Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir....

Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile özetle; bu tür uyuşmazlıklarda taşkın kısmın yıkılabilmesi için taşkın sayılan kısmın yıkımını durum ve koşulların haklı kılması gerektiğini, ölçülülük ilkesine göre hareket edilmesi gerektiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da ''taşkın kısımda binanın taşıyıcı sistemlerinin olduğu, bu bakımdan yıkılması durumunda taşıyıcı sisteminin ciddi oranda zarar göreceği, bu durumun ya binanın tamamen yıkılması ile ya da statik hesaplarının değiştirilerek yeni duruma göre bina inşaatının yeniden yapılması ve mimarisinin değiştirilmesi ile sonuçlanacağı, her iki durumda ciddi masrafların ortaya çıkacağı, bu nedenlerle binanın taşkın kısmının yıkılmasının mümkün olmadığı'' hususlarının belirtildiğini, rapordan da açıkça görüleceği üzere taşkın yapının yıkılması sonucunda meydana gelecek maddi zararın taşkın yapının şu anki değerinden çok daha fazla olduğunu, taşkın yapı maliklerinin iyiniyetlerinin mahkemece gözetilmediğini ve apartmanın taşınmazın...

    Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhtesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir....

    Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşınmazı öğrendiği tarihten başlayarak on beş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşularda haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılğında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devrini isteyebilir" şeklindedir. Böylece, arazi ile muhdesat arasındaki bağlantı kesilmiş ve aşağıdaki koşulların oluşması halinde bina sahibine ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için; Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olması gerekir. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır....

      Davacı, 794 ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu parsel maliki davalının ruhsatsız ve imara aykırı olarak taşkın bina inşa ettiğini, bahçe çiti çektiğini, taşkın kısımda aynı zamanda pencere dahi açarak cephe oluşturduğunu, bu haliyle kendi arsasına inşaat yapamayacağını, arsa satılmak istendiğinde değer kaybedeceğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir. Davalı, davacının taşınmazına bir müdahalesi olmadığını, dava konusu binanın 1992 yılında yapıldığını, binayı yaptırmadan önce gerekli ölçümleri yaptırıp aplikasyon krokisini düzenlettiğini, kendisine gösterildiği şekilde temel attığını, davacının taşınmazına bilerek isteyerek müdahale etmediğini, iyiniyetli olduğunu, taşkın kısımdaki arsanın bedelini ödemeye hazır olduğunu, uygun bedel karşılığında temliken tescil istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....

        -TL zararı ve kira kaybının bulunduğunu, bunlara ilişkin talep ve dava haklarının saklı olduğunu, davacılara ait 25667 ada, 3 nolu parselde tapuya kayıtlı gayrimenkule, davalı T6 hissedar olduğu, bitişik 4 nolu parselde bulunan ve tamamı davalı T6 ait binanın taşkın inşaat yoluyla tecavüzlü durumdaki kısmına ilişkin olarak müdahalenin men’ine, binanın öncelikle 3 nolu parsele tecavüzlü (taşkın) kısmının tekniğine uygun yıkılarak tecavüzün giderilmesine, bunun teknik olarak mümkün olmaması halinde binanın tamamının yıkılmak suretiyle tecavüzün giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

        Bu durumda; davacıların maliki olduğu uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alanın 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile 1958 yılında taşkın sahası kapsamına alındığı ve anılan taşınmaza yapı yapılırken Su İşleri Müdürü veya Nafıa Müdüründen fenni mahzur olmadığına ilişkin bir rapor alınmadığı görülmekte olup, ilgili mevzuat uyarınca taşkın sahası olarak ilan edilen alanlarda yapı yapılmasına ilişkin faaliyetler için anılan kurumlardan izin alınması gerektiğinden; dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan binanın 15 Aralık 2015 tarihine kadar yıkılarak/yıktırılarak taşkın sahasından kaldırılması, aksi takdirde 4373 sayılı Kanun'un 3. maddesi hükmü uyarınca valinin kararıyla yıktırılacağına veya kaldırılacağının bildirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır....

          TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14/02/1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir....

          Dava; TMK'nın 725.maddesine dayalı taşkın yapıdan kaynaklı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi süresinde duruşmalı olarak istenmiştir. Yargıtay duruşması için gerekli tebligat giderlerinin ödenmemesi nedeniyle duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: ... sırasında Taşlıköy çalışma alanında bulunan 101 ada 187 parsel sayılı 15.923,02 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Hüseyin Taşkın oğlu ... mirasçıları olan davalılar ... ve arkadaşları adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve arkadaşları irsen intikale dayanarak paylarının eksik olduğu iddiasıyla dava açmışlardır....

            UYAP Entegrasyonu