Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu 146 ada 23 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payını satış suretiyle davalıya temlik ettiğini; ancak işlemi, davalının evlenme vaadiyle kandırması üzerine yaptığını ileri sürüp, davalı adına olan tapunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, temlik işleminin iradi olduğu, davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

      (Eraslan Özkaya, Yanılma, Aldatma, Korkutma Davaları, sayfa, 436-437). Bu niteliği itibariyle de, şarta bağlı tutulamaz ve bu bildirimden dönülemez. İrade açıklaması, karşı tarafın hakimiyet alanına ulaştığı anda istenen sonucu kendiliğinden doğurmaya yeterlidir. Ayrıca bir iptal davası açmaya, dolayısıyla iptali dava yoluyla ileri sürmeye gerek yoktur." ( Prof. Dr. Fikret Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümler 18.Baskı. 412 vd. Sayfalar). Dairenin yerleşik uygulamasına göre, yanılma (hata), aldatma (hile), korkutma (ikrah) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir....

        Noterliği 26/04/2012 tarihli 3808 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde mirastan feragat sözleşmesi imzalandığı, tarafların birbirlerine karşı edimlerinin düzenleme şeklinde noterde yapılan sözleşmede açıkça belirtildiği, sözleşmenin bu niteliği gereği davacı tarafın sözleşmenin içeriğinin bilinmediği ve davacının sözleşmeyi 30/10/2017 tarihinde öğrenmiş olduğu iddiasına itibar edilmediği, mirastan feragat sözleşmesinin 26/04/2012 tarihinde yapıldığı, TBK md-39 gereğince yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan tarafın yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılacağı, kanunda belirtilen sürenin sözleşme tarihi dikkate alındığında geçmiş olduğu, bu nedenle aldatma hukuksal nedeniyle sözleşmenin iptali isteminin süresinde olmadığı, korkutma hukuksal nedeniyle sözleşmenin iptali istemi değerlendirildiğinde...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir....

            Eğer bir kimse, bilmemesi ağır bir kusur teşkil etmesine rağmen, durumu bilmeden bir beyanda bulunmuş ise aldatma kastı yoktur. Üçüncü şart ise; illiyet bağıdır. Sözleşme aldatma sonucu, onun etkisi ile yapılmalıdır. Aldatılan yapmış olduğu sözleşmeyi, aldatma olmasıydı ya hiç yapmayacak ya da daha iyi şartlarda yapacak idiyse, illiyet bağı gerçekleşmiş olur. Aldatma fiili, sözleşmenin kurulmasının asli şartı olmalı, aldatma ile sözleşmenin kurulması arasında tabi bir illiyet bağı bulunmalıdır (Eren, s. 414 vd.;Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 20.10.2010 tarihli ve 2010/1-502 Esas, 2010/536 Karar sayılı kararı). 11. Türk Hukukunda irade bozukluğuna bağlanan yaptırım ise bir kesin hükümsüzlük (butlan) hâli değildir....

              Bilindiği gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39. maddesinde ''Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz. '' denilmektedir. Somut olaya gelince; davacı dava dilekçesinde aldatma(hile) ve korkutma(ikrah) hukuksal nedenlerine dayalı davasında, dava konusu taşınmazın devrini davalı ...'in aleyhine açtığı ... 2. Tüketici Mahkemesi'nin 2015/920 Esas sayılı dava dosyasında, dava dilekçesinin kendisine tebliği suretiyle öğrendiğini iddia etmiştir. Davalı taraf, davacının en geç ... 2....

                Öğretide ve yargısal kararlardaki hakim görüş nazara alınarak yanılma, aldatma ve korkutma gibi iradenin fesada uğratıldığı hallerde olduğu gibi aşırı yararlanma (sömürme, gabin) halini de iradenin hükümsüzlüğü gibi değerlendirmek gerekmektedir. Somut olayda, taraflar arasında 5.8.2009 tarihli adi yazılı bir eser sözleşmesi düzenlenmiştir....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/141 Esas KARAR NO : 2022/391 DAVA : Sözleşmenin İptali DAVA TARİHİ : 04/03/2022 KARAR TARİHİ : 08/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;08.01.2020 tarihinde müvekkili...AŞ.'...

                    Eğer bir kimse, bilmemesi ağır bir kusur teşkil etmesine rağmen, durumu bilmeden bir beyanda bulunmuş ise aldatma kastı yoktur. Üçüncü şart ise “illiyet bağı”dır. Sözleşme aldatma sonucu, onun etkisi ile yapılmalıdır. Aldatılan yapmış olduğu sözleşmeyi, aldatma olmasıydı ya hiç yapmayacak ya da daha iyi şartlarda yapacak idiyse, illiyet bağı gerçekleşmiş olur. Aldatma fiili, sözleşmenin kurulmasının asli şartı olmalı, aldatma ile sözleşmenin kurulması arasında tabi bir illiyet bağı bulunmalıdır (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 414 vd., HGK'nın 20.10.2010 tarih ve 2010/1-502 E., 2010/536 K.; 08.07.2020 tarih ve 2017/1-1831 E., 2020/549 K. sayılı kararları). 25....

                      UYAP Entegrasyonu