Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, davalı yükleniciden satın aldığı dükkanın satış bedelini ödediği halde, adına tescil yapılmadığını ileri sürerek ödenen satış bedelinin tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin B.K 163 maddesindeki temlik sözleşmesi niteliğinde olduğundan geçerli olduğu, satıma konu bağımsız bölümün tapudan devrinin yapılmamış olması davacıya sözleşmeden dönme hakkını vermeyeceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki 8.04.2008 tarihili sözleşme geçerlidir. Davacıya, dava konusu bağımsız bölümün tapusu verilmediği gibi ne zaman verileceği de açıkça belli değildir. Hal böyle olunca, davacı, davalı yüklenici ile yaptığı sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunun kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

    Davalı şirketin, gerek -----yevmiye sayılı ihtarnamesinde ve gerekse cevap dilekçesinde, sözleşmeye konu taşınmazın müvekkil şirkete teslim edildiğini, ancak devir gerçekleşmediğinden sözleşmeden dönme hakkının bulunduğunu beyan etmektedir. Şu halde, sözleşmenin yukarıda açıklanan hükümlerine göre; bağımsız bölümün davalı/alıcıya teslim edilmesinden sonra davalı/alıcı sözleşmeden dönme (cayma) hakkına (yani dönme ve cayma suretiyle sözleşmeyi sonlandırmak) sahip değildir, tarafların sözleşme gereği yükümlülüklerini devam etmektedir....

      Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Dava, yükleniciden temlik alınan bağımsız bölüm ile ilgili olarak sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... Yapı'dan 21395 ada, B blok, 11 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, sözleşme gereği müvekkilinin 110.000 TL tutarında peşinat ödediğini, bakiye kalan 200.000 TL'nin ise davalı ... Yapı ile anlaşmalı olan diğer davalı ... ile imzalanan bağlı kredi statüsündeki kredi sözleşmesi aracılığı ile davalı ... Yapıya ödendiğini, müvekkilinin edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen satın almış olduğu taşınmazın müvekkili adına tescil edilmediğini beyanla,T....

        Her iki düzenlemede esas olarak kullanılan seçimlik hakkın ortaya çıkaracağı sonucun karşı taraf için orantısızlık yaratması ve durumun bunu haklı göstermemesi gibi özünde Türk Hukuk sisteminin temelini oluşturan hakkaniyet ilkesine dayanmakta olup; somut olayın yapısı ve bu ilkenin uygulanırlığı noktasında takdir hakkını da hakime yüklemiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi incelemesinde, araçtaki ayıbın 2.800,00.-TL değer kaybına yol açacağı bildirilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının seçimlik haklarından bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK'nın 2. ve TBK'nın 227/3. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağından, araçtaki ayıp nedeniyle seçimlik hakkından bedel indirim uygulanmasının uygun olacağı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde bedel iadesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, araç satış sözleşmesine konu aracın ayıplı çıkmasından dolayı sözleşmeden dönme ve tazminat talebine ilişkindir. HMK'nın 389/1 Maddesinde; "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir" hükmü düzenlenmiştir. Dava, sözleşmeden dönme ve buna bağlı tazminat talebine ilişkin olup, üzerine tedbir konulması istenen, davalıya ait malvarlığı, araç ve banka hesaplarının uyuşmazlık konusu olmaması ve ayrıca para alacağı yönünden HMK'nın 389/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı yerindedir....

