İŞ MAHKEMESİ YARGITAY KARARI Davanın bireysel iş hukukuna ilişkin olup, açılışı itibariyle mahkemece oluşturulan hatalı ara karar sonucunda feri müdahil olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’na da yöneltildiği ancak niteliği itibariyle klasik hizmet tespit davası olmayıp davacının davalı şirket nezdinde yaptığı iş ve unvana yönelik bir tespit talebine ilişkin olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Mahkemece feri müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine bir hüküm kurulmadığı ve bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kararı temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığından Sosyal Güvenlik Kurumu’nun temyiz talebinin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 02.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Gerekçe: Davacının hizmet tespit davası ile birlikte ücret ve fazla çalışma ücreti talebinde bulunduğu görülmektedir. Mahkemece hizmet tespit davası ile alacak davası ayrılarak sonuca bağlanmıştır. Oysa davacının talepleri çalıştığını iddia ettiği süreye ilişkin olduğundan mahkemece hizmet tespit davası bekletici mesele yapılarak sonucuna ve yapılacak yargılama neticesine göre davacının talepleri hakkında karar verilmelidir. Diğer taraftan davalı olarak gösterilen Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet tespit davasının tarafı olup alacak davasının tarafı değildir. Ayırma kararı verilirken davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun işçilik alacağı davasında da taraf olarak gösterilmesi ve dava sonucunda husumet yokluğundan davalı Sosyal Güvenlik Kurumu açısından davanın reddine karar verilmesi de isabetsizdir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sosyal Güvenlik Hukukunda iş göremezlik oranının tespiti davalarının Sosyal Güvenlik Kurumu ile birlikte işverene karşı yöneltilmesi gerekir. Burada sosyal güvenlik ilişkisinden kaynaklanan belirli bir hak veya durum uyuşmazlık konusu edilmektedir. Bu nedenle davanın sosyal güvenlik ilişkisinin tarafları olan sigortalı, işveren ve Kurum arasında görülmesi gerekir. Sürekli iş göremezlik oranının tespiti istemine ilişkin dava sonucunda mahkemece verilecek hüküm gerek işverenin gerekse Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını etkileyeceğinden işveren ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 25.12.2013 tarihli ve 2013/10-485 Esas, 2013/1749 Karar sayılı kararı). 28. Öte yandan mecburi dava arkadaşı olan işveren ve Kurum açısından ayrı değerlendirme yapılması mümkün olmayıp her ikisi yönünden de uyuşmazlığı sona erdirecek, tekrar dava konusu olmayacak şekilde tek bir karar verilmesi gerekmektedir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Toplanan delillere, tanıkların beyanlarına, davaya konu alacağın tarafların ticari defterlerinde yer almaması ve bu hususta davalının yemin teklifinin kabul edilmesi ile davalının itirazlarının mahiyetine göre; Taraflar arasında "İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ve İstihdam Teşvikleri Hizmet SAtın Alma Sözleşmesini"n mevcudiyeti sabit olmakla birlikte, davalının davacıdan herhangi bir hizmet almadığına yönelik teklif edilen yeminin davalı şirket yetkilisi tarafından usulünce mahkememiz nezdinde kabul edildiği sabit olmakla, davacının bu yöndeki iddiası yerinde görülmemiş ve davanın reddine dair karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Hizmet tespitine ilişkin davalar sosyal güvenlik hakkı ve kamu düzeni ile ilgili olup, kişi iradesi belirleyici etkiye sahip değildir. İşçilik haklarına ilişkin davalar ise, 4857 sayılı İş Kanunu'ndan kaynaklanmaktadır. Bu tür davalar, kişi iradesine önemli rol verilip, taraf anlaşmalarına geçerlilik tanınan, alacak ve tazminat türünde olan davalardır. Taraflar bu tür haklarından her zaman vazgeçebilir. Somut olayda davacı, davalı işverene ait işyerinde 2000-2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece hizmet tespiti davası ile alacak davası birlikte görülerek davacının istemleri kısmen hüküm altına alınmıştır....
Çoğunluk görüşüne aşağıda açıklanan gerekçeler ve özellikle sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez hak ve kamu düzeninden olması, resen araştırma ilkesinin geçerli olması, bordronun 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı TBK ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri ile 6100 sayılı HMK hükümlerine göre senet niteliğinin bulunmaması karşısında katılınmamıştır. 4. Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60. maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”. Belirtmek gerekir ki; Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir. Hizmet tespiti, prime esas kazancın tespiti ve buna bağlı olarak yaşlılık aylığı, bir sosyal güvenlik hakkıdır....
Çoğunluk görüşüne aşağıda açıklanan gerekçeler ve özellikle sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez hak ve kamu düzeninden olması, resen araştırma ilkesinin geçerli olması, bordronun 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı TBK ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri ile 6100 sayılı HMK hükümlerine göre senet niteliğinin bulunmaması karşısında katılınmamıştır. 4. Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60. maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”. Belirtmek gerekir ki; Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir. Hizmet tespiti, prime esas kazancın tespiti ve buna bağlı olarak yaşlılık aylığı, bir sosyal güvenlik hakkıdır....
Önemle vurgulamak gerekir ki, kanunda da menfi tespit davası açılmasını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır (Halil Özdemir; Sosyal Güvenlik Kurumunun 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Ve İptali Davaları, Sicil İş Hukuku Dergisi, S:31, Yıl:2014, s. 101-102). 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 tarihli ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde "...Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi hâlinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda..." olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden öngörülmemiştir....
Mahkemesi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine açılan alacak ve tespit davası sonucu verilen karara yönelik olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin ... bölümüne ilişkin 26.01.2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 10. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
İş kazasının tespitiyle ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacı tarafa, iş kazasının tespiti ve iş kazası geliri bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurması, olayın iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde, Kurumun hak alanını etkileyeceğinden işveren ve Kurum aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vererek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yapmaktır. 3- Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan gelirin maddi tazminat alacağından tenzili noktasında davanın yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır....