Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ : Mahkemece; davacının Niğde İli, Çiftlik İlçesi, Çardak Köyü, Körpınar Mevkii 130 Ada 40 parsel sayılı taşınmazda malik hanesinde yanlışlıkla kadastro çalışmaları sırasında tapu kayıtlarında kendi isim ve soy isimlerinin yanlış yazıldığını, kendi isim ve soy isimlerinin T1 ve T2 olduğunu belirttiği, Çiftlik İlçe Nüfus Müdürlüğü ve Çiftlik İlçe Jandarma Komutanlığı cevabi yazılarına göre Mediha Özdemir, T1, T2 isminde birinin bulunmadığı, tanık beyanlarının da bu yönde olduğu, dava konusu taşınmazda üçüncü bir kimsenin hak iddiası olmadığı, keşif tutanağında belirtilen mahalli bilirkişiler beyanlarında söz konusu arazinin T1 ve T2 tarafından uzun yıllar kullanıldığını, köyde aynı isimlere sahip Elfas soy isminde birilerinin olmadığını belirttikleri sonuç olarak Çiftlik İlçesi, Çardak Köyü'nde Ali kızı: Medine Elfas ve Ali oğlu: Mehmet Elfas isminde kimsenin olmadığı anlaşıldığından "Ali kızı: Medine Elfas ve Ali oğlu: Mehmet Elfas" ibarelerinin "T1: Ali...

Somut olayda; davacı "Musa Altan" olarak kaydedilen isminin "Özdemir Gökalp", "Gökalp" olarak kaydedilen soy isminin ise "Çelikbaş" olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir. Davacının nüfus kayıtlarının incelenmesinde; Davacının Hasan KASAP isim ve soyismi ile nüfusa kayıtlı iken, Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/362 esas, 2018/554 karar sayılı ilamı ile isim ve soyismini Ferhat Hasan GÖKALPDOĞAN olarak tashih ettirdiği; daha sonra Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/457 Esas, 2019/519 Karar sayılı ilamı ile ismini ve soy ismini T1 olarak tahsis ettirdiği, verilen kararı 13/02/2020 tarihinde kesinleştiği, davacının eldeki davayı ise bu kararın kesinleşmesinden sonra 09/12/2021 tarihinde açtığı, davacının isim ve soy isim tashihini gerektirir haklı nedenlerin varlığını ispat edemediği, bu nedenle ilk derece mahkemesince davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığının kabulü gerekmiştir....

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar tarafından, davalı aleyhine 02.03.2005 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.12.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir....

    Dava konusu taşınmazın tapu malikleri ... ... ve ... ... mirasçıları olup, tapuda ve kadastro tutanaklarında soy isimleri yazılı değildir. Tapulama tespit tutanağında ve veraset ilamında tapu maliki olarak bildirilen kişilerden ...’nin 1335 (1916-1917), ...’nin ise 1343 (1924-1925) yıllarında öldükleri yazılıdır. Böylece tapuda malik gözüken kişinin 25.6.1934 tarih ve 2525 sayılı Soyadı Kanununun yürürlüğe girmesinden önce öldüğü anlaşıldığından tapu kaydına soyadı ilave edilmesi söz konusu olamaz. Kaldı ki, kabule göre de, soy ismi bulunmayan bir kişinin tapu kaydına soy isminin yazılması mümkün olmadığından bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde, mahkemenin bu yönde bir tesbit kararı vermekle yetinmesi gerekir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı bazı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hüküm bozulmalıdır....

      Asliye Hukuk ve Şişli 1.Aile Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfusta anne adı tashihi istemine ilişkindir. Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın soy bağının tespitine yönelik olduğu ve Aile Mahkemesinin görevine girdiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Şişli 1. Aile Mahkemesi ise, davanın nüfusta anne adının düzeltilmesine yönelik olduğunu, baba yönünden açılmış bir dava olmadığını, dava dilekçesinde soy bağının tespitiyle ilgili Şişli 2. Aile Mahkemesinin 2008/1283 esas sayılı dava dosyasının açıldığı belirtildiğinden, davamın soy bağının tespitine ilişkin olmadığını, nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda dava, davalı ...'ın, ... ......

        İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF ve İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ: Davacılar istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece küçüğün isim hanesinden Baki isminin çıkarılması hususunda yeterli neden olmadığı kabul edilse de davamızın kabulü için yeterli gerekçe oluşmuş olup, iddialarının sübut bulduğunu, duruşmada dinlenen tanık Mustafa Emin Yaman'ın beyanında "Ben çocuğun adını Muhammed Baki olarak bilirim ama daha ziyade Muhammed olarak tek isim olarak kullanılır. Benim yanımda Muhammed olarak kullanıldığını duydum." denilmekle küçüğün Baki adını kullanmadığı ortaya konulduğunu, bu nedenle kararın kaldırılması için istinaf talebinde bulunmuştur....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.10.2005 gününde verilen dilekçe ile tapuya soy isim tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.4.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir....

          soy isminin davalı açısından önem arz etmediğini gösterdiğini, taraflar arasında husumet olduğu açık olup, davalının, davacının soy ismini kullanmasının davacı ve eşine zarar verdiğini, bu nedenlerle anlaşmalı boşanma kararıyla soy isminin kullanılması için verilen iznin kaldırılarak davalının kullandığı "Akman" soy isminin iptali ile nüfus kayıtlarına işlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....

          Davacı dava dilekçesinde, müteveffa babasının gerçek ismi, soy ismi ve baba adının “... oğlu/... ...” olduğu halde davalı idare tarafından ...’da 19/8/1966 tarihinde meydana gelen deprem afeti nedeniyle 7269 sayılı Yasa hükümlerine göre afetzede hak sahibi kabul edilen ailelere ait isim listesinde soyisimsiz “... ... oğlu ...” olarak yazıldığından bu yazım hatası nedeniyle kendisine tanınan hak ve alacaklardan yararlanamadığını iddia ederek isim listesindeki bu hatanın düzeltilmesini istemiştir. 7269 sayılı Afet (Umumi Hayata Müessir Afetler Nedeniyle Alınacak Tedbirlerle, Yapılacak Yardımlara Dair) Yasası gereğince; deprem sonrası ilgililere yapılacak yardımlara dair işlemler idari işlemlerdir. Bu bağlamda, afetzedeleri belirten isim listesi de bir idari işlemdir....

            Yakalandıktan sonra yargılama aşamasında pişmanlığını dile getirip örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri ile ilgili bilgi veren sanığın Yozgat ilinde çalıştığı sırada, soy isim belirtmeksizin sadece isim ve mesleklerini belirtmek suretiyle bildirdiği kişilerle ilgili kolluk birimlerince çalışma yapılıp fotoğraflarının üzerinden sanığa teşhis işlemi yaptırılarak isim ve soy isimlerinin tespiti ile gereğinin ifasından sonra sanığın hukuki durumunun takdiri yerine, yeterli ve hukuki gerekçe gösterilmeksizin TCK'nın 221. maddesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığının kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden BOZULMASINA, verilen ceza miktarı, mevcut delil durumu ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alındığında sanığın tutukluluk halinin devamına, 26.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu