Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, ayıplı satış nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir. 6502 sayılı Yasa'nın "Tüketicinin seçimlik hakları" başlıklı 11. maddesinde ayıp nedeniyle tüketicinin seçimlik hakları tek tek sayılmıştır. Buna göre; " (1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir....

Dava tarihi itibari ile yürülükte olan 6098.Sayılı Yasa 179. maddesinde '' bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilememesi durumu için bir cezai şart kararlaştırılmışsa aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı ya borcu ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir'' hükmü bulunmaktadır. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler....

Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle 07.06.2004 tarihli sözleşme ile 30.07.2003 tarihli sözleşmenin ortadan kaldırılması sözkonusu değilse de, davacı tarafça 30.07.2003 tarihli sözleşmeye dayanılarak istenen 52.000,00 TL ceza, 30.07.2003 tarihli sözleşmede kararlaştırılan dönme cezası olup, sözleşmeden dönülmediğine ve bu nedenle 52.000,00 TL dönme cezası isteminin reddinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 750,00 TL vekâlet ücretinin davalı ...'dan alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, davalı yüklenici ......

    Bu iki temel amacı dışında, ceza koşulunun diğer bir amacı da, ifayı engelleyen ceza koşulunda (dönme/fesih cezasında), borçlunun ceza koşulu ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır . Davada uygulanması gereken TBK’nın 179 uncu maddesi; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” hükmünü içermektedir. Maddenin birinci fıkrasında seçimlik ceza koşulu düzenlenmiştir....

      Dönme tek taraflı irade beyanı ile sözleşmenin sona erdirilmesi olup ihtarname ile davacının sözleşmeden döndüğü anlaşılmaktadır. Sözleşmeden dönme halinde buna ilişkin ayrı bir tespit hükmünün kurulmasına gerek yoktur. Zira dönmenin haklılığına göre eda hükmü tesis edilebilecektir. Davalı yüklenici süresinde teslim borcunu yerine getirmediğinden ve bedel talep hakkı eserin teslimi ortaya çıkacağından davacının sözleşmeden dönme talebi haklıdır. Ödenen iş bedelinde ihtilaf bulunmadığına göre, 10.000 Euronun, davacı tarafça sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği ve yapılan ödemenin derhal iadesinin istendiği Bakırköy 40....

      Burada asıl borcun ifasının yerini dönme (fesih) cezası almaktadır. Bundan dolayı dönme cezasının, asıl borcun alacaklı lehine ifasını teminat altına almak gibi bir işlevinin bulunmadığı, aksine onu zayıflatıcı rol oynadığı söylenebilir. Gerçekten, “borcumu ifa etmekten vazgeçersem 1.000TL ödeyeceğim” ifadesinde yerini bulan dönme cezasında asıl borcun ifasının teminat altına alınması suretiyle alacaklının hukukî durumunun güçlendirilmesi değil, aksine dönme cezasını ödemek ve sözleşmeden dönmek (veya sözleşmeyi feshetmek) suretiyle borçlunun durumunun iyileştirilmesi söz konusudur (Kocaağa, K.: s. 145- 154). Somut olayda, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde ''bu sözleşmeden cayan taraf bu ticari yat için 5000 EURO şartı ceza öder....

      Davacı vekili istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki tüm iddialarını tekrar ederek, taraflar arasındaki sözleşmenin 6502 sayılı Kanun gereğince tüketici sözleşmesi olduğunu, cayma hakkının kanunen düzenlenmesine gerek olmayan ve sözleşmenin varlığından kaynaklanan edinilmiş bir hak olduğunu, kaldı ki 6502 sayılı Kanun'un 50/6.maddesi gereğince de davacının cayma hakkı bulunduğunu beyan ederek davalının istinaf taleplerinin reddini talep etmiştir. İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, taraflar arasında imzalanan devremülk sözleşmeleri nedeniyle ile davalıya ödenen bedelin iadesi, sözleşmelerin iptali talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının sözleşmeden dönme ve ödediği bedeli talep hakkının bulunup bulunmadığı, tüketici mahkemelerinin görevli olup olmadığı hususlarındadır....

      Davacı tarafın sözleşmede belirlenen niteliklere haiz olmayan ürünleri teslim alma yükümlülüğü bulunmamaktadır, ancak satış sözleşmesi sonuçlarını hemen doğuran yani ani edimli bir sözleşme olduğundan bu sözleşmenin Fesih Yoluyla sona erdirilmesi mümkün olmayıp ancak Dönme Yoluyla sona erdirilebilir. 6102 sayılı TTK'nun 18/3 maddesi "Tacirler arasında diğer tarafı temerrüte düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar ve ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır" maddesi uyarınca davacı tarafın dönme iradesine yönelik herhangi bir ihtarnameye rastlanılmamış ise de davanın açılmasıyla birlikte davacı alıcının, davalı satıcıya yönelik dönme iradesini beyan ettiği ve davalının da bundan haberdar olduğu kabul edilmiştir....

        Davalının istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 1- Davalının kredi sözleşmenin bağlı kredi olmadığı yöndeki istinafı açısından; Bağlı kredi sözleşmesi 6502 sayılı TKHK'nın 30- (1) maddesinde; "Bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Davacı ile davalı banka arasında, Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredi sözleşmesi ile Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredisi sözleşme öncesi bilgi formu imzalanmıştır. Bilgi formunun, sözleşmeden dönme hakkına ilişkin 10. maddesinde sözleşmeden dönme ile bilgilendirme yapılmış, 10.3. maddesinde; "konut bedelinin bir kısmının bağlı kredi ile karşılanması durumunda, tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullandığına ilişkin bilgi, satıcı tarafından ilgili konut finansmanı kuruluşuna derhal bildirilir" hükmü yer almaktadır....

        Sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olmayan ve tahmin edilmesi de mümkün olmayan salgın hastalık sebebi ile fuarın iki kez ertelendiği, ikinci ertelemede davalı tarafından fuarın yapılacağı yeni tarihin bildirilmemiş olması sebebiyle davacı tarafından artık sözleşmeden beklenen faydayı elde etmesinin mümkün olmadığı beyan edildiğine göre taraflar arasındaki sözleşmenin işlem temelinin çöktüğü, davacıdan sözleşmeyi bu koşullarda sürdürmesinin beklenemeyeceği, davacının sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu kanaatine varılmış olmakla, sözleşmeden dönme sebebiyle ödediği bedelinin iadesi amacıyla davalı aleyhine yapılan icra takibinin yerinde olduğu gözetilerek davanın kabulüne, alacağın likit olması ve davalının itiraz anında itirazında haksız olması sebebiyle davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere; 1-Davanın KABULÜ ile davalı tarafından .... İcra Dairesinin......

          UYAP Entegrasyonu