Bilindiği gibi, 2525 sayılı Soyadı Kanunu 21.06.1934 tarihinde kabul edilmiş, 02.07.1934 tarihli 2741 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış ve Kanununun 14. maddesine göre yayınlandıktan 6 ay sonra yürürlüğe girmiştir. Mahkemece kayıt malikinin Soyadı Kanunu yürürlüğe girmeden önce öldüğü, ayrıca nüfusta isminin "... ..." olduğu hususu gözardı edilmiş, kayıt malikinin isminin düzeltilmesi gerekirken talep yanlış değerlendirilerek Soyadı Kanununa göre soyadı eklenmesi mümkün olmayan kişiye soyadı eklenmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 21.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, tapu kaydında hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Getirtilen nüfus kayıtlarından, tapu maliki olduğu iddia edilen davacının murisi “... oğlu, ...’un” 25.06.1934 tarih ve 2525 sayılı Soyadı Kanununun yürürlüğe girmesinden önce 01.02.1929 tarihinde öldüğü ve soyadı bulunmadığı; yine tapu maliki olduğu iddia edilen davacının murisi “... kızı, ...” soyadı almadan 21.01.1936 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır....
Davalı vekili ve katılan vekili, karar düzeltme istemiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre katılan vekilinin tüm, davalı vekilinin sair karar düzeltme itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2-Davacılar murislerinden ... 1917 yılında vefat etmiştir. 21.06.1934 tarihinde kabul edilen Soyadı Kanunu yayımından altı ay sonra 02.01.1935 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Muris ...'nin, Soyadı Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce ve soyadı almadan vefat ettiği anlaşıldığından davacının soyisim düzeltilmesi talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Dairemizce kararın bu nedenle bozulması gerekirken sehven onandığı bu defa yapılan incelemede anlaşılmakla mahkemenin 03.03.2009 tarihli kabul kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki soyadı düzeltilmesine ilişkin davada İzmir 13. Aile ile İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; davacının evlenmekle kızlık soyadıyla birlikte eşinin soyadını da aldığı, bunun insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle soyadının sadece kızlık soyadı olan Kayacan olarak değiştirilmesi istemine ilişkindir. Aile Mahkemesi; davanın genel hükümlere tabi soyadı düzeltilmesi davası olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesi ise; Aile Mahkemesinin görevli bulunduğunu gerekçe göstererek görevsizlik kararı vermişlerdir. Türk Medeni Yasasını 187. maddesinde; “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ad ve Soyadı Değişikliği Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından soyadı düzeltilmesi yönünden temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı dava dilekçesinde, ...'den 22.03.2007 tarihinde boşanmaları üzerine velayeti kendisine verilen ve birlikte yaşadığı çocuğu ...'in soyadının kendi soyadı gibi "..." olarak değiştirilmesini ve Tan olan adının başına da “Malik” adının eklenmesini istemiş; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı-nüfus müdürlüğü tarafından soyadı düzeltilmesi yönünden aile mahkemesi görevli olduğu nedeniyle temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 36/1. maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir....
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacının murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki, Soyadı Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce ölen kişiler soyadı alamayacaklarından, bunlar yönünden asıl olan nüfus kayıtlarına göre tapu kayıtlarının düzeltilmesi ise de bu kişilerin tapuda mirasçılarının adlarına intikal yaptırabilmesi açısından tapu kaydında adı geçenlerle aynı kişi olduğunun tespitinin istenilmesinde hukuki yarar bulunduğu kabul edilmelidir. Davacı murisi “... ve ...’den olma ....”in ölüm tarihinin 1913 yılı olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır....
Müdürlüğü vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 28 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında murisleri Mustafa ve Zehra'nın soyadının yer almadığından "Erkeskin" soyadı eklenerek kaydın düzeltilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalının sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2-Davacı, murislerinden Mustafa 1907, diğer muris Zehra ise 1908 yılında vefat etmişlerdir. 21.06.1934 tarihinde kabul edilen Soyadı Yasası yayımından altı ay sonra 02.01.1935 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Murisler Soyadı Yasasının yürürlük tarihinden önce vefat ettiklerinden davacının soyisim düzeltilmesi talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir....
Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Önemle vurgulanmalıdır ki; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesi hükmüne göre çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır....
Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Önemle vurgulanmalıdır ki; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesi hükmüne göre çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır....
Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Önemle vurgulanmalıdır ki; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesi hükmüne göre çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır....