"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.10.2010 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil ve terditli olarak tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın tapu iptali ve tescil yönünden kabulüne dair verilen 16.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil ve terditli olarak tazminat isteğine ilişkindir. Davacı vekili, davalı ...'in .... Noterliğinin 08.07.1992 tarihli ve ..... yevmiye sayılı satış vaadi sözleşmesi ile ... İli .......
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/666 Esas KARAR NO : 2023/668 DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 19/07/2022 KARAR TARİHİ : 20/06/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı şirket arasında akdedilen Kadıköy .... Noterliği'nin 24/06/2020 tarih ve .... yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu İstanbul İli, ... İlçesi, ......
Dava, Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) talebinden ibarettir. Davacı vekilinin mahkememize sunduğu 25.07.2017 tarihli davadilekçesinde; müvekkilinin Mersin ili. Erdemli İlçesi. Türbe Mahallesi su deposu mevkiinde kam tapunun 118 ada 38 parselinde davalı adına kayıtlı hisseyi Erdemli 1....
Davalı alacaklı Hayat Varlık Yönetim A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; Mersin 7.İcra Müdürlüğünün 2019/10057 Esas sayılı dosyası kapsamında borçlu T3 aleyhine icra takibi başlattıklarını, Mersin ili, Mezitli ilçesi, Doğu mahallesi, Cirman mevkii,102 ada, 127 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına haciz konulduğunu, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldıktan sonra haciz yapılmasının sözleşme alacaklısının konumunu zorlaştırmayacağını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi; tescil işlemi gerçekleşmedikçe bu kişi adına mülkiyet intikal etmediği için yapılan itirazların önleyici nitelikte olmadığını, bu durumda davacı tarafın itirazlarının haksız olup hukuk düzenine aykırı olduğunu, çünkü taşınmaz icra dairesince satılırken hazırlanan mükellefiyetler listesinde taşınmaz satış vaadi şerhi listenin başında gösterildiğini, davacı tarafın taşınmaz satış vaadi sözleşmesini hem yeni malike karşı ileri sürebileceği, hem de bu süre zarfı içinde taşınmazın maliki olmak...
Mahkemece; taraflar arasında 05/10/1998 tarihli Gayrimenkul Devir ve Ferağ Sözleşmesinin düzenlendiği, davacı tarafın kesinleşen mahkeme ilamları uyarınca 13.636,36 USD alacağı takip konusu yaptığı eski BK'nun 125.maddesi ( yeni TBK'nun 146.maddesi) uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresinin olayda uygulanması gerektiği sözleşme tarihi ile takip tarihi arasında 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davacının davasının, davalının ise kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. 1-Davacının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; Dava; taşınmaz satış vaadinden kaynaklanan sebepsiz zenginleşme hukuksal sebebine dayalı iade davasıdır. Mahkeme, davanın zamanaşımından reddine karar vermiştir....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Geçerli bir sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığında 818 sayılı BK’nin 96 ve 106. maddeleri dikkate alınması gerekir. Somut olayda; davacı noterden yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını iddia ederek tapu iptal ve tescil ikinci kademede tazminat talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesi geçerlidir. Davacı ile bir kısım davalılar arasında yapılan biçimine uygun satış vaadi sözleşmesi ile belirlenen bedelin davacı tarafça nakten ve tamamen ödendiği sözleşmede belirtilmiştir....
Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.09.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 21.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... Köyü'nde bulunan 611 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu, 20/08/2014 tarihli davalıya yapılan satış nedeniyle müvekkiline bilgi verilmediğini, müvekkilinin satış bedeli ile masraflarını ödemeye hazır olduğunu belirterek tapunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir....
Dava taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri şahsi hak doğuran sözleşmelerdendir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece tedbirin uyuşmazlık konusu için verilebileceğini talep edilenin uyuşmazlık konusuyla ilgili olmadığını gerekçe yaparak tedbir talebinin reddedildiğini, mahkeme hakiminin dava dilekçesini okumadığını ya da okuduğunu anlamadığını düşündüklerini, bu dava satış vaadinden kaynaklanan tapu iptali tescil istemi olsaydı mahkeme dava konusu parseldeki davalı hisselerinin dava sonuna kadar 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir koyacağını, burada ise satış vaadi ile müvekkilinin satın aldığı hisseler satış memurluğunca satılmış ve satış bedeli bu hisselerin satışını yapan davalılar adına yattığını, kısaca uyuşmazlık konusunun aynı olmadığından bahsedilemeyeceğini, burada dava sonuna kadar davalılara ödenmemesi için ihtiyati tedbir istenilen para ile müvekkilinin satın aldığı hissenin aynı olduğunu, mahkeme hakiminin gözden kaçırdığını, yine neden böyle bir davada mahkeme...
Satış vaadi sözleşmelerine bir ayni hak olarak tapu siciline kayıtlı taşınmazlar ile kat mülkiyeti kütüğünde bağımsız bölüm olarak kayıtlı taşınmazlar ve henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde mevcut zabıt defteri veya kayıt defterinde kayıtlı eski tapulu taşınmazlar konu olabilir. (İzzet Karataş, Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi ve Yüklenicinin Temliki(Devir) İşleminden Kaynaklanan Uyuşmazlıklar, Ankara 2021, sf. 97 vd). Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunlu ise de satış vaadi borçlusunun tapulu taşınmazın maliki olması gerekmez. Taşınmazın tapuda bir üçüncü kişi adına kayıtlı olması sözleşmenin geçerliliğine etkili değildir. Zira taşınmaz satış vaadi sözleşmesi borç doğuran akit olduğundan borç altına girenin malik olması koşulunu aramaya gerek yoktur....