Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bütün bu anlatımların doğal sonucu olarak davacının işin başından beri zemin mülkiyetinin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket ettiğinin kabulü, yani olayda temliken tescil isteminin kabulü için subjektif koşulun oluştuğu düşünülemez. Tüm bu nedenlerle inşaatın tamamlanmadığı da gözetilerek temliken tescil davasının reddi, davalı ve karşı davacının davasının kabulü yerine davacının istemi hüküm altına alındığından karar bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ve karşı davacı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 03.07.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir....

      Bunun için: 1- Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir....

        Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 683. maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür. Ayrıca, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı haksız yapılanma sebebiyle temliken tescil isteklerinin müstakil bir davaya konu olması gerektiği halde, taşkın yapı sebebiyle Türk Medeni Kanununun 725. maddesinden kaynaklanan talepler, müstakilen temliken tescil davasına konu yapılabileceği gibi, taşkın inşaatı yapan kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davalarda savunma yoluyla da ileri sürülebilir. Taşkın yapıyla ilgili davaların kabul edilebilmesi Türk Medeni Kanununun 725. maddesi hükmünde öngörülen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır....

          Davacı ..., binanın taşkın olduğu taşınmazlarda hak iddia etmektedir. Davacının binasını yaptığı 6 parsel sayılı taşınmaz ortaklığın giderilmesi sonucu rızai taksime tabi tutulmuştur. Davacının evi de kendi rızası ile taşkın hale gelmiştir. Yukarıda değinilen 725. madde başkasına ait taşınmazda iyiniyetle taşkın olduğu bilinmeden bina yapılması halinde uygulanabilir. Davacı aynen taksime razı olmuş, kendi iradesi ile binasının bir kısmının davalıların taşınmazında kalmasına onay vermiştir. Taksim gerçekleştikten sonra taşınmaz üzerinde ayni hak iddiasının dinlenmesi olanağı yoktur. Mahkemece açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekirken koşulları oluşmayan Türk Medeni Kanununun 725. maddesi hükmü gerekçe gösterilerek davacı lehine irtifak hakkı tesisi doğru olmamış, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

            Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir....

            -KARAR- Dava,çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup davalılar tarafından temliken tescil savunmasında bulunulmuştur. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle keşfen elde edilen bilirkişi raporundan 1826 ada 4 sayılı parselin davacı adına kayıtlı olduğu, komşu 396 ada 32 sayılı parsel maliki davalıların taşınmazlarında yaptırdıkları dört katlı binanın 19 m2 , bahçe olarak 9.70 m2 olmak üzere toplam 28.70 m2 yerin davacının taşınmazına tecavüzlü olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin reddine; çekişme konusu kısmın bedeli karşılığında davalıların taşınmazına eklenmek suretiyle davalılar adına tesciline karar verilmiştir. Bilindiği üzere, taşkın yapıları düzenleyen Türk Medeni Kanununun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır....

              Bu iki koşulun varlığı halinde, taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısımın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluyla da ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 22.12.2009 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil (Türk Medeni Kanununun 725'e göre taşkın yapı nedenine dayalı) istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.03.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R_ Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 19.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                katlarda bulunan çıkma ve balkonun davacılara ait 114 ada 11 parsel sayılı taşınmaza 6,26 metre tecavüzlü durumda olduğunun tespit edildiği, bu kapsamda ana dosya davacılarının taşınmazına taşkın ve tecavüzlü şekilde bina inşa edildiğinin sabit olduğu, birleşen dosya davacıları-ana dosya davalıları tarafından temliken tescil talebinde bulunulduğu, emsal içtihatlar ve TMK m.725 hükmü gereğince temliken tescil talebinin kabulüne karar verilebilmesi için, taşkın inşaat yapan kişinin iyiniyetli olması, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olması, taşkın inşaat sahibinin temliken tescil bedeli ödemesi ve taşkın yapının arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının mümkün olması şartlarının gerçekleşmiş olması gerektiği, her ne kadar, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden fazla olması ve temliken tescil bedelinin depo edilmesi şartlarının gerçekleşmesi şartlarının oluştuğu sabit ise de, davalı-birleşen dosya davacılarının sübjektif iyiniyet şartını yerine...

                UYAP Entegrasyonu