Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesince 08.10.2002 gün ve 10331-10115 sayı ile ; "4709 sayılı Kanunla Anayasa'nın 38. maddesinin son fıkrasına "Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonamaz" hükmü eklenmiş, bu hüküm 17.10.2001 gün 24556 sayılı mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anayasa'nın açık hükmü karşısında sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getiremeyen kişilere yaptırım olarak hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi mümkün değildir. Sanığa İİK.na aykırı davranışı nedeniyle hürriyeti bağlayıcı ceza tayin ve takdir edilmiştir. Şikayetçi ile sanık arasındaki temel ilişki sözleşme hukukundan kaynaklanmaktadır....

    Uyuşmazlık, sözleşmeden doğan önalım hakkının tanınması ile davalı adına olan tapu kayıtlarının iptaline, davacı adına tesciline ilişkindir:Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 735. maddesinde düzenlenen ve tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar belirtilmemiş ise taşınmazın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır. Şerhin etkisi her durumda şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer. Bu nitelikteki bir önalım hakkının doğabilmesi için öncelikle bir önalım sözleşmesinin yapılması gerekir. Bu sözleşmenin yapılması ile mal sahibi mülkiyet hakkını ileri bir tarihte devir borcu altına girmiş olur. Buna karşın önalım alacaklısının önalım akdine konu edilen malın mülkiyetinin kendisine devir edilmesini isteme hakkı doğar....

      Tüketici Mahkemesi'nin 22/01/2021 tarih ve 2019/954 Esas 2021/50 Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Müvekkil davacının, davalı şirket ile 15/03/2015 tarihinde inşaat sözleşmesi imzaladığını ve sözleşmeye istinaden davalıya 35.500 TL ödeme yaptığını, işbu sözleşmenin bitiş tarihinin 15/09/2016 olmasına rağmen yaklaşık 3 yıldır inşaatta hiçbir ilerleme olmadığını, bu süreçte müvekkilinin sözleşmeden dönmek istemiş ise de belki tamamlanır umudu ile sözleşmeden dönmediğini, ancak davalı şirketin inşaatı bitirmek için hiçbir çaba göstermeyip müvekkilin zararını karşılamak için hiçbir girişimde bulunmadığını ve müvekkilin sözleşmeden dönme isteğini kabul etmediğini, bu nedenle müvekkil sözleşmeden tek taraflı olarak dönme iradesini ortaya koyduğunu, davalı aleyhine 25/09/2019 tarihinde Adana 1....

      İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ile Azak Online Seyahat ve Turizm Limited şirketi arasında imzalanan 02/12/2013 tarihli sözleşme ile 101 TL birim başına fiyattan dava dışı şirketin en az 20000, en fazla 30000 koltuk satın almayı taahhüt ettiği, bunun karşılığı bedelin tamamı olan 1.010.000,00 TL’nin davalı hesabına yatırmasının kararlaştırıldığı, bu miktarın davalı hesabına yatırıldığı, ancak taahhüt edilen miktarda bilet satılmaması nedeniyle satılan biletler dışında bedelsiz kalan biletlerin bedelinin iadesinin talep edildiği, sözleşmenin 9.1. madde hükmüne göre, açıkça sözleşmenin devrinin tamamen yasaklandığı, sözleşme dışında alacağın devredildiği ileri sürülmüş ise de sözleşmeden bağımsız olarak, davalı tarafından yazılı bir borç tanıması yapılmadığı, başka bir ifadeyle sözleşmeden ayrı olarak doğmuş olan bir borcun yazılı olarak davalı tarafından tanınmış olması halinde sözleşmeden ayrı olarak alacağın devrinin söz konusu olabileceği,...

        Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.’’ şeklinde, T.B.K. nun 178. maddesinde ‘’Cayma parası: Cayma parası kararlaştırılmışa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır. Bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır, almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir.’’ şeklinde tanımlanmıştır....

          BK.125.maddesi gereği zamanaşımı süresi sözleşmeden doğan davalarda 10 yıldır. Dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece, davanın sözleşmeden doğduğu gözetilmeden hukuki niteliği yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18,40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 13.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Uyuşmazlık, yanlar arasında yapılan 21.05.2008 tarihli iki sözleşmeden kaynaklanmış olup; davalıya ait tesislerin ÇED raporlarının hazırlanması, proje tanıtım dosyasının hazırlanması ve tehlikeli atık beyan formlarının doldurularak Çevre Müdürlüğündeki prosedürlerin yerine getirilmesi işlerinin bedelinden ödenmediği ileri sürülen alacak, takip ve itirazın iptâli davasının konusudur. Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 2010/1043 Esas sayılı kararında da kabul edildiği üzere; belirtilen işlere ilişkin kurulan akdî ilişki “hizmet sözleşmesi” niteliğindedir. Bu nitelikteki sözleşmeden doğan itirazın iptâli davalarında verilen kararların temyiz incelemesi görevi Yargıtay Yüksek 19. Hukuk Dairesi’ne ait bulunmaktadır. Ancak, anılan Yüksek Dairece de görevsizlik kararı verildiğinden gereğinin takdiri için dava dosyasının Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2014/497 Esas KARAR NO : 2021/10 DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 16/09/2014 KARAR TARİHİ : 11/01/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, taraflar arasında görülmekte olan davada; bir önceki celsenin corona virüsü tedbirleri kapsamında ertelendiği, duruşma gün ve saatinin taraflara tebliğ edildiği, saat 11:55 e kadar beklenilmesine rağmen yapılan yoklamada tarafların hazır olmadığı, mazeret bildirmedikleri, Mahkememizce dosyanın işlemden kaldırıldığı, yasal üç aylık süre içerisinde yenileme talebinde bulunulmadığı anlaşılmakla, davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

                - K A R A R - Davacılar vekili, davalı tarafın icra takibine konu ettiği senedin, taraflar arasındaki 19.06.2006 tarihli yazılı anlaşma gereğince teminat olarak verildiğini, sözleşmeden doğan tüm edimlerin yerine getirilmesine rağmen bedelsiz senedin haksız olarak takibe konu yapıldığını ileri sürerek müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, takibe konu senedin ve takibin iptaline, % 40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların sözleşme edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin kalan 4.000 TL.alacağı için senedin icra takibine konu yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde davacıların sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirdiğini ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ Taraflar arasındaki sözleşmeden dönme ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamına karşı mahkemece direnilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, direnme kararı yerinde görülerek davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dava dosyasının DaiTaraflar arasındaki sözleşmeden dönme ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13....

                    UYAP Entegrasyonu