak tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla ilamsız takibe geçilmesine engel olmayacağı, ihtiyati haciz kararının İİK'nın 257/1 maddesine uygun olduğu gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir. Kararı, ihtiyati hacze itiraz edenler vekili temyiz etmiştir....