          Yine davalı ayıp bulunmadığını iddia etmiş olup, bilirkişiler aracın km'si ve kullanım yılı nazara alındığında kullanıcı hatası olmasının mümkün olmadığını, üretim hatası olduğunu belirtmişlerdir. Kaldı ki aracın motorunun garanti kapsamında değiştirilmesi için üretim hatası olması gerektiği açıktır. Dava konusu araç motoru garanti kapsamında değiştirilmekle; ayıbın kullanıcı hatası olmadığı da esasen belirlenmiştir. Davacı sözleşmeden dönme ve araç bedelinin iadesini talep etmiş olup, TBK 227. Madde uyarınca alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Dava tarihinden önce aracın motoru garanti kapsamında değiştirilmekle ayıbın giderildiği nazara alınarak sözleşmeden dönme şartlarının mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki davacı vekili ----- tarihli duruşmada aracın teslim alındığını ve kullanıldığını belirmiş bu itibarla da şartları oluşmamıştır....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK' nın 353. Maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır. Dava; ayıplı araç nedeniyle, sözleşmeden dönme ve bedel iadesi ile uğranılan zararın giderilmesi talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin kabulüne, sair taleplerinin reddine karar verilmiştir. Dosyanın istinaf sebepleri ile birlikte HMK nun 355. maddesi çerçevesinde incelenmesi sonucunda; Davacının talebinin ayıplı araç nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi ile birlikte uğradığı maddi zararların giderimi talebine yönelik olduğu, aracın kilometresinin düşürülmesi nedeniyle, aracın ayıplı olduğu, söz konusu ayıptan satıcının ayıbı bilmese dahi sorumlu olduğu, ancak ilk derece mahkemesinin, davacının ıslah dilekçesinde, maddi zarara yönelik talebinin de bulunduğu dikkate alındığında, ilk derece mahkemesinin davacının taleplerinden bir kısmı hakkında hüküm kurmadığı anlaşılmaktadır....

              Ayıba karşı tekeffül koşullarının gerçekleşmesi ve yasada öngörülen yükümlülük yerine getirilmiş olması durumunda alıcıya yukarıda belirtilen BK.m.202 ve 203 ile seçimlik haklar tanımıştır. Yani alıcı davacı dilerse sözleşmeden dönebilir, dilerse satım parasının indirilmesini isteyebilir. Davacı ile davalı arasında sözleşme ilişkisi bulunduğuna göre, kaza tarihinde davaya konu aracın davalının mülkiyetinde bulunmaması, davalıyı sorumluluktan kurtarmaz. Hal böyle olunca mahkemece, öncelikle davacının hangi seçimlik hakları kullandığı (sözleşmeden dönme mi, bedel indirimi mi) sorularak, davacı sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istediği takdirde araçta daha sonradan, davacı elindeyken meydana gelen kazalar sebebiyle oluşan değer düşüklüğünün hesaplanarak alacaktan mahsubuna karar verilmeli, bedel indirimi istediği takdirde ise Borçlar Kanunu'nun 202. maddesi gereği nispi metod uygulanarak davacının alacağı belirlenmeli ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir....

                Dava, satın alınan 2.el aracın ayıplı olduğu iddiası ile sözleşmeden dönme ve bedel iadesine ilişkindir. Davacı, davalı taraftan 16.000,00 TL bedelle araç satın aldığını, sahibinden.com sitesinde yapılan ilanda aracın km'sinin 128.000 olarak belirtildiğini, bir ay sonra aracı servise götürdüğünde yapılan muayenede aracın km'sinin 288.000 km olduğunun tespit edildiğini belirterek öncelikle sözleşmenin iptali, 16.000,00 TL araç bedelinin iadesi, bu talebin kabul edilmemesi halinde hileli satış nedeni ile fazlaya ilişkin haklar saklı olmak kaydı ile değer farkı olan 4.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesi talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; taraf delilleri toplanmış, araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır....

                Dava, ayıp nedeni ile sözleşmeden dönme, bedel iadesi ve oluşan zararların davalıdan tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili müvekkilinin davalıdan satın aldığı araçta gizli ayıp bulunduğunu, buna ilişkin sözleşmeden dönme iradesini içeren ihtarnameyi davalıya gönderdiklerini, bedelin ve zararın karşılanmadığını belirterek itirazın iptali isteminde bulunmuştur. Davalı vekili ise iddiaların doğru olmadığını, aracın ikinci el araç olduğunu, davacının araçtaki eksiklikleri bilerek satın aldığını, davanın haksız yere açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece araç bedeli ve faiz istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, icra inkar tazminatı talebi ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekilleri tarafından da istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bakırköy 9. İcra Müdürlüğü'nün 2018/18963 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının T1 borçlusunun Gülkar Otomotiv......

                UYAP Entegrasyonu