Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan 25.12.2007 tarihli sözleşmenin başlığı ile 2, 3, 4, ve 5. maddeleri gözetildiğinde rödovans sözleşmesi olduğu ve ürün kirası hükümlerine tabi olduğu, kira ilişkisini reddeden davalının 2019 ve 2020 yılı kira bedellerini ödediğine dair bir savunmada bulunmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 362 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sözleşmenin feshi şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri Davalı vekili dilekçesinde; davanın gerekli ve görevli mahkemede açılmadığını, davanın taraflar arasında İzmir 10....

    Ne var ki, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda; taraflar arasında 13/05/2010 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin 10. maddesinde; " Kiracı kira süresinin bitiminde derhal, sözleşmenin feshi halinde tebligatı müteakip on beş gün içinde taşınmazı tahliye etmek zorundadır. Kiracı taşınmazı tahliye etmezse, 08/09/1983 tarihli ve 2886 sayılı Kanunun 75 inci maddesine göre kiracının tahliyesi sağlanacaktır. " ve 14. maddesinde ise ; " Kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmaz idareye teslim edilmezse, geçen her gün için, cari yıl kira bedelinin yüzde biri oranında ceza, itirazsız olarak ödenir." şeklinde düzenleme yapılmıştır....

      Dava, resmi nitelikli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin muaccel hale gelen taksitlerin muacceliyet ihtarnamesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliğine rağmen yasal ödeme süresi içinde ödenmesi ile ilgili hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle taşınmazın tahliyesi ve sözleşmenin feshinin tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekili tarafından 11/04/2016 tarihli, 22/11/2016 tarihli ihtarnameler ile taraflar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmenin fesih hükümlerini düzenleyen 6.1 ve 6.7.maddeleri uyarınca ödenmeyen borç nedeniyle fesih şartlarının oluştuğu belirtilerek bu ihtarnameler davalıya tebliğ edilmiş olup, bu kapsamda eldeki dava açılmıştır. Davalı,usulune uygun tebligata rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür. Mahkemece, mahallinde keşif yapılmış,konusunda uzman bilirkilerden denetime açık.hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi raporu alınmış ve temerrüt şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

      Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan İstanbul Anadolu 1. Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

        Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan İstanbul Anadolu 1. Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

          Davacı, dava dilekçesinde davalının 01.05.1998 tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu arsa niteliğindeki kiralananın feshi ihbara rağmen tahliye edilmediğini ileri sürerek üzerindeki hafif inşaatın kaldırılarak boş olarak teslimine karar verilmesini istemiş, davalı, dava konusu edilen kiralanan üzerindeki yapının davacının muvafakatıyla yapıldığını, taşınabilir nitelikte bulunmadığını, davalının ihtiyacı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Borçlar Kanunu’na tabi süresiz sözleşmelerde feshi ihbar süresi bu kanunun 262. maddesi hükmüne göre belirlenir. Anılan madde hükmü gereğince süresiz sözleşmelerde üç ay önceden kiracıya feshi ihbar tebliğ ettirilmesi ve o dönem sonunda dava açılması gerekir. Altı aylık dönemin birinde tebliğ ettirilen feshi ihbar ancak bu dönem sonunda dava açma hakkı verir. Bu feshi ihbar sonraki dönem için kullanılamaz....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tahliye Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, feshi ihbar nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde, davalı ile aralarında 30.01.2009 düzenleme ve 01.02.2009 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığını, 30.01.2009 tarihinde yapılan ek protokolün 5. maddesi gereği 15 gün önceden yazılı olarak haber vermek kaydıyla kiraya verenin sözleşmeyi fesih hakkı olduğunu, bu maddeye dayanarak düzenlenen 09.01.2013 tarihli ihtar ile sözleşmenin 01.02.2013 tarihinde feshedileceğinin davalıya bildirilmesine rağmen tahliyenin gerçekleşmediğini belirterek kiralananın tahliyesini istemiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkin olup, mahkemece kiralananın 6570 Sayılı Yasaya tabi olmadığından feshi ihbar nedeniyle tahliyeye karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Borçlar Kanununa tabi süresiz sözleşmelerde feshi ihbar süresi bu kanunun 262.maddesi hükmüne göre belirlenir. Anılan madde hükmü gereğince süresiz sözleşmelerde 6 (altı) aylık dönem için 3 (üç) ay önceden kiracıya feshi ihbar tebliğ ettirilmesi ve o dönem sonunda tahliye davası açılması gerekir. Altı aylık dönemin birinde tebliğ ettirilen feshi ihbar ancak bu dönem sonunda dava açma hakkı verir. Bu feshi ihbar sonraki dönem için kullanılamaz....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tahliye Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, akde aykırılık nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı kiralayan, davalının kira sözleşmesine aykırı olarak proje kapsamı dışında kapalı mekânlar oluşturduğunu, tahsisli alan dışındaki yeşil alana masa ve sandalyeler koyduğunu, ihtara rağmen akde aykırılığın giderilmediğini ileri sürerek kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı ise, sözleşmeye aykırı herhangi bir uygulama veya proje harici kapalı alan oluşturulmasının söz konusu olmadığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece akde aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshi ve kiralananın tahliyesine karar verilmiştir....

                  Sözleşmenin bu şekilde yenilenmiş olması halinde bir senelik bir müddetin hitamından altı (6) ay önce kiracıya feshi ihbar tebliğ edilmek suretiyle ancak o senenin sonunda tahliye davası açılabilir. Bu durumda tahliyeye karar verilebilmesi için başka bir sebep aramaya gerek yoktur. Davacının delilleri arasında yer alan 24.9.2007 keşide 2.10.2007 tebliğ tarihli akdin yenilenmeyeceğini bildirir ihbar az yukarıda açıklanan ilkelere uygun düşmediğinden yasal sonuç doğurduğu kabul edilemez. Bu durumda mahkemece hasılat kirasına konu kiralananın feshi ihbar sebebiyle tahliyesi için dava şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmadan kiralananın 6570 Sayılı Yasaya tabi olduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesi ve neticesinde tahliye kararı verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu