Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesinin hizmetin tespiti ile prime esas kazancın tespiti isteminin kabulüne dair kararının istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “sigorta primine esas kazanç yönünden yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı niteliğinde delil bulunmadığı” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kaldırılarak prime esas kazanç tespiti yönünden davanın reddine karar verilmiştir. 3. Kararın temyizi üzerine ise çoğunluk görüşü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. 4. Çoğunluk görüşüne aşağıda açıklanan gerekçeler ve özellikle sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez hak ve kamu düzeninden olması, resen araştırma ilkesinin geçerli olması, bordronun 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı TBK ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri ile 6100 sayılı HMK hükümlerine göre senet niteliğinin bulunmaması karşısında katılınmamıştır. 5. Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60....

    Sosyal güvenlik mevzuatı açısından ise gerek mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gerekse 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında sigortalı olabilmek üç temel koşula bağlanmıştır. Bu koşullar; hizmet akdi ile çalışma, işin işverene ait işyerinde yapılması ve mülga 506 sayılı Kanun’un 3. ve aynı yöndeki 5510 sayılı Kanun’un ise 6. maddesi kapsamında olmamak olarak sıralanabilir. 506 sayılı Kanun’un 3. maddesi sigortalı sayılmayanları; diğer bir ifade ile anılan Kanun kapsamına alınmayanları sıralamaktadır. Buna göre mülga 506 sayılı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3. maddesi uyarınca: “Aşağıda yazılı kimseler bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmazlar. D) (Değişik: 11/8/1977 - 2100/1 md.)...

      Nurgül Emine Barın, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku’nda Sigortalı Lehine Yorum İlkesi. Internatıonal Conference On EurasıanEconomıes 2016 s: 236 vd). 6.Belirtmek gerekir ki yararlanıcının herhangi bir maddi katkısı bulunmayan sosyal yardımlar ile hizmetler ve yararlanıcının maddi katkısı bulunan sosyal sigortalar olarak ikiye ayrılan sosyal güvenlik, özünde hukuki koşulları gerçekleştiğinde bu araçlardan gelecek parasal karşılığı/ödenceyi talep hakkı olarak tanımlanabilir. Sosyal güvenlik ödenceleri parasal bir karşılığa tekabül ettiği için, anayasal mülkiyet hakkının temel ölçütü olan ekonomik bir değer teşkil etmektedir. Bu yönüyle, sosyal güvenlik hakkı değil ama içinde bulunulan sosyal güvenlik pozisyonundan kaynaklanan maddi talepler mülkiyet hakkı kapsamında korunmaktadır....

        İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 04/06/2021 NUMARASI : 2020/604 ESAS - 2021/203 KARAR DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin güneydoğu gazisi olduğunu, müvekkiline terörle mücadele mevzuatı gereği tanınan haklar sebebiyle müvekkilinin Kayseri 2. Anatamir Fabrikasında 2000 yılında çalışmaya başladığını, bu çalışmasının tayinen 2006 yılında Ankara'ya gidene kadar devam ettiğini, mevzuatta yapılan değişiklikler sebebiyle müvekkilinin bu hizmetleri sebebiyle emeklilik aylığı tahsisi imkanının ortaya çıkmasıyla yaptığı araştırmada Kayseri'deki hizmetleri sebebiyle sadece kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin prim yatırıldığını, uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin prim yatırılmadığının anlaşıldığını beyanla Kayseri 2. Anatamir Fabrikası iş yerinde 2000- 2006 yıllarında uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Nurgül Emine Barın, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku’nda Sigortalı Lehine Yorum İlkesi. Internatıonal Conference On Eurasıan Economıes 2016 s: 236 vd). 6. Belirtmek gerekir ki yararlanıcının herhangi bir maddi katkısı bulunmayan sosyal yardımlar ile hizmetler ve yararlanıcının maddi katkısı bulunan sosyal sigortalar olarak ikiye ayrılan sosyal güvenlik, özünde hukuki koşulları gerçekleştiğinde bu araçlardan gelecek parasal karşılığı/ödenceyi talep hakkı olarak tanımlanabilir. Sosyal güvenlik ödenceleri parasal bir karşılığa tekabül ettiği için, anayasal mülkiyet hakkının temel ölçütü olan ekonomik bir değer teşkil etmektedir. Bu yönüyle, sosyal güvenlik hakkı değil ama içinde bulunulan sosyal güvenlik pozisyonundan kaynaklanan maddi talepler mülkiyet hakkı kapsamında korunmaktadır....

          Bu yön ise, başka bir anlatımla, işverenin kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranı, uzman bilirkişiler tarafından düzenlenecek kusur raporu ile tespit edileceği yönü tartışmasızdır. Oysa, mahkemece hakimlik mesleğinin gerektirdiği, genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olmayan, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konuda bilirkişiye gitmeden, tarafların meslek hastalığının ortaya çıkmasında kaçınılmazlık olgusunun varlığına ilişkin beyanları yeterli görülmek suretiyle bilirkişi yerine geçilerek sorunun çözümlediği açık-seçiktir. Yine 1.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.”hükmüne yer verilmiştir....

            Eldeki davada, mahkemece davacının devam eden faaliyeti nedeniyle sosyal güvenlik destek primi ödeme yükümlülüğü olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmakta ise de, yargılama devam ederken, 18.05.2018 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan, 2018 yılı Mart ayı ve önceki aylara ilişkin sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları, kapsama alınmıştır....

              Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, açılan davanın idari yargı yerlerince bakılması gerektiğini, bu sebeple mahkemenin görevsiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davalı belediyece tasarrufu teşfik kesintilerinin davacı adına ... Bankasına hesap açılarak buraya yatırılmadığı, davalı ... ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında 5393 sayılı Kanun'un 5. maddesi kapsamında tasarrufu teşvik ve nema alacaklarının tahsili konusunda bir uzlaşma olmadığı, davalı belediyece tasarrufu teşvik kesintilerine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna bir ödeme bulunmadığı, davalı ... Başkanlığının söz konusu davaya konu alacaktan sorumlu olduğu, davalı ... ile hazine arasında dava konusu nema alacaklarından doğan borçlar uzlaşma kapsamına alınmadığından davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna açılan davanın husumet yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerektiği, davalı ......

                sahip bulunduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu görevlilerince boşanan eşlerin fiilen yaşadıklarının tespit edilmesinin kişinin maddi ve manevi varlığının gelişimini engellendiği” hususları belirtilmiştir....

                  Nurgül Emine Barın, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku’nda Sigortalı Lehine Yorum İlkesi. Internatıonal Conference On Eurasıan Economıes 2016 s: 236 vd). 6. Belirtmek gerekir ki yararlanıcının herhangi bir maddi katkısı bulunmayan sosyal yardımlar ile hizmetler ve yararlanıcının maddi katkısı bulunan sosyal sigortalar olarak ikiye ayrılan sosyal güvenlik, özünde hukuki koşulları gerçekleştiğinde bu araçlardan gelecek parasal karşılığı/ödenceyi talep hakkı olarak tanımlanabilir. Sosyal güvenlik ödenceleri parasal bir karşılığa tekabül ettiği için, anayasal mülkiyet hakkının temel ölçütü olan ekonomik bir değer teşkil etmektedir. Bu yönüyle, sosyal güvenlik hakkı değil ama içinde bulunulan sosyal güvenlik pozisyonundan kaynaklanan maddi talepler mülkiyet hakkı kapsamında korunmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu