Aynı KHK ile 46/2 maddesi değiştirilerek, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir.” hükmü getirilmiştir. 3- 04/10/2000 tarihli KHK Anayasa Mahkemesinin 26/10/2000 gün ve 61/34 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. 4- 4956 sayılı Yasa, 08/08/2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'i," oranında aylık bağlanır.” şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir....
Fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce, seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68 inci maddesine göre makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenenler hariç olmak üzere, sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta olanlardan; 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, bu kişilerden bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olmayanlara ise bu şartları haiz oldukları tarihten itibaren 5434 sayılı Kanunun buKanunla yürürlükten kaldırılan ek 68 inci maddesinde belirtilen şartlar da dikkate alınarak, emsali belediye başkanının almakta olduğu makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil...
Mahkemece, davacıya 5510 SY nın 4/1-b kapsamında kısmi sözleşme aylığı bağlanması nedeniyle kısmi aylığın tam aylığa çevrilmesine yönelik işlemlerin 3201 sayılı Kanun’un 3.maddesinin 2.fıkrasına göre aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yerine getirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 3201 sayılı Kanun'un 9.maddesine göre; sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle sosyal güvenlik kanunlarına göre kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar, talep ettikleri takdirde, 4.madde hükmüne göre tam aylık almak için yeterli gün sayısı için tahakkuk ettirilen borçlarını tamamen ödemeleri şartıyla kısmi aylıkları, borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrilir. 3201 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 2. fıkrasında .. sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır." düzenlemesi...
S O N U Ç : Hüküm fıkrasının I/1. bendinin başına, "01.6.2009-25.4.2012 döneminde" ifadesinin; 2.bendinin başına, "01.12.2012 tarihinden itibaren" ifadesinin; aynı bendin sonuna ise, "aylık bağlanmasından sonra, 19.01.2013-30.4.2013 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında geçen çalışmaların, aynı Kanunun geçici 14. maddesi gereğince sosyal güvenlik destek primine tabi olduğunun tepitine" sözcüklerinin yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....
İş Mahkemesinin 30.06.2015 tarihli ve 2015/318 E., 2015/283 K. sayılı kararı ile; maluliyet sebebi ile maaş bağlanması konusunda ilgili kurumun Sosyal Güvenlik Kurumu olduğu, emekliliğe ilişkin taleplerde doğal olarak Sosyal Güvenlik Kurumunun hukuki yararı olduğu ve taraf sıfatını taşıdığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ile vatandaş arasında kurulan sigortalılık ilişkisinde kamusal gücün ağır basması durumu olmadığı, davanın idare hukuku esaslarına göre değil birey ile kurumun eşitliği çerçevesinde idarenin üstün kamusal gücü kullanmadan işlemlerin yürütülmesi prensibince özel hukuk hükümlerine göre görülerek karara bağlanması gerektiği,. 5510 sayılı Kanun'un 47. maddesi gereği de görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğu belirtilerek direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi: 10. Direnme kararı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. UYUŞMAZLIK: 11....
Ancak davacı ...’ın maddi tazminat isteminin eksik araştırma ve inceleme ile reddolunduğu görülmektedir. Dava nitelikçe Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin ... değerinin belirlenen tazminattan düşürülmesi gerektiği Yargıtay'ın oturmuş yerleşmiş, görüşlerindendir. Bu bakımdan, davanın niteliği göz önünde tutularak öncelikle hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ... kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın, tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise bu yön, hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine; gelir bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumuna başvuruda bulunması ve isteminin reddi halinde de aynı nedenle dava açmak üzere önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır....
Davanın yasal dayanağını oluşturan mevzuat incelendiğinde; 4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir. 4956 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Ek madde 3'e göre 2926 sayılı Yasa kapsamında olanlar bakımından 1479 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır....
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 68/VI. maddesi hükmüne göre, babasından ölüm aylığı alan kız çocuğunun evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanması halinde bu aylıklardan fazla olanı ödenecektir. Öte yandan, 506 Sayılı Yasaya 02.07.2005 tarih ve 5386 sayılı Yasayla eklenen geçici 91.madde hükmü, kız çocuklarına 06.08.2003 tarihinden önce bağlanan gelir ve aylıkların kendi çalışmaları dışında sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaları halinde kesilmeyeceği yönündedir. 506 sayılı Yasaya eklenen geçici 91. maddesi 506 sayılı Yasa'nın 68. maddesini yürürlükten kaldırmamıştır. 06.08.2003 tarihinden önce de yasal engel nedeniyle kız çocuklarına her iki aylığın bağlanması mümkün değildir. Geçici 91. maddede sözü edilen gelir ve aylıklar daha önce yasal engel bulunmaması nedeniyle iki ayrı sosyal güvenlik yasası kapsamında bağlanan aylıklardır....
Kabule göre de, faizin başlangıç tarihinin belirlenmesinde, aylıkların bağlanması için Kuruma tanınan 1479 sayılı Yasanın 65. maddesindeki 3 aylık işlem süresinin varlığı karşısında; Kurumun, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan ve her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihten itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı kanun ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....