"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 27.05.2008 gün ve ve 192/192 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R AR Davacı vekili, miras yoluyla intikal taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak davalı Hazine adına tesbit ve tescil edilen 121 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir....
Genel arazi kadastrosu işlemi 1959 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Davacı 1959 yılında yapılan arazi kadastro çalışmalarında taşlık olarak tescil harici bırakılan taşınmazda zilyetliğe dayanarak tescil davası açmıştır. Davalı Hazine ise, 03.09.2001 tarihli dilekçesi ile çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davacı gerçek kişinin yaşı itibarı ile zilyetliğinin bulunmadığını belirtilerek davanın reddine Hazine adına tapuya tesciline ve davacı gerçek kişinin elatmasının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacı gerçek kişinin çekişmeli taşınmaz üzerinde zilyetliğinin bulunduğu kabul edilerek adına tesciline karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, kazandırıcı zamanaşımı ve malik sıfatıyla zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil isteği ile açılmış olup mahkemece geçit hakkı olarak nitelendirilmiş Dairemizin 02.02.2015 tarihli ve 2014/9706 Esas, 2015/994 Karar sayılı ilamı ile davacının talebinin zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olması nedeniyle geçit hakkı şeklinde nitelenmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/06/2018 NUMARASI : 2016/47 2018/478 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Zilyetliğe Dayalı) KARAR : Silifke 2....
Genel arazi kadastrosu işlemi 1969 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Davacı ... 23.03.2000 tarihinde Kahramanmaraş Milli Emlak Müdürlüğüne dilekçe vererek 570 parselin batısı 571 parselin kuzeyinde bulunan dava konusu taşınmazın, krokisini de ekleyip Hazine adına ihdasen tescil edilerek, Hazineden satın almak istediğini bildirmiştir. Bu durumda davacı, Hazinenin ... zilyetlik ... bulunduğunu kabul etmiştir. Medeni Yasanın 713. maddesi ve 3402 sayılı yasanın 14.maddesinde ... sıfatı ile zilyetliğe değer verilmiştir. Davacı böyle bir dilekçe vererek hazine adına tescil isteyerek taşınmazın hazineye ait olduğunu, kendi zilyetliğinin ... sıfatıyla olmadığını bildirmiştir. Dilekçenin verildiği tarihe kadar ... sıfatıyla zilyetlik bulunmadığından, dava tarihinde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla davacı adına taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Köy Tüzelkişiliği tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Çekişmeli ... İlçesi, ... Köyü 248 ada 7 parsel sayılı taşınmaz, yörede 2003 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında belgesiz zilyetliğe dayalı olarak 1184.85 m2 miktarlarla ilköğretim binası, lojmanı ve arsası niteliğinde davalılar adlarına tespit ve tapuya tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli yerlerin öncesinin orman olduğunu ileri sürerek, davalılar adlarına olan tapusunun iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescili istemi ile dava açmış, Orman Yönetimi aynı iddia ile davaya katılmıştır....
Davacı Hazine vekili; ....mahallesi 108 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, Kadastro Kanununun Geçici 8. maddesine göre yapılan çalışmada davalı adına tespit edildiğini, davalı taraf lehine zilliyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediğini, imar ve ihya şartlarının bulunmadığını, 1960 yılında ilk kadastro yapılırken orman olduğu gerekçesi ile tescil harici bırakılan alan olduğunu, davalı adına yapılan tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir. Yargılama sonunda mahkemece; dava konusu taşınmazın eklemeli zilyetliğe dayalı olarak en az 35 - 40 senedir malik sıfatıyla çekişmesiz ve kesintisiz olarak kullanıldığı ve 1969 yılında sınırları kesinleşen ilk orman tahdidinde orman sınırları dışında kaldığı, fiilende orman sayılmayan yerlerden olduğunun anlaşılması sebebi ile davanın reddine, davaya konu ........mahallesi 108 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi davalı ......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava konusu,.......mahallesi kain 1149,34 m2 yüzölçümlü 101 ada 60 parsel sayılı taşınmaz, senetsizden eklemeli zilyetliğe dayalı olarak kargir ev ve arsa vasfıyla davalı ... adına 09.09.2015 tarihinde tespit edilmiştir. Davacı ..... mahallesi 101 ada 60 parsel sayılı taşınmazın, Kadastro Kanununun geçici 8. maddesine göre yapılan çalışmada davalı adına tespit edildiğini, davalı taraf lehine zilliyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediğini, imar ve ihya şartlarının bulunmadığını, 1960 yılında ilk kadastro yapılırken orman olduğu gerekçesi ile tescil harici bırakılan alan olduğunu, davalı adına yapılan tespit işleminin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir....
Diğer taraftan; davacının maliki bulunduğu 128 ada 1 (870) parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında maliki belirlenemediğinden Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, davacı, keşif anındaki beyanında dava konusu taşınmaz bölümünü 870 parsel ile birlikte 2005 yılında Hazineden satın aldığını, bu tarihten sonra meyve bahçesi olarak kullandığını belirtmiştir. Yine tanık olarak beyanına başvurulan Salih Burçak da, davacının taşınmazı 10 – 15 yıl önce Hazineden satın aldığını ve meyve bahçesi yaptığını, öncesinde ise taşınmazın boş olduğunu, ekilip dikilmediğini söylemiştir. Mahkemece, bu yön üzerinde durularak, davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde dava tarihi itibariyle kazanmayı sağlayan 20 yıllık ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesi doğru değildir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez....
Kural olarak kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesine dayalı olarak açılan tescil, tapu iptali ve tescil davalarında; taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilir. Somut olayda 1999 – 2007 yılları arasında yapılan kanal nedeniyle her ne kadar taşınmaz kamulaştırılmamış olsa bile, kanal nedeniyle dava konusu yer kamu emlakine dönüşmüştür. Bu tür yerler hakkında artık tescile, tapu iptali ve tescile karar verilemez. Kazanma koşullarının oluşması halinde tapu iptali ve tescil ya da tescil yerine dava konusu yerin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbitine karar verilir. Yüksek Yargıtay ve Daire uygulaması da bu yöndedir. Böyle durumlarda davacıya seçimlik hakkı biçiminde herhangi bir hak seçimi sorulamaz. Mahkemece, somut olguda olduğu gibi durumun tesbiti halinde kendiliğinden tescil veya tapu iptali ve tescil niteliğinde bulunan davaların, mülkiyetin tesbiti davasına dönüştüğü kabul edilmelidir....