Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının sözleşmeye aykırı olarak davalının ürünleri harici bir kısım ürünleri piyasaya sattığının tespit edildiği, bu nedenle davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, her ne kadar davacı davalının sözleşmeye aykırı olarak kendi bölgesinde büyük marketlere satış yaptığı ve yine indirimli satışlar yapması nedeniyle ciro kaybına uğradığından bahisle zararın giderilmesini istemiş ise de fesihten önce mevcut uygulamaların uzun zamandır davalı yanca gerçekleştirildiği ve davacının sessiz kalarak sözleşmenin uygulanmasına devam ettiğinden,bu değişikliklerin davacı yanca benimsendiği, bu hususlardan kaynaklı zararın davalıdan istenemeyeceği, diğer taleplerinin de sözleşmenin davalı yanca haklı feshedilmesi nedeniyle yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili şirketin İskenderun Sarıseki Tesisleri'nin işletme hakkı devri sözleşmesi ve eki niteliğindeki sözleşmeler gereğince davalıya teslim edildiğini, bu sözleşmenin damga vergisinin de aynı noterliğe işlem sırasında taraflarca ödendiğini, sözleşmenin konusunun kira sözleşmesi olduğunun belirtildiğini, sözleşmenin imzasından sonra geçen süre zarfında davalı şirketin sözleşme ve eklerine aykırı davrandığı sözleşmenin feshedildiğini, fesih işlemi davalıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalının söz konusu tesisleri müvekkiline teslim etmediğini ileri sürerek, davalının işletme hakkı devri sözleşmesine konu bütün taşınır ve taşınmazlardan tahliyesine ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şart ve diğer alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
A.Ş. arasında 30/12/2013 tarihli Tıp Merkezi Ruhsat Devir Taşıma Sözleşmesi yapıldığı, ardından dava dışı şirket ile davacı şirket arasında bu sözleşmeye ilişkin 30/04/2015 tarihinde Ruhsat Devir ve Temlik Sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmenin TBK’nın 205. maddesinde düzenlenen sözleşmenin devri hükümlerine tabi olduğu, davalı ile dava dışı şirket arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde, tarafların, sözleşmenin akdedilmesinden sonra herhangi bir başka gerçek veya tüzel kişiyle bu sözleşmenin konusuna giren herhangi bir görüşme ve sözleşme yapamayacakları, taahhüt altına giremeyeceklerinin hüküm altına alındığı, bu sözleşmenin devrine ilişkin davalı tarafından verilmiş bir iznin bulunmadığı ayrıca davacı tarafça davalıya 30/12/2013 tarihli sözleşmeye istinaden yapılan herhangi bir ödemenin olmadığı, dava dilekçesinde ödemenin dava dışı Özel Alternatif .......
Davacı taraf sözleşme uyarınca kendi edimlerini yerine getirmiş olmalarına rağmen davalıların üzerlerine kayıtlı 2 adet taşınmazı devretmediklerini ileri sürmüş, davalı ... devir yükümlülüğünü kabul etmiş, davalı ... ise davacıların edimlerini yerine getirmediği yönünde bir iddia ileri sürmemiş ancak sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmeye sadece tanık sıfatıyla ve hazır bulunan olarak imza attığını, ayrıca sözleşmenin şeklen geçersiz olduğunu zira tapu devri taahhüdü içeren sözleşmelerin noterde düzenlenmesi gerektiğini savunmuştur....
Davacının işyeri devri ile ilgili talebi reddedilirken davalının fazla ödeme yaptığı gerekçe olarak gösterilmiştir. Davacının işyeri devrine ilişkin alacağı bulunup bulunmadığı bu alacağın miktarının ne olduğu saptanmadan, davalının işyeri devri ile ilgili olarak alacak talebine karşı takas talebi bulunmadan davacının işyeri devri ile ilgili talebinin anılan gerekçe ile reddedilmesi isabetsizdir. Mahkemece bu yönler gözetilerek davacının işyeri devri ile ilgili talebi yönünden bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İlk derece mahkemesi tarafından sözleşme tarihinin 06/10/1993 olduğu ve miras payının üçüncü kişiye devredilmiş olmasına rağmen noterlikçe düzenlenmediği dolayısıyla, sözleşmenin geçersiz olduğu, bu haliyle talebin alacak talebi olarak değerlendirilebileceği ve alacak talebinin de dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de iş bu değerlendirme hatalı olmuştur. Öncelikle, TMK'nin 677. maddesine göre terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmenin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır. Yazılı olması geçerlilik şartıdır, bu yazılı şeklin adi yazılı olarak yapılması yeterlidir. Anılan sözleşmenin üçüncü kişi ile yapılması durumunda ise sözleşmesinin geçerliliği noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır....
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesine istinaden yapılan devir aşamasında yanlış ve eksik bilgi verildiği iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen zararların tazminine yönelik olarak açılmış alacak davasıdır. Taraflar arasında 31/01/2019 tarihinde pay devri sözleşmesi imzalandığı, payın davacıya teslim edildiği hususları çekişmesizdir. İhtilaf; davalının dava dışı şirketin aktif ve pasifine ilişkin davacıya eksik/ yanlış bilgi verip vermediği, bu nedenle davacının zararına sebep olup olmadığı, sebep oldu ise sorumlu olup olmadığı ve zarar miktarı noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.maddesine göre; "Devralan, İşletmenin fiili ve hukuki durumuna ilişkin durum tespiti incelemesi gerçekleştirmiş ve satışa engel hiçbir durumun olmadığını yaptığı teknik, fiziki, mali ve hukuki inceleme sonucunda kabul etmiştir....
Sözleşmede kararlaştırılan devir yasağına rağmen alacak temlik edilmiş ise yapılan devir nedeniyle alacağı devralan üçüncü kişi, borçluya başvuramaz. Bu durumda borçlu, alacağı devredene karşı akdî devir yasağı savunmasında bulunabilir. Diğer bir deyişle, devri caiz olmayan bir alacak hakkında yapılan temlik işlemi ilke olarak geçersiz olup, böyle bir devir sadece borçlu karşısında değil, temlik edenle temlik alan arasında da hüküm ve sonuç doğurmaz. Sözleşmede temlik yasağı bulunması ya da borçlunun rızasına bağlanmış olup, borçlunun rızasının bulunmaması hâlinde alacağın temliki borçluya karşı ileri sürülemez. Nitekim aynı hususlar, Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2021 tarihli ve 2017/15- 427 E., 2021/685 K. sayılı emsal kararında da açıklanmıştır. 16.06.2016 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesinin 9. maddesinde sözleşmenin devri düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.04.2015 gününde verilen dilekçe ile miras payının devri sözleşmesine dayanan alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, miras payının devri sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir....
Buna göre, esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılması ve tarafların imzalarının noterce onaylanması şart olduğu gibi, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun da onayı şarttır. 6098 sayılı TBK’nın 13. maddesinde sözleşmelerde yasal şekil “Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 Sayılı TBK'nın Önsözleşme başlığını taşıyan 29....