Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı tarafın talebi öncelikle genel kurul kararının butlanına karar verilmesi olup, TTK'nun 441. maddesinde açıklanan butlan sebepleri dosya kapsamından olmadığı gibi bu hususa ilişkin kanaat verici herhangi bir delil de ibraz edilmediğinden butlan talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. İptali istenen 2015 yılı genel kurulunda alınan sermaye artışına ilşikin kararın yasal prosedüre uygun olup olmadığı yönünde yapılan incelemede genel kurula ilişkin şirket yönetim kurulu kararının 08/03/2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, yönetim kurulu kararının ve ilanının TTK'nun 410. ve 414. maddelerine uygun olduğu, gündemin 8.maddesinde sermaye arttırılmasının da görüşüleceğinin ilan edilen genel kurul toplantı gündeminde bulunduğu, artırılan sermayenin 1.302.000,00TL'sinin ortak ...'ın şirketten olan alacaklarından karşılanacağının belirtildiği görülmektedir....

    Mahkemece de kabul edildiği üzere; bir ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmemiş olması o kişinin ortak olma sıfatını kendiliğinden ortadan kaldırmadığı gibi ortaklığı da kendiliğinden sona erdirmez.Çünkü ortaklık karşılıklı borçları kapsayan bir akit değildir. Herkesin belli bir amaca ermek için bir takım borçlar altına girdiği bir akit olup, borçlar hukuk bakımından birbirinin karşılığı sayılamaz. Bir ortağın sermaye borcunu yerine getirmekten kaçınması ancak ve ancak diğer ortağa 6098 Sayılı TBK'nun 639/1.fıkra 7.bendi (818 Sayılı BK'nun 535/1.fıkra 7.bendi) gereğince sadece ortaklığın feshini isteme yetkisi verir....

    Davalı vekili, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmemiş olduğunu bu sebeple eldeki davayı açma hakkının bulunmadığını istinaf başvurusunda dile getirmektedir. Ancak davacının sermaye koyma taahhüdünü yerine getirip getirmediği, yerine getirmemişse bu bağlamda sermaye borcu adı altında ödemesi gereken tutarın ne kadar olduğu hususları davacının genel kurul kararı iptal davası açmasına engel değildir....

      Davalı vekili, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmemiş olduğunu bu sebeple eldeki davayı açma hakkının bulunmadığını istinaf başvurusunda dile getirmektedir. Ancak davacının sermaye koyma taahhüdünü yerine getirip getirmediği, yerine getirmemişse bu bağlamda sermaye borcu adı altında ödemesi gereken tutarın ne kadar olduğu hususları davacının genel kurul kararı iptal davası açmasına engel değildir....

      veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu, 2. fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir....

        . - 2019/1373 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davacı şirketin, davalı ile davacı şirketin günümüz temsilcisi olan... tarafından kurulduğunu, şirketteki işlerin iyi gitmesi sebebiyle ortaklarca sermaye artırımı yapma gereği görüldüğünü, fakat davalının sermaye artırımı kararına rağmen kendi hissesine düşen sermaye payını ödemediğini ve bir süre sonra ortaklıktan ayrılmak istediğini belirttiğini, bunun üzerine şirket yetkilisi... ile davalı arasında 08.03.2011 tarihli hisse devri protokolünün imzalandığını, şirket yetkilisi...'...

          Md.100’de yer alan haklara ve diğer feri haklara ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuka aykırı yetkiye ve borca itirazın iptali ile davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Md.100’de yer alan haklara ve diğer feri haklara ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuka aykırı yetkiye ve borca itirazın iptali ile davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Bu ilkelere göre; 01.10.2008 tarihinden önce başlayan bildirimlerin, bildirimi yapılan iş yerinin sermaye şirketi olması, bu nevi şirketten bildirilen SSK statüsündeki hizmetlerin kesintiye uğramaması halinde, kişilerin bu sermaye şirketlerine kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi olmalarının SSK hizmetini etkilemeyeceği, yanı sıra yukarıda yer alan kuralın davalı kurumun sigortalılara has özelgeleri ile genişletildiği, başlangıçta tek kişinin bu sermaye şirketlerinden bildirilmesi halinde işçi-işveren statüsünün birleşeceği kabul edilmekle birlikte sonradan getirilen özelge kapsamındaki mütalaaya göre bildirimi yapılan iş yerinin çalışanının bir kişi olmasının hizmetin kesintiye uğramaması halinde kişilerin SSK statüsünden bildirilmesine engel teşkil etmediği şeklinde uygulamaya gidildiği anlaşılmaktadır....

              artışı yapıldığını, bir şirketin özvarlığını güçlendirmesini sağlayacak başkaca imkânlar mevcut iken, nakit sermaye artırım kararı alınmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, sermaye artışına ilişkin herhangi bir makul gerekçenin gösterilmediğini, sermaye artırımı kararı yalnızca sermaye artırımının belli bir pay sahibi ve davalı şirket liman işletmecisi olan ......

                UYAP Entegrasyonu