Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 2525 sayılı Soyadı Kanunu 21.06.1934 tarihinde kabul edilerek 02.07.1934 tarihli resmi gazetede yayınlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir. Dosya içinde bulunan nüfus kayıtlarının incelenmesinden “... kızı ..." nın 15.08.1921 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Soyadı Kanunundan önce ölen kişinin soyadı kullanması olanaksız olup; kayıt malikinin açık nüfus kaydında da soyadının yazılı bulunmadığı sabittir. Hal böyle olunca “... kızı ..." nın tapu kaydındaki kimlik bilgilerine soyadının eklenmesi davasının reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca asıl davada davacılar vekili, 07.11.2007 tarihli duruşmada ... dışındaki maliklerin soyadının düzeltilmesi isteminden feragat etmesine rağmen mahkemece feragat edilen ..., ... ve ...'in soyadlarının eklenmesi davasının feragat nedeniyle reddi yerine kabulüne karar verilmesi de doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır....

    nın Medeni Kanunun yürürlüğe girmeden önce öldüğü anlaşılmaktadır. 25.6.1934 tarih 2525 sayılı Soyadı Kanununun yürürlüğe girdiği 2.2.1935 tarihinden önce ölenlerin soyadı almaları mümkün değildir. Bu tarihten önce ölen kişiler için soyadı kullanmak hak ve mecburiyeti bulunmadığından aile adları yada lakapların şahsi hal sicillerine, Tapu sicillerine yazılamaz. Davanın reddi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 22.6.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....

      un doğumundan itibaren "..." soyadını kullandığını 2002 yılında soybağını düzeltme işlemi sonunda "..." soyadını aldığını ileri sürerek yıllarca kullandığı "..." soyadı ile tanınıp bilinmesi sonucu tanıma ile "..." olan soyadının "..." olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davacının soyadı değiştikten sonra resmi belgelerdeki değişiklikler nedeni ile zorluklarla karşılaşacak olmasının soyadının değiştirilmesine haklı neden kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Yasasının 27. maddesine göre; haklı sebeplerin varlığı halinde adın değiştirilmesi hakimden istenebilir. Davacının doğumundan itibaren ... soyadını kullandığı ve bu soyadla çevresinde tanınıp bilindiği, bunu kullanarak resmi işlemler yaptığı dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi soyadı değişikliğinin, diğer bir anlatımla "..." soyadını kullanmasının bir takım karışıklıklarla ve zorluklarla karşılaşmasına neden olacağı mahkemece de kabul edilmiştir....

        Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda somut olayda olduğu gibi ananın velisi bulunduğu küçük ... ...'ın soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          nüfusuna ... ad ve soyadı ile 12.08.1987 tarihinde de babası ... hanesine ... doğumlu olarak ... ad ve soyadı ile tescil edildiğini bildirerek, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece ... ve ...'ın aynı kişiler olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; ...'ın 21.01.1987 tarihinde anne hanesine evlilik dışı tescil edildiği, 12.08.1987 tarihinde ise dedesinin Sorgun Noterliğince düzenlettirmiş olduğu tanıma senedine istinaden baba hanesine ... soyadı ile tescili yapılmıştır. Tanıma senedine göre ...'in anne hanesindeki kaydının baba hanesine taşınması gerekirken baba hanesine tekrar tescili yapılarak mükerrer kayda sebebiyet verilmiştir. ...'in yaşamını ... kaydı ile sürdürdüğü de dikkate alınarak annesinin hanesindeki mükerrer ... kaydının iptaline karar verilmesi gerekirken, ... ve ...'in aynı kişi olduğunun tespiti ile yetinilmesi doğru görülmemiştir....

            .-2007/300K. sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 6.5.2008 gün ve Hukuk-2008/62246 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davada davacı ... mahkemenin izni ile boşandığı eşinin soyadı ...'ı kullandığını belirterek soyadının kızlık soyadı olan ... olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Kanun yararına temyiz isteminde 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesinin b bendine göre aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği gerekçe gösterilerek davanın reddi gerektiği ve mahkeme kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden davacı ...'ün ...'dan boşandıktan sonra ......

              Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar dava dilekçesinde, "..." soyadı ile tanındıklarını ileri sürerek nüfus kütüğünde yazılı "Yıldız" soyadının "..." olarak değiştirilmesini istemişlerdir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmü uyarınca kişi, haklı nedenlere dayanarak soyadının değiştirilmesini hakimden isteyebilir. Yargıtay uygulamalarında yasanın buyurucu hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla bir kişi çevresinde tanındığı soyadını kullanabilir ve bu soyadla nüfusa tescilini isteyebilir. Somut olayda davacılardan ...'in toplanan deliller, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından "..." soyadı ile tanındığı anlaşıldığına göre, soyadının değiştirilmesi için haklı nedenleri bulunduğunun kabulü gerekir....

                Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadını usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda, somut olayda olduğu gibi ananın velayeti altında bulunan ...'in soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle gerekçeli karar başlığında davacı kadının evlilik soyadı olan "Genç" soyadı yerine bekarlık soyadı olan "Ayan" yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığının ve yerel mahkemece düzeltilmesinin imkan dahilinde bulunduğunun anlaşılmasına göre, davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadının maddi ve manevi tazminatlar (TMK.md.174/1-2) yönünden faiz istemi bulunmadığı halde, davacı kadın lehine faize hükmedilmesi doğru değil ise de, (HUMK.74,6100 s.HMK.'nun 26.md.); bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7). SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen nedenlerle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 4 ve 5....

                    Boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileri ile evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine yer verilmesi zorunludur (Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 27 - HMK m. 297/1- b). Mahkeme; hükümde karşılıklı açılan boşanma davalarını kabul etmiş ve fakat tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, ad soyad doğum yeri ve tarihi ile baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgilerine yer verilmemiştir. İnfazda duraksamaya yol açacak şekilde, Nüfus Hizmetleri Kanununun 27. maddesi hükmüne aykırı hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu