Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakan babası...'un 11 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını davalı kızkardeşi ...'ya satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmaması halinde tenkisine karar verilmesini istemiştir. Davalı, temlik işleminin gerçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, "muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı" işlemin gerçek satış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ...'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

    ın elinde haczedildiğini, haciz sırasında harç üzerinde plaka bulunmadığını, fiili zilyetlik karinesi nedeniyle usulüne uygun olarak haciz işlemi yapıldığını savunarak davanın reddini istemiş, karşı davasında ise dava konusu traktörün gerçekte borçluya ait olduğunu, davalılardan mal kaçırma amacıyla haricen satış yapıldığını ve tescil işleminin yapılmadığını savunarak davacı adına olan satış işleminin iptaline karar verlmesini talep etmiştir. Davalı borçlular davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece dava konusu traktörün dava dışı ... tarafından davacı 3.kişiye noter satış sözleşmesiyle 3.1.2011 tarihinde satıldığı, fiili haciz tarihinin 28.1.2011 olduğu, davacıya yapılan satış işleminin geçerli olup tescilin idari bir işlem olduğu, aracın önceki maliki davadışı ... tarafından davacıya satılması nedeniyle bu satış adına açılmıştır....

      in adına tescilli bulunan dava konusu taşınmazı diğer davalı arkadaşına tapuda satış yaparak devrettiği, duruşma sırasında, satıştan önce nafaka borcundan haberdar olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır. Davacının eldeki bu davayı açmaktaki amacı, satış işleminin kendisi yönünden geçersizliğini sağlayarak alacağına kavuşmak olduğundan, yerel mahkemece, yukarıda açıklanan olgular gözetilerek, davacının icra takip alacağını alabilmesine imkan sağlayacak ölçüde haciz ve satış isteyebilmesine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde satış işleminin iptaline karar verilmesi, usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır....

        Davalı ... 6183 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince davanın 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını satış işleminin tarafı olmadığından kendisine husumet yöneltilemiyeceğini vergi incelemesinin 2001 yılı Mart ayında başlatıldığını ve borcun 1997-1998-1999 ve 2000 yıllarına ait olduğunu, ihtiyati tahakkukun ise 1.6.2001'de yapıldığını, 22.4.1994 tasarruf tarihinde borcun doğmadığını, taşınmazın eşi tarafından bedeli ödenerek alındığını, tahakkuk eden vergilerle ilgili Manisa Vergi Mahkemesine açtığı davaların bekletici mesele yapılarak davanın reddini istemiştir. Davalı Hafize ... vekili, dava konusu satış işleminin 22.4.1994 tarihinde yapıldığını, davanın ise 26.3.2004'de açıldığını 6183 Sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince 5. yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu müvekkilinin borcu bulunmadığını tasarrufun borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

          HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu dava konusu ... parseldeki 3 nolu bağımsız bölümün 420.000 TL bedelle satışı konusunda davalı ile anlaştıklarını, İngiltere’de olduğu dönemde anlaşma sağlandığından davalının kendisine 18.05.2012 vade tarihli ve 420.000 TL bedelli bono verdiğini, ayrıca satış işleminin davalının belirleyeceği vekiller aracılığıyla yapılacağı hususunda da anlaşmaları nedeniyle bonoya güvenerek davalının isteği üzerine dava dışı ...’a satış için vekaletname verdiğini, taşınmazın 13.04.2012 tarihinde vekil tarafından davalıya satış suretiyle devredildiğini, ancak satıştan sonra bononun ödeme günü geldiğinde davalının satış bedelini ödemeyeceğini belirttiğini, bunun üzerine ... 7. İcra Müdürlüğünün 2012/12066 E. nolu dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının imzaya itirazı üzerine ... 14....

            arasındaki satış işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir....

              a satarak devir ettiği, satış işleminin muvazaalı olduğu, davalı 3.kişi Kadriye'nin borçlu şirketin mali müşaviri olan eşi nedeniyle borçlu şirketin ve borçlunun mali durumunu bilebilecek kişilerden olduğu, taşınmazı 3.kişiden satın alan davalı ...'...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kayıt düzeltim istemli Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, depremde binanın yıkılması sonrası Tapu Müdürlüğü tarafından kat irtifakının terkin edildiği, sonrasında taşınmazla ilgili açılan davada ortaklığın giderilmesine karar verildiği, kat irtifakı terkin edilmeseydi ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesinin de mümkün olmayacağı, bu nedenle yasal olmayan şekilde ve Mahkemenin yetkisi yok sayılarak Tapu Müdürlüğü'nce yapılan irtifakın terkin işleminin iptali ile Mahkemenin ortaklığın satış suretiyle giderilmesi kararı da yasal olmayan bu terkin işlemine dayandığından taşınmazdaki kat irtifakının yeniden tesisini takiben, yasal şekilde kat irtifakının terkin işleminin yapılmasına kadar Satış Memurluğu'nun satış kararının ihtiyati tedbir yoluyla ertelenmesine karar verilmesi isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca...

                  Dava İİK'nun 277. ve devam eden maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece taşınmazın satış değeri ile gerçek değeri arasında fahiş bir fark bulunması nedeniyle İİK'nun 278/2 maddesi uyarınca tasarrufun iptaline karar verilmiş isede varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. İİK'nun 278 maddesi 2. fıkrasının 2. bendi hükmünde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin (tasarrufların) bağışlama niteliğinde olduğuna yer verilmiştir. somut olayda satış işleminin (tasarrufun) iptali istenen taşınmazın tapudaki satış bedeli 23.500.000.000 TL gösterilmiş olmasına karşın bilirkişilerce taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri 40.000.000.000 TL olarak belirlenmiştir....

                    Aynı yasanın 8.maddesi hükmüne göre ise, kamulaştırmayı yapacak idare kamulaştırma kararının alınmasından sonra kamulaştırma işleminin her aşamasında tespit edilecek bedel üzerinden mal sahibi ile anlaşarak taşınmaz malı satın alabilir. Bu yolla satın alınan taşınmaz mallar da kamulaştırma suretiyle alınmış sayılır. Kamulaştırmada asıl olan kamu yararıdır. Davalı idarenin yaptığı kamulaştırma işleminin idari yargı yoluna başvurularak iptali sağlanmadığından kesinleşen kamulaştırma işleminden dolayı kamu yararının varlığı kabul edilmelidir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verilmiş olması sadece sözleşmeyle kazanılan kişisel hakkı güçlendirir. Ancak bu şerh kamu yararının önüne geçemez. Eldeki davada, tapuya şerh verilse bile satış vaadine konu taşınmazın sözleşme yapılmasından sonra ancak ifa talebinden önce davalı idare tarafından kamulaştırıldığı sabittir....

                      UYAP Entegrasyonu