İcra Müdürlüğü'nün 2013/9488 Esas sayılı dosyasında BK 139. maddeye dayalı olarak takas mahsup yapıldığını, takibin kesinleştiğini, takas mahsup talebinin kabulü ile ... 30. İcra Müdürlüğü'nün 2013/8266 Esas sayılı dosyasında vekalet ücreti ve fer'ilerine ilişkin kısım dışındaki alacak ve fer'ilerinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, ... 30. İcra Müdürlüğü'ne ait 2013/8266 Esas sayılı dosyada, dosya borçlusu olan davacıların borcunun, ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/9488 Esas sayılı dosyaya konu alacak ile vekalet ücreti ve işlemiş faizleri hariç tutulmak üzere takas ve mahsubuna, 30. İcra Müdürlüğü'ne ait 2013/8266 Esas sayılı dosyada, vekalet ücreti ve işlemiş faiz alacağı dışındaki takasa konu karşılık alacak miktarı kadar, davacılar aleyhine 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/9488 Esas sayılı dosyası ile yapılan takipte icranın geri bırakılmasına karar verilmesi üzerine hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, ... 16....
Davalı taraf bozma ilamı sonrasında 08.03.2010 tarihli dilekçesi ile 05.06.2006 tarihli ek bilirkişi raporuna dayanarak takas mahsup talebinde bulunmuştur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 204. maddesinde, takas-mahsup talebinin davayı mütekabile (karşı dava) addolunacağı belirtilmiştir. Ancak, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Bilindiği üzere, ilk itirazlardan (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Madde187.) farklı olarak, defilerin esasa cevap süresi içinde bildirilmeleri zorunlu değildir. Dolayısıyla, takas-mahsup defi, esasa cevap süresi geçtikten sonra dahi bildirilebilir....
Bu aşamada uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “takas” ve “mahsup” kavramlarının açıklanmasında fayda vardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26/04/2022 Tarih, 2017/(23)6-873 Esas, 2022/605 Karar sayılı ilamında takas ve mahsup kavramları ayrıntılı olarak açıklanmış olup, buna göre; Takas ve mahsup farklı iki hukukî kurumdur. Sık sık birlikte ve aynı anlamda kullanılmaları yaygın ise de bu durum sadece benzer olmalarından kaynaklanmaktadır. İki kurumu ayrı ayrı ele almak gerekir. Hukukumuzda takas, birbirine karşı bir miktar para veya aynı cins alacağa sahip kişilerden birinin karşı tarafın kabulüne ihtiyaç duymaksızın tek taraflı beyanı ile bu alacakları az olanı tutarında sona erdiren yenilik doğurucu bir hukukî işlemdir. Böylece takas ifa masraf ve külfetine katlanmadan, her iki tarafı da borcunu ifa ve alacağını tahsil etmiş durumuna getirir....
kabulü halinde, davalının alacağı ile takas/mahsup edilmesi ile bu kısım yönünde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
dan kullandığı kredilere müteselsil kefaleti nedeni ile ödediği tutarı diğer kefillere rücunu talep ettiği, her iki davada da davalıların şirketin borçlarına mahsuben yaptıkları ödemelerin takas ve mahsubunu istedikleri, dolayısı ile takas ve mahsup talebi içersinde dava konusu bankalara yapılan ödemelerin de olduğu, bu nedenle her iki dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, özellikle takas ve mahsup def-ine konu ödemelerin birlikte değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu dikkate alınarak davacının her iki davanın birleştirilmesi talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Hangi davanın önce açıldığının değerlendirilmesinde; davanın açılmasına ilişkin sayman mutemet alındılarının incelenmesinden her iki davanın da 08.05.2019 tarihinde saat 10.20'de açıldığı ancak hukuk mahkemesi tevzi dosya numarasının İzmir ......
Zarar tutarı kira esasına göre belirlendiğinden makinanın ne şekilde kiraya verildiği, dönem süresinin ne olduğu belirlenip her dönem için faiz başlangıcının belirlenip hesaplanması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmediğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. 2- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bent dışında sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 3- Davalı yan cevap dilekçesinde, usulüne uygun takas mahsup talebi bulunduğu halde, bu talebin reddi doğru olmadığından mahkemece takas mahsup istemi değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalının takas-mahsup taleplerinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Davalı, vekil olarak tahsil ettiği paralar için söz konusu paraları vekâlet ücreti alacağına mahsup ettiği için ödemediğini, hapis hakkını kullandığını savunarak süresi içerisinde takas mahsup definde bulunmuştur. Mahkemece, davalının davacıya yemin teklif etmesi üzerine, davacı 5.000,00 TL'yi davalının kendisine vermediği hususunda usulüne uygun yemin etmiş ve davalı tarafın takas def'isi davacının yemin etmesi sebebiyle ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki yemin 5.000,00 TL'nin davalı tarafından davacıya verilip verilmediği hususuna ilişkin olup davacının bu konuda yemin etmesi üzerine takas mahsup definin ispatlanamadığı sonucuna varılamaz. O halde mahkemece davalının takas mahsup defi değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
Davalı vekili, dava konusu kredi borcunun gerçekte davacının oğlu için çekildiğini, kredi borcu nedeniyle davacının davalıya senet verdiğini, davacı ve oğlunun yaklaşık 200.000 TL davalıya borçlarının olduğunu, işbu alacaklarının dava konusu borca takas ve mahsup edilmesini talep ettiklerini belirterek davanın reddine ve % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının kefil sıfatıyla ödediği parayı geri istemekte haklı olduğu, ancak davalının takas mahsup istediği icra dosyasında takibe konu edilen 82.500 TL bedelli senet yönünden takibin kesinleştiği gerekçesiyle kesinleşen takip nedeniyle davalı tarafın takas mahsup talebinin kabulüne, takas mahsup talebindeki alacak miktarı davacı alacağından fazla olduğundan fazlaya ilişkin kısım yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, takas ve mahsup iddiası ile takibin iptali istemine ilişkindir. HGK'nun 12.10.1994 tarih ve 1994/251- 593 sayılı kararında da benimsendiği üzere, icra mahkemesinde takas ve mahsup iddiası kural olarak; 1- Takasa konu alacağın İİK'nun 68. maddesindeki belgelere dayalı bulunması, bu alacakla ilgili olarak icra takibi yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması, 2- Alacağın ilama bağlanması hallerinde nazara alınabilir. Borçlu takas talebini icra mahkemesine beyan edebileceği gibi, bu başvurusunu icra dairesine de yapabilir. Bu istem, takibin her safhasında bildirilebileceğinden herhangi bir süreye de tâbi bulunmamaktadır. Yerleşik Yargıtay içtihatları da bu yöndedir. Başka bir anlatımla tarafların ilamdan kaynaklı ve herhangi bir nedenle yapılan takipte kesinleşmiş alacakları takas mahsup konusu yapılabilir. İlamdan kaynaklanan alacağın, takas mahsup edilebilmesi için icra takibine konu edilmesi şartı da yoktur. İİK.'nun 68/7....
iptali için dava açıldığı, bu nedenle takas talebi ile ilgili kesinleşmiş, muaccel davalı şirket aleyhin verilmiş idari para cezası bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....