Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, davacının davalıdan satın aldığı devre mülklerin tapusunun teslim edilmesine rağmen, kullanıma hazır hale getirilmemesi nedeniyle, sözleşmede belirtilen cezai şart bedeli isteminden kaynaklanmaktadır. Oysa ki, mahkemece bu talep sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin iadesi olarak algılanmış ve verilecek kararla tapu iptal ve tescil hükmü kurulması gerektiğinden, kesin yetkili mahkemenin sözleşmenin yapıldığı ve taşınmazların bulunduğu ... mahkemeleri olduğu düşünülerek, yetkisiz Sivas İcra Dairesinde takip yapılmış olması nedeniyle, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Davacının talebinin, yalnızca cezai şart bedeli isteminden kaynaklı olduğu gözetildiğinde, sözleşmeden kaynaklanan bu alacak,(818 sayılı BK.nın 73 ve) 6098 sayılı TBK.nın 88. maddesi gereğince alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, Sivas'da istenebileceğinden, icra takibi yapılan Sivas 1. İcra Dairesi'nin yetkilidir....

    Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer anlatımla, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Bu hususlar dikkate alındığında, davacının zamanında fen ve tekniğine uygun olarak buharlı ısı kazanı teslim etmemesi nedeniyle fuel oil yakıtı kullamaya devam ederek daha fazla yakıt gideri harcadığı iddiası ve talebi menfi zarara girer. Davacı sözleşmeden döndüğünden menfi zarar olarak yakıt bedeli farkını talep hakkı da bulunmaktadır....

      (BK. 106) maddelerindeki düzenlemeye göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Dava konusu olayda uyuşmazlık davacı kiracının akdin feshinde haklı olup olmadığı, sözleşmeden dönme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususundadır....

        TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 14/10/2020 NUMARASI : 2017/900 ESAS, 2020/634 KARAR DAVA KONUSU : Sözleşmeden Dönme ve Bedel İadesi KARAR : Taraflar arasındaki sözleşmeden dönme ve bedel iadesi davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı T5 Şirketi vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi Sabiha Savaşçı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda; GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketler çalışanları tarafından arandığını, termalde tatil kazandığından bahisle davalılara ait iş yerlerine davet edildiğini...

        Bu sebeple mahkemece sözleşmenin fesih edildiğinin tespitine şeklinde karar kurulması gerekir iken, bu talebin reddine karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca mahkemece sözleşmeden kaynaklanan zararın bankaya yatırılan para kadar olduğu belirtilerek zarar tespiti yapılmasına rağmen bu talebin de reddine karar verilerek her iki talepten dolayı davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. 3- Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden; taraflar arasında imzalanan 12.02.2009 tarihli üyelik devir sözleşmesi uyarınca, davacının kooperatif üyeliğini devraldığı ve bu devrin kooperatifin kabulü ile gerçekleştiği anlaşılmıştır. Borçlar Kanunu'nun 125/3. maddesi "sözleşmeden dönme halinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler" hükmünü içermektedir....

          Yine 6098 Sayılı TBK'nun Aşırı ifa güçlüğünü düzenleyen 138.maddesinende; "Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır." hükmü düzenlenmiştir. Somut davada taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında davacı fuar katılımcısı, davalı ise fuar düzenleyicisidir. Taraflar fuar katılım sözleşmesi kapsamında ... tarihlerinde yapılacak olan ......

            İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; gizli ayıp nedeni ile sözleşmenin iptali ve satış bedelinin iadesine dair karar verilmiştir. HMK m.355 gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; davacının dava dilekçesinin talebinin öncelikle sözleşmeden dönme ve terditli olarak kusur oranında bedel iadesine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre; davaya konu aracın davalı tarafa teslim edilmediği gibi,davacı tarafça aracın satılarak el değiştirdiği de gözetildiğinde, hak ve menfaatler dengesine göre,mahkemece konusunda uzman bilirkişilerden alınan denetime açık,dosya kapsamına uygun,hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu kapsamına göre dava konusu aracın piyasa koşullarına göre 2000. TL bedel indirimine karar verilmesi gerekirken koşulları oluşmayan sözleşmeden dönme yönünde hüküm kurulması yerinde olmamıştır....

            Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden ./.. .... dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir...” hükmü bulunmaktadır. Bu hükümde borçlunun temerrüdü halinde alacaklının hakları düzenlenmiş olup, buna göre borçlunun temerrüdü halinde alacaklı sözleşmeden dönme yolunu tercih etmiş ise, sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle doğan zararını (menfi zarar) isteyemez....

              Yargıtay tarafından benimsenen ve sözleşmeye bağlılık ilkesinin istinasını oluşturan, uyarlama davası 6098 Sayılı TBK’nun yasalaştırılması sırasında da benimsenerek, 6098 Sayılı Yasanın 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında düzenlemiş, “ Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir....

                İkinci bentte düzenlenen ifaya ekli cezai şartta ise alacaklı, açıkça vazgeçmiş veya ifayı kayıtsız şartsız kabul etmiş olmadıkça, hem sözleşmenin ifasını hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilir. Dönme (fesih) cezası olarak da adlandırılan ifayı engelleyen cezai şart ise maddenin üçüncü bendinde hükme bağlanmıştır. Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir. Bu tür cezai şartta borçlu cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceği gibi, alacaklı da sadece cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Bu durumda artık alacaklı borçludan asıl edimin ifasını isteyemeyecektir....

                  UYAP Entegrasyonu