Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur....
Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur....
ın sözleşmeden dönmesi üzerine söz konusu 416.390-TL'nin, 341.811,66-TL'si kredi kapatma bedeli ve 13.150,12-TL'si banka komisyon tutarı olmak üzere davacının kredi kullandığı ...A.Ş'ye ödendiği, 16.780-TL'si TKHK md. 45 te düzenlenmiş olan "Sözleşmeden Dönme" başlıklı maddesi uyarınca %2 Sözleşmeden Dönme Tazminatı (-ki görüleceği üzere sözleşmenin 7. Maddesi ve TKHK'nın 45. Maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %8'i oranında cezai şart kesilmesi gerekmekirken yani bu kapsamda cezai şart bedeli 67.120-TL iken davacı ...'...
Sözleşmeden Dönme" başlıklı 45. maddesinde; "(1) Ön ödemeli konut satışında sözleşme tarihinden itibaren yirmidört aya kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır. Sözleşmeden dönülmesi durumunda satıcı; konutun satışı veya satış vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar ile sözleşme tarihinden itibaren ilk üç ay için sözleşme bedelinin yüzde ikisine, üç ila altı ay arası için yüzde dördüne, altı ila oniki ay arası için yüzde altısına ve oniki ila yirmidört ay arası için de yüzde sekizine kadar tazminatın ödenmesini isteyebilir. (02/01/2017 tarihli ve 684 sayılı KHK’nin 8. maddesiyle değiştirilerek, 01/02/2018 tarihli ve 7074 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle kanunlaşmadan önceki hali; Ön ödemeli konut satışında, devir veya teslim tarihine kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır....
Bununla birlikte aynı kanun hükmünde; alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkimin, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebileceği (m.227/4); satılanın değerindeki eksikliğin satış bedeline çok yakın olması halinde ise alıcının, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabileceği (m.227/5) belirtilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere, arızaların sürekli tekrarlandığı, bu haliyle makinedeki sorunların makineden beklenen faydanın elde edilememesine neden olacağı, mevcut koşulların sözleşmeden dönmeyi haklı kıldığı anlaşılmaktadır....
Uyuşmazlık, sözleşmeden doğan önalım hakkının tanınması ile davalı adına olan tapu kayıtlarının iptaline, davacı adına tesciline ilişkindir: Türk Medeni Kanununun 735. maddesinde düzenlenen ve tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar belirtilmemiş ise taşınmazın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır. Şerhin etkisi her durumda şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer. Bu nitelikteki bir önalım hakkının doğabilmesi için öncelikle bir önalım sözleşmesinin yapılması gerekir. Bu sözleşmenin yapılması ile mal sahibi mülkiyet hakkını ileri bir tarihte devir borcu altına girmiş olur. Buna karşın önalım alacaklısının önalım akdine konu edilen malın mülkiyetinin kendisine devir edilmesini isteme hakkı doğar. Sözleşmeden doğan önalım hakkı şahsi bir haktır. Sözleşmenin tarafı olanlar için hüküm ifade eder....
döndüğü 02.09.2022 tarihine kadar davacının sözleşmeden kaynaklı edimlerini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmemesi sonucu müvekkili şirketin sözleşme'nin 14. maddesine dayalı olarak cezai şart talep hakkı doğduğunu, müvekkili şirket tarafından sözleşmeden doğan tüm edimlerin eksiksiz yerine getirildiğini, bilindiği üzere, TBK m. 125/III, c. 1 hükmü gereğince sözleşmeden dönme halinde tarafların, daha önce ifa ettikleri edimlerin geri verilmesini talep edebileceğini, bu durumda müvekkili şirket tarafından ödeme ediminin eksiksiz yerine getirildiğini, ancak davacı tarafça sözleşmeden üstlenilen eserin meydana getirilmediğini, bu nedenle davalı tarafa ödenen 502.090,00 TL bedelin iadesini talep ettiklerini, davacı müvekkili şirket tarafından davalı şirketin teknik danışmanlarına, yüklenilen eserin meydana getirilmesi için dört adet bilgisayar verildiğini, bu bilgisayarlardan ... marka ... model ... seri no.lu, ... marka ... model ... seri no.lu ve ... marka ... model ... seri no.lu...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.01.2024 Tarihli ve 2024/40 Esas, 2024/60 Karar Sayılı Kararı Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 37 nci maddesindeki yetki sözleşmesi nedeniyle yetkisizlik kararı vermiş ise de uyuşmazlığın hizmet alımına ilişkin sözleşmeden kaynaklanmadığı, davanın müşterek müteselsil sorumluluk gereği ödeme yapan sorumlulardan davacının kendisinin ödemesi gereken miktardan daha fazlasını ödemek zorunda kaldığı fazla ödeme için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu davası olduğu, yani hizmet alımına ilişkin sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlığın bulunmadığı, kaldı ki davalılardan ...'in yetki sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi tacir ve kamu tüzel kişisi olmaması nedeniyle yetki sözleşmesi yapamayacağı, dolayısıyla mahkemenin yetkisizlik kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, rücuan tazminata ilişkin davada yetkili mahkemenin belirlenmesi istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....
Dava; ayıplı araç nedeniyle, sözleşmeden dönme ve bedel iadesi ile uğranılan zararın giderilmesi talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin kabulüne, sair taleplerinin reddine karar verilmiştir. Dosyanın istinaf sebepleri ile birlikte HMK nun 355. maddesi çerçevesinde incelenmesi sonucunda; Davacının talebinin ayıplı araç nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi ile birlikte uğradığı maddi zararların giderimi talebine yönelik olduğu, aracın kilometresinin düşürülmesi nedeniyle, aracın ayıplı olduğu, söz konusu ayıptan satıcının ayıbı bilmese dahi sorumlu olduğu, ancak ilk derece mahkemesinin, davacının ıslah dilekçesinde, maddi zarara yönelik talebinin de bulunduğu dikkate alındığında, ilk derece mahkemesinin davacının taleplerinden bir kısmı hakkında hüküm kurmadığı anlaşılmaktadır. Bu tespite göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya aykırı olarak verildiğinden kaldırılması gerekmektedir....
Hukuk Dairesince 08.10.2002 gün ve 10331-10115 sayı ile ; "4709 sayılı Kanunla Anayasa'nın 38. maddesinin son fıkrasına "Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonamaz" hükmü eklenmiş, bu hüküm 17.10.2001 gün 24556 sayılı mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anayasa'nın açık hükmü karşısında sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getiremeyen kişilere yaptırım olarak hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi mümkün değildir. Sanığa İİK.na aykırı davranışı nedeniyle hürriyeti bağlayıcı ceza tayin ve takdir edilmiştir. Şikayetçi ile sanık arasındaki temel ilişki sözleşme hukukundan kaynaklanmaktadır....