Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ -KARAR- Dava, gayrimenkul satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 14. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 8.10.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 3194 sayılı İmar Kanununun 18/son maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir. Somut olayda; davanın dayanağı olan 08.03.2000 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazların geldi tapusu olan 178 parseldeki davalı tarafından hissesinden 907200 payın davacıya satışı vaat edilmiştir. Sözleşme usulünce resmi şekilde düzenlenmiş, ayrıca satılan payların teslim edildiği ve bedelinin de ödendiği de sözleşmede hüküm altına alınmıştır. Satış vaadine konu taşınmaz daha sonra hükmen davalının da paydaş olduğu paylı mülkiyete konu dava konusu taşınmazlara ifraz edilerek tescil edilmiştir. Davacı davalının vaat borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemektedir....

      Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 3194 sayılı İmar Kanununun 18/son maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir. Somut olayda; davanın dayanağı olan 06.03.2000 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazların geldi tapusu olan 178 parseldeki davalı tarafından hissesinden 50803 payın davacıya satışı vaat edilmiştir. Sözleşme usulünce resmi şekilde düzenlenmiş, ayrıca satılan payların teslim edildiği ve bedelinin de ödendiği de sözleşmede hüküm altına alınmıştır. Satış vaadine konu taşınmaz daha sonra hükmen davalının da paydaş olduğu paylı mülkiyete konu dava konusu taşınmazlara ifraz edilerek tescil edilmiştir. Davacı davalının vaat borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemektedir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.05.2008 gününde verilen dilekçe ile satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir....

          Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmelerinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi ./.. 2009/11125-12769 -2- hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma” kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenemez. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davanın dayanağı, 30.04.1973, 07.05.1973 ve 21.10.1974 tarihli satış vaadi sözleşmelerinin konusu tarafların ortak miras bırakanı ... ’ten yine tarafların miras bırakanlarına intikal edecek miras payıdır. Görülüyor ki, taraflar satış vaadine konu taşınmazlarda elbirliği malikleridir....

            Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706 ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar....

              Mahkemece, noter satış senedindeki miktarın 9.000.000.000 Tl. olduğuna ve davacının davalıların murisine 50.000 USD verdiğinin kanıtlanamadığına dayanılarak bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalı murisi arasında karz aktinin teminatı olarak 20.11.2000 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği sabittir. Yine taraflar arasında yapılan 21.11.2000 tarihli protokol başlıklı adi belge ile satış vaadi sözleşmesinin 50.000 USD ödendiği taktirde iptal edileceği kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı murisi arasıdaki bu kararlaştırma satış vaadine konu olan taşınmaz karşılığı muris ... Gürmüz’e 50.000 USD ödendiğini göstermektedir. Öyle olunca davalıların 50.000 USD. den sorumlu olduğunun kabulü ile bu miktarın davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ....

                Yine dosyada yer alan krokiden satış vaadine konu bölümün 2956 sayılı parselin yeşil ile çerçevelenen bölüm olduğu anlaşılmaktadır. Davacı bu yerin mülkiyetinin adına tescilini, aynı taşınmaz kapsamında kalan dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılan bölümünün de kamulaştırma bedelinin davalılardan tahsilini istemektedir. Burada öncelikle, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin şekli üzerinde durulması gerekmektedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alır. Anılan hükmün 1. fıkrasında “bir akdin ileride inşa edilmesine dair yapılan mukavele mutemeber” denilmiş, dolayısıyla asıl akdi (taşınmaz satış aktini) ileride yapmak üzere ön sözleşme yapılmasına kanun olanak sağlamıştır. Hiç kuşkusuz ileride yapılacak asıl akit (taşınmaz satış akti) bir şekle bağlanmışsa Borçlar Kanununun 22. maddesinde ifade edildiği üzere ön sözleşmenin de (taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin) o şekle uyularak yapılması zorunludur....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.11.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.03.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açılmış, satışa konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile alıcıları adına tescili istenmiş, mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm satıcı paydaşlardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Satış vaadine konu taşınmaz 4823 parsel numarası ile ... oğlu ... adına kayıtlıdır. Taşınmaz maliki ... 16.06.2006 tarihinde vefat etmiş olup, mirasçıları olarak eşi Zinet ile ondan olma çocukları İstem, ... ve ... ile ...'ten olma kızı ... ...'e bırakmıştır....

                    Davalı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının babası Mesut Nardalı ile Ahmet Remzi Kılıçyaldır arasında dava konusu taşınmaz hakkında 1973 yılında yapılan gayrimenkul satış vaadine dayanarak da hak iddia edemeyeceğini, zira taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin 10 yıllık zaman aşımının dolduğunu, 1936 yılındaki komisyon kararından sonra dava konusu taşınmaz hakkında ne gibi işlemler yapıldığının meçhul olduğunu, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu