Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, yapılan yargılama sonunda; taraflar arasındaki 13.10.2003 tarihli sözleşmenin belirsiz süreli tek satıcılık sözleşmesi olduğu, fesih yoluyla sona erdirilebileceği, davalının feshinin hakkın kötüye kullanılması niteliği taşımadığı, feshin uygun olarak noterden keşide edilen ihtarname ile yapıldığı ihtarname ile bir aylık feshi ihbar süresi tanınmasına karşın sözleşmenin mahiyeti itibariyle üç ay olması gerektiği, ancak feshi ihbar süresine uymamanın yaptırımının sözleşmeye devam olmayıp, tazminat olabileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, taraflar arasında akdedilmiş olan 13.10.2003 tarihli sözleşmenin 08.11.2005 tarihinde hüküm ve sonuç doğuracak şekilde feshedildiğinin tespitine, davacının diğer istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

    KARAR Davacılar, davalı ile 28.7.2011 tarihinde .... köyünde 15 günlük devrelerde kullanmak üzere devre tatil satın aldıklarını, 2013 yılı temmuz ayında tatil hakkını kullanmak üzere tesise gittiklerinde, evin yaşanamaz halde, adeta harebe biçiminde bulunduğunu ve tatil yapamadıklarını, bu şekildeki bir tetiste bir daha tatil yapma imkanları bulunmadığından sözleşmenin feshi ile ödedikleri bedel ile manevi tazminatın ödetilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, sözleşmenin konusunun ayıbı nedeni ile sözleşmenin feshi ve tazminat isteği ile eldeki davayı açmış ve tesisin kullanıma uygun olmadığına ilişkin fotoğrafları dosyaya ibraz etmiştir....

      DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 01.03.2010 tarihinde düzenlenen “Superonline Abone Merkezi Teknik Servis ve Satış Sözleşmesi”nin davalı tarafından Beyoğlu 31.Noterliğinin 04.01.2012 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin 16/3.2.maddesi gereğince feshedildiğini, fesihte herhangi bir gerekçe gösterilmediğini, müvekkilinin davalının markasını diğer iki bayi ile birlikte geliştirerek önemli portföy bağlantıları kurduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamındaki abonelik işlemlerini alt yapı faaliyetlerini yerine getirdiğini, taraflar arasında hiçbir sorun bulunmamasına rağmen davalı şirketin yönetim sorunları nedeniyle, neden gösterilmeksizin sözleşmenin tek taraflı ve haksız şekilde feshedildiğini, müvekkilinin faaliyetleri nedeniyle davalının müşteri çevresinin artması nedeniyle portföy alacağı bulunduğunu, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin kar kaybına uğradığını, sözleşme...

      nin arsa sahibi olarak davalı ... arasında 30.10.1997 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını davalı yüklenicinin inşaatı süresinde bitirmediğini ancak davalı 3. kişilere devirler yapıldığını, bu nedenle sözleşmenin feshini, 3. kişilere devredilen tapuların iptalini ve kira tazmınatına karar verilmesini talep etmiş, ıslahla tazminat talebini menfi zarar olarak değiştirmiştir. Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur. Mahkemece sözleşmenin feshi ve tapu iptali taleplerinin reddine, tazminat talebinin kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 15....

        Sözleşmenin feshi durumunda davalıların tazminat ve cezai şart ile sorumlu tutulabilmesi için öncelikle feshin davacı idare yönünden haklı nedene dayanıyor olması gerekir. Davacı idare 15/10/2012 tarihli ihtar yazısında dava konusu taşınmazların amacı dışında kullanıldığının tespit edildiğini belirterek ihtarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün içinde nar ağaçlarının sökülerek taşınmazların eski hale getirilmesini, aksi halde kira akdinin feshedileceğini bildirmiş, yazı 16/10/2012 tarihinde tebliğ edilmiş, taşınmazlar ise 17/04/2013 tarihinde tahliye edilip tutanak düzenlenerek hazineye teslim edilmiştir. Akde aykırılık nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez. Bu itibarla davacı taraf tek yanlı ve geçersiz olarak akdi feshetmesine dayanarak davalıdan tazminat ve cezai şart isteyemez....

          karşılayıp karşılayamadığının tespiti için yerinde inceleme yapıldığını, ön kabul sonuç raporu düzenlendiğini, sonuç raporu ile kısaca ihale konusu tezgahın istenilen özellikleri taşımadığı tespitine varıldığı, bunun üzerine davacı firmadan düzenleyici ve önleyici tedbirlerin alınmasının istenildiğini, ancak talebin kabul edilmeyerek davacı tarafından farklı tarihlerde iki ihtarname gönderildiğini, sözleşme ve eki şartnamenin yerine getirilmesinin sürüncemede bırakıldığını, davacının sözleşme hükümlerini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini bunun da firmaya bildirildiğini, davacı ile yapılan sözleşmenin feshi ve akabinde alınan ihalelere katılmaktan yasaklama kararının hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, yasaklama kararına dahi itiraz etmemiş olan davacının sözleşme hükümlerini gereği gibi yerine getirilmemesi ile sözleşmenin feshedilmesinde kusuru bulunması sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebinin mümkün olmadığını, haksız açılan davanın reddi gerektiği...

            Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Davanın sözleşmenin feshi ve konutun tahliyesi yönünden kabulüne, diğere talepler yönünden bu taleplerinin atiye bırakılması nedeniyle bu talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. 1-Davacı, eldeki dava ile sözleşmeye uygun olarak kendi üzerine düşen edimleri ifa etmesine rağmen davalının ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği iddiası ile sözleşmenin feshi ile taşınmazın tahliyesine karar verilmesinin yanı sıra ecr-i misl,sebepsiz zenginleşme ve sözleşmeye dayalı zarar tazmini talebiyle eldeki davayı açmıştır.davacı taraf, yargılama devam ederken sözleşmenin feshi ile taşınmazın tahliyesi dışındaki talepleri yönünden davayı atiye bıraktığına dair dilekçe sunmuş, duruşmada da aynı talebini yenilemiştir. Bilindiği gibi HMK'nın 123. maddesine göre davanın geri alınabilmesi için davalının açık muvafakatına ihtiyaç vardır....

              Davalı vekili, savunmasında özetle; sözleşmenin feshedilmesine davacı tarafın sözleşmeye aykırılık işlemlerinin sebebiyet verdiğini, Borçlar Kanunu'na göre vekilinin iş ve hizmetlerini vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğunu, davacının yasa ile belirlenen borçlarını yerine getirmediğini, hem kendi portföyünde olmayan işleri aldığını hemde teknik sonuçlarının olumsuz çıktığını, davacının müvekkili şirkete zarar verenin bir acente olması sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini, denkleştirme talep hakkının acentenin kusuru olmaksızın sona ermesi gerektiğini, dava konusu feshin acentenin kusuru sebebi ile yapıldığını, davacının bu nedenle denkleştirme talebinde bulunamayacağını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 24/son maddesi gereğince her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin feshi veya sona ermesi halinde müvekkili şirketten herhangi bir nam ile hak ve tazminat, portföy tazminatı, maddi ve manevi tazminat, kâr kaybı taleplerinde bulunmaya...

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, 02.07.2002 tarihli sözleşmenin feshi, alacak ve tazminat istemi ile açılmış, mahkemenin verdiği husumet yokluğundan ve zamanaşımından red kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... vekilinin tüm, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, mekanik silkelemeli torbalı filtre makinasının imalâtı, montajı işinden kaynaklanan sözleşmenin feshi, alacak ve tazminat istemine ilişkin olup, yanlar arasındaki hukuki ilişki BK’nın 355. maddesinde düzenlenen...

                Sigorta Tahkim Komisyonu'nca toplanan delillere ve uyulan bozma ilamına göre, işbu davanın konusunu davalı tarafından yapılmış olan Franchise Sözleşmesi'nin feshi işleminin hukuka aykırı olup olmadığının oluşturduğu, davacının sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek tazminat talebinde bulunduğu, davalının ise aksini savunduğu, taraflar arasında yine Tahkim Bürosu nezdinde aynı konuda bir dava daha görüldüğü, o davadaki davalı şirketin kusurlu olmadığına ilişkin kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği, bu durumda davalının sözleşmenin feshinde kusurlu olmadığı hususunun hem kesin hüküm niteliğindeki hakem kararıyla sabit olduğu, hem de işbu dosyadaki bozma ilamı ile davalı lehine usulü müktesep hak oluşturduğu, artık sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğinin iddia ve ispat edilmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu