Bu davaların yani İdari Yargı kararlarının kasten yerine getirilmemesi nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarının yasal dayanağı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28/4. maddesindeki düzenlemedir. Aslında bu düzenlemedeki “Kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.” Hükmü, Anayasamızın “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydı ile ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.” hükmünü içeren 129/5 maddesine açıkça aykırıdır. Ancak, Anayasa Mahkemesi verdiği 27/09/2012 tarih E. 2012/22 – K. 2012/133 sayılı kararı ile bu düzenlemeyi Anayasa aykırı bulmamış ve iptal etmemiştir....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, dava konusu edilen alacakların 1995 yılı ......ayları arasında olmasına ve 1995 Yılında yürürlükte bulunan 2926 sayılı Yasanın 55.maddesinde yer alan“…Bu Kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücu davaları 10 yıllık, ...... alacakları davaları ise 5 yıllık zamanaşımına tabidir….” hükmü gereğince 5 yıllık zamanaşımına tabi olmasına ve mahkemece 10 yıllık zamanaşımının esas alınması isabetsiz ise de; bu durumun sonuca etkili olmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 30.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat) KARAR TARİHİ: 18/05/2021 6100 sayılı HMK'nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/4168 KARAR NO : 2023/645 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÇERKEZKÖY İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 13/02/2020 NUMARASI : 2018/436 ESAS, 2020/159 KARAR DAVA KONUSU : Sendikalara İlişkin Mevzuattan Kaynaklanan Davalar (Sendikalara Karşı Açılacak Tazminat Davaları) KARAR : Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.07.2018 tarihine kadar çalıştığı davalı işyerinde, T. Çimse-İş Sendikasına 05.07.2018 tarihinde üye olduğu, davalı şirket yetkilileri tarafından sendika üyeliğinden istifa etmeleri yönünde baskı yapıldığında, istifa etmemesi üzerine iş sözleşmesinin bildirimsiz olarak 11.07.2018 tarihinde işverence sendika üyeliği ve sendikal faaliyetler sebebiyle fesih edildiği, T....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, HUMK'nun 8/ll maddesi hükmüne göre kira sözleşmesine dayalı her türlü tahliye akdin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ile bunlara karşı açılacak davalarda görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. HUMK'nun 8/ll-1 madde ve fıkrasında İcra ve İflas Kanununun onuncu babında yer alan 269 ve 272 nci ve sonraki maddeleri hükümleri hariç olmak üzere, kira sözleşmesine dayalı her türlü tahliye, akdin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamından,davalıya ait ..., ... AVM 'nin zemin kat T04 nolu iş yerinde davacı tarafından ... markaları altında satış mağazası açmak üzere 09.06.2009 tarihinde kira sözleşmesi imzalandığı anlaşılmıştır....
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....
Bu davaların yani İdari Yargı kararlarının kasten yerine getirilmemesi nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarının yasal dayanağı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28/4. maddesindeki düzenlemedir. Aslında bu düzenlemedeki “Kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.” hükmü, Anayasamızın “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydı ile ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.” hükmünü içeren 129/5 maddesine açıkça aykırıdır. Ancak, Anayasa Mahkemesi verdiği 27/09/2012 tarih E. 2012/22 – K. 2012/133 sayılı kararı ile bu düzenlemeyi Anayasa aykırı bulmamış ve iptal etmemiştir....
Ağır Ceza Mahkemesinin 16/10/2014 tarih, 2014/252-2014/299 sayılı hükmünün “... 03.04.1984 tarihinde davacıların ve müdafilerinin yokluğunda verilen beraat kararlarının verildiği tarihten itibaren üç ay içinde kesinleştirilememesi nedeniyle söz konusu beraat kararları 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden 03.07.1984 tarihinde kesinleştirilmiş sayıldığından bu üç aylık sürenin geçmesinden sonra gerçekleşen 02.04.1987 tarihli cezai anlamdaki kesinleştirmenin 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden hüküm ifade etmeyeceği, uyuşmazlık konusu davaların ise beraat hükümlerinin kesinleştirilmiş sayıldığı 03.07.1984 tarihinden itibaren on yıllık süre geçtikten sonra 21.05.2012 tarihinde açılması karşısında, beraat hükümlerinin anılan davalar yönünden kesinleştirilmiş sayıldığı tarihten itibaren on yıl içinde açılmayan tazminat davalarının süresinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi...” gerekçesi ile...
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle adli yargıda açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....