Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava; simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına mahkemenin yerinde görülen gerekçesine göre simsarlık sözleşmesine alacağın tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkin davada dava tarihi 26/10/2020 olup, 6502 sayılı yasa gereğince tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olup, davalının sözleşme gereğince komisyon ücretini ödememesinden kaynaklanan alacak ilişkin işbu davanın, dava şartı olan zorunlu arabulucuğun istisnasını düzenleyen hükümler kapsamında da bulunmadığından , 6325 sayılı Kanun'un 18/A maddesinin 2....

Davalılar T4 T6 T5 T3 vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; simsarlık sözleşmesinin en önemli unsuru olan süre unsurunun bulunmadığı için dava dilekçesinde sunulan taşınmaz simsarlık sözleşmesinin hüküm doğuran bir sözleşme olmadığını; davalıların davacı ile "taşınmaz simsarlık sözleşmesi"ni 17/11/2012 tarihinde yapılmasına rağmen davacının 17/11/2012 ve defterdarlığın yazdığı yazının tarihi olan 15/01/2014 tarihleri arasında 1 yıl 2 ay gibi bir sürede davalılara hiç bir şekilde bir alıcı bulmadığını; öneride dahi bulunmadığını; davacının taleplerinde kötü niyetli olduğunu; dava dilekçesinde yapılan hesaplamaların da yanlış olduğunu; hüküm doğurma özelliği olmayan ve kurucu unsurları eksik olan taşınmaz simsarlığı sözleşmesi dayanak alınarak Kocaeli 2. İcra Müdürlüğü'nde davalılar adına yapılan icra takibine yapılan itirazın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir....

GEREKÇE: Dava; simsarlık ve acentelik sözleşmesi gereğince verildiği iddia edilen hizmet bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.Taraflar arasında simsarlık yada acentelik hizmeti verileceğine dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yapılan mail yazışmalarında da her iki sözleşmeden bahsedilmediği gibi davacının dava dışı şirket ile davalının yapacakları sözleşmeye aracılık etmeyi üstlendiğine dair bir veri ve kayıt yoktur. Kullanılan ifadelerden davacının bizzat sözleşmenin tarafı olarak davrandığı, ayrıca davalının sözleşme gereği hak ettiği ücretinde bizzat davacı tarafça ödendiği anlaşılmakla davacının simsarlık hizmeti sunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Yine davacı ile davalı arasıda acentelik sözleşmesi kurulduğuna dair bir beyan ve kabulde dosyada mevcut değildir....

    şeklinde yeniden tanımlanmıştır.Aynı Kanunun 83/2. maddesi ise "Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." hükmündedir.Dosya kapsamından; davacı ve davalı arasında 15/12/2019 tarihli simsarlık sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşme gereğince davacı tarafından davalıya icra takibine konu bononun verildiği, söz konusu bononun simsarlık sözleşmesi gereğince verildiğinin hem davacı hem de davalının kabulünde olduğu, davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinde belirtildiği şekilde tüketici konumunda olduğu anlaşılmakla, aynı Kanunun 83/2 maddesi gereğince uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bakırköy 6....

      Asliye Hukuk Mahkemesi; "...Uyuşmazlığın simsarlık sözleşmesinden kaynaklandığından davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ... 13. Tüketici Mahkemesi ise "...Davanın konusunun işyeri alımına ilişkin tellallık sözleşmesi olduğu, işyeri alımı sebebiyle davalının tüketici sıfatı bulunmadığından davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 520-525 maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi “Simsarın (tellalın), taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanını hazırlamasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir....

        HMK'nın 207. maddesi uyarınca "Senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa inkâr halinde göz önünde tutulmaz" hükmü somut olayda uygulandığında, sözleşmeye sonradan eklenen bu kısımların imzalanmaması nedeniyle yazılılık unsurun gerçekleşmediği ve dava konusu taşınmaz için taraflarca usulüne uygun şekilde düzenlenmiş bir simsarlık sözleşmesinin bulunmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi isabetli olup davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Ancak mahkemece, bu gerekçenin yanında sözleşmenin ifası için gerekli makul süre yönünden de davanın reddine karar verildiği belirtilmiş ise de çift gerekçeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Taşınmaz Ticareti Hakkındaki Yönetmelik davaya konu simsarlık sözleşmesinden sonra yürürlüğe girmiş olup sözleşme tarihinde simsarlık sözleşmesinin süresine ilişkin pozitif bir düzenleme yoktur....

        Taraflar arasında 22.09.2017 tarihli Gayrımenkul Göreme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi başlıklı sözleşme imzalandığı, sözleşme konusu taşınmazın satın alınmak üzere davalı yanca görüldüğü ihtilafsızdır. Sözleşme hükmüne göre "Söz konusu yeri 120 gün içinde şahsım/ eşim, ortağı yada çalışanı bulunduğum şirket, şirket ortakları, şirketin ortağı olduğu kuruluşlar ya da kan ve sıhri hısımlarım her ne şekilde olursa olsun, başka bir aracı veya aracısız olarak da olsa satın aldığı takdirde yukarıda yazılı satış bedelinin %3+KDV sini .... Hiç bir ihtar ve ihbara gerek kalmadan Hedef Gayrımenkul T1 hizmet bedeli olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum." şeklinde düzenlendiği, sözleşme konusu taşınmazın süre içinde davalının eşi tarafından tapuda satış yoluyla alındığı anlaşılmaktadır. Simsarlık (tellallık) sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir (TBK'nın 520/3 maddesi)....

        Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki 6098 sayılı TBK’nın 520/3. maddesi (mülga 818 sayılı BK m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli değildir. Simsarlık sözleşmesi vekâlet sözleşmesinin, konusu belirli (akit yapma hususunda aracılık faaliyetinde bulunma) ve simsarın her zaman ücrete hak kazandığı özel bir çeşididir. Bu sebeple TBK’nın 520/2. maddesinde (BK m. 404/2) "simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır" denilmiştir. Simsarlığın önem ve yararı şu şekilde açıklanmaktadır: Bir akdin yapılması için tarafların birbirleriyle buluşmaları lazımdır. Fakat bu buluşma her zaman kolay bir şekilde olmaz; hatta çoğu zaman bazı zorluklarla karşılaşılabilir....

        Taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlenen ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazanan kişi olarak tanımlanan (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, C. 1, s. 991) simsarlık yürürlük tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 520 ve devam maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun koyucu 520. maddede simsarlık sözleşmesini “simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme” olarak tanımlamış, maddenin ikinci fıkrasında bu sözleşmelere kural olarak vekâlete ilişkin hükümlerin uygulanacağını, üçüncü fıkrada ise taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmelerinin, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağını belirlemiştir....

          Taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlenen ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazanan kişi olarak tanımlanan (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, C. 1, s. 991) simsarlık yürürlük tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 520 ve devam maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun koyucu 520. maddede simsarlık sözleşmesini “simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme” olarak tanımlamış, maddenin ikinci fıkrasında bu sözleşmelere kural olarak vekâlete ilişkin hükümlerin uygulanacağını, üçüncü fıkrada ise taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmelerinin, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağını belirlemiştir....

            UYAP Entegrasyonu