Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan yere ilişkin olarak zilyetlik durumunun belirlenmesi istemine ilişkin olup, Asliye Hukuk Mahkemesince karar verildiğine ve zilyetliğin korunması talebi bulunmadığına göre; Yargıtay Başkanlar Kurulunun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı kararı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    in engel olduğunu açıklayarak taşınmaz üzerindeki yapının bütün kardeşler tarafından yaptırıldığının tespiti ile davacıların zilyetliğinin korunmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili 28.05.2010 tarihli cevap dilekçesinde,davacının talebinin zilyetliğin korunmasına ilişkin olup, davalı taşınmaza 15 yıldan beri zilyet olduğundan hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının taşınmazda zilyetliğinin bulunmadığını ve taşınmazın davalı tarafından noter sözleşmesi ile satın alındığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK.nun 683 ve devamı maddelerinde düzenlenen ayni hakka dayanan elatmanın önlenilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır....

      Davacı, davalı taraf ile kira sözleşmesi akdettiği, ancak bir takım düzenleme neticesinde idare tarafından fuzuli şagil gibi gösterilerek, hakkında 3091 S.Y. uyarınca men kararı aldırıldığını, ancak idari yargı yoluyla bu kararın hükümsüz kaldığını belirterek, yeniden men kararı alınması ihtimali bulunduğundan zilyetliğinin korunarak müdahalenin önlenmesini talep etmiştir. Burada davacı, zilyetliğini mevcut kira ilişkisine dayandırmış ise de, kiracılık hususunda herhangi bir talebi bulunmadığı gibi, zilyetliğinin korunması dışında bir istemi de yoktur. O halde yalnızca taşınmaz zilyetliğinin korunmasına ilişkin uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/12/2021 NUMARASI : 2021/259 2021/360 DAVA KONUSU : Zilliyetliğin Tesbiti Ve Korunması İstemli (Orman Niteliğini Yitiren Taşınmazlarla İlgili) KARAR : Anamur Sulh Hukuk Mahkemesi ile Anamur 3.Asliye Hukuk Mahkemesi arasında verilen karşılıklı görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının merci tayini yoluyla giderilmesi istenilmiş olmakla dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili Anamur ilçesi Çukurabanoz/Akpınar yaylası Özalanı mevkii Kuzeyi: Orman, Güneyi Sinanlar Tarlası, Doğusu: Sinanlar Tarlası, Batısı Alıçoluğu yolu ve Nihat Kılınç'ın evi olan taşınmazın 4801,85 M2 olduğunu ve müvekkilinin dava konusu bu taşınmazın 15 yıldır kullanıcısı olduğunu, taşınmaz üzerine davacının buğday ektiğini ve ceviz ve badem ağaçları diktiğini, taşınmazın öncesinin orman olduğunu ve kullanma imkanını olmadığını, ancak son zamanlarda davalıların dava konusu taşınmaz...

        Asliye Hukuk Mahkemesi ise; zilyetliğin korunmasına yönelik davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesine göre sulh hukuk mahkemesi, "taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" görür. Dosya kapsamından,davacının, Hazineye ait taşınmaz olduğunu ileri sürdüğü 108 ada 25,26,27,28 ve 29 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde 45 yıldır zilyedi bulunduğunu ileri sürerek zilyetliğinin Tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının taşınmazlar üzerinde mülkiyet veya başka ayni yada şahsi hak iddiasında bulunmayıp, Hazineye ait taşınmaz üzerindeki nizasız fasılasız zilyetlik hakkına dayandığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının zilyetliğin korunması davası niteliğinde olup, 6100 sayılı HMK.'...

          Asliye Hukuk Mahkemesi ise; zilyetliğin korunmasına yönelik davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesine göre sulh hukuk mahkemesi, "taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" görür. Dosya kapsamından,davacının, Hazineye ait taşınmaz olduğunu ileri sürdüğü 941 parsel sayılı taşınmazın 3.000 m2 lik bölümü üzerinde zilyedi bulunduğunu ileri sürerek zilyetliğinin Tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının taşınmazlar üzerinde mülkiyet veya başka ayni yada şahsi hak iddiasında bulunmayıp, Hazineye ait taşınmaz üzerindeki nizasız fasılasız zilyetlik hakkına dayandığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının zilyetliğin korunması davası niteliğinde olup, 6100 sayılı HMK.'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taşınmaz hukukuna ilişkin davada Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesi ve Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, dava konusu taşınmazda davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın tapu kaydının beyanlar hanesine şerh yazılması veya silinmesi istemine ilişkin olduğu ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu, bu davanın görülmesinde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....

              Açıklanan tüm bu bilgiler ışığında görülmekte olan davadaki üstün zilyetlik hakkının belirlenmesine ilişkin delillerin irdelenmesine gelince; dosyada mevcut teknik bilirkişinin 09.07.2010 tarihli rapor ve krokisinde kırmızı renkle gösterilen dava konusu parsel dahilinde bulunan toplam 180 m2 taşınmaz bölümünün 10-15 yıldır davalıların zilyetliğinde bulunduğu yerel bilirkişi ve taraf tanıkları tarafından bildirilmiştir. Davacı taraf da, dava dilekçesinde elatmanın 7-8 yıldır devam ettiğini belirtmiştir. Bu açıklamalar karşısında nizalı taşınmaz bölümünde davalıların üstün zilyetliğinin varlığının kabulü gerekir. Kaldı ki, TMK.nun 984.maddesi hükmüne göre, gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili ve failini öğrenmesinden başlayıp iki ay ve herhalde bir yıl geçmekle düşer....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti ve Elatmanın Önlenmesi, Zilyetliğin Korunması Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 27,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 8,20 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 21.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Dosyanın incelenmesine göre; davacının maliye hazinesine ecrimisil ödemek suretiyle tasarrufunda bulundurduğunu beyan ettiği davaya konu taşınmaz üzerindeki davalıların vaki müdahalelerinin önlenmesine karar verilmesini mahkemeden talep ettiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu 981,982 ve 983. maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir....

                    UYAP Entegrasyonu