Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi ve verilenlerin iadesi istemine ilişkin davalarda yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmadığına göre, yetkili mahkeme genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir. HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir."...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 3- Dava, taraflar arasında yapılan satım sözleşmesi uyarınca satıma konu aracın fiilen davalıya teslim edilmesine rağmen sözleşme bedelinin ödenmemesi sebebiyle sözleşmenin iptali ve aracın davacıya iadesi istemlerine ilişkindir. 4- dava dilekçesine ekli mobil vinç araç satış sözleşmesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; davacının satıcı, davalının alıcı oldukları, ......

      Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeni ile sözleşmenin feshi ile bedel iadesi talepli davada, davalı satıcının mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulması talebine ilişkindir. Dosya incelendiğinde; davacının dilekçesindeki açık beyanı ve ilk derece mahkemesindeki karar gerekçesine göre, ihtiyati haciz kararı sadece davalı T7-Koza İnşaat Sanayi Ve Tic. A.Ş. hakkında verilmiş olup, diğer davalı Odeobank A.Ş. hakkında ihtiyati haciz ara kararı verilmediği açıktır. Dolayısıyla tereddüte mahal bulunmamaktadır. Bu itibarla; HMK m. 352 uyarınca istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/09/2021 NUMARASI : 2020/274 ESAS-2021/495 KARAR DAVA KONUSU : MALIN AYIPLI OLMASINDAN KAYNAKLANA KARAR : Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/274 Esas, 2021/495 karar sayılı 15/09/2021 tarihli kararı aleyhine davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalıdan 34 XX 609 plakalı aracı 04/05/2020 tarihli noter satış belgesiyle 67.500,00 TL bedelle satın aldığını, aracın kilometresiyle oynanarak düşük gösterildiğini beyanla; ayıplı mal nedeniyle oluşan zararın dava tarihinden itibaren yasal faiz ve yargılama giderleriyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Davacı tarafça, teminatın iadesi, ödenmeyen 8 günlük hakediş bedeli ve sözleşmenin haksız feshi dolayısıyla eldeki dava açılmış, yargılama aşamasında teminat mektuplarının iadesi dolayısıyla teminat mektupları ile ilgili bir talepleri bulunmadığı yönünde davacı vekili tarafından beyanda bulunmuştur. Öncelikle, sözleşmenin davacı şirketin kusuru olmadan feshedilmesi nedeniyle davacının uğradığı zararın niteliği ve miktarı üzerinde durulması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar, müspet zarar olabileceği gibi menfi zarar da olabilir. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder....

      "Dava, taraflar arasında aktedilen franchising sözleşmesinin feshi nedeniyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup franchising alan tarafından açılmıştır. Davacı, 556 sayılı KHK'dan kaynaklanan bir hakkı olduğunu ileri sürmemiş, franchising sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle franchising bedelinin, demirbaş değer kaybının, yapılan masrafların, yoksun kalınan kârın, elde kalan ürün bedelinin, davalıya yapılan fazla ödemenin ve manevi tazminatın tahsilini istemiştir. Davacı tarafından bunların yanında davalı markasının değerinin, kalitesinin ve müşteri sayısının artırılması amacıyla yapılan harcamanın da talep edilmesi ve davalı adına tescilli markanın devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir istenilmesi 556 sayılı KHK kapsamında tescilli bir sınai hakka dayalı talep niteliğinde değildir....

        Somut olayda, 4734 ve 4735 sayılı yasa hükümlerine uygun olarak ihalesi yapılan yapım işine ilişkin sözleşmenin yanlarca imzalanmış olması sonucunda sözleşme, özel hukuka tâbi nitelik kazanmış olur ve bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda da özel hukuk kurallarının uygulanması gerekir. Mahkemece, “ihalenin bağlanmadığı gerekçesiyle uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmış ise de, idare ile gerçek ve tüzel kişiler arasında yapılacak sözleşmenin imzalanmasından önce ve ihale aşamasında ihale ile ilgili idarece yapılan işlemler “idari işlem” sayıldığından bu aşamada gerçekleşen uyuşmazlıklarda idari yargı yeri görevli olur....

          TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 25/09/2020 NUMARASI : 2017/411 ESAS - 2020/199 KARAR DAVA KONUSU : MALIN AYIPLI OLMASINDAN KAYNAKLANAN KARAR : İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı aleyhine taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; davacının 2013 yılında davalı Başaran AŞ den Wolksvagen Golf marka araç satın aldığını, araç birinci yılını doldurmadan yağ eksiltme probleminin başladığını ve bu problemin 4 kez tekrar ettiğini, servis sunumları ile arızanın giderilmeye çalışıldığını ancak giderilemeyip her seferinde yağ takviyesi yapıldığını, turbo değişimine rağmen arızanın halen mevcut olduğunu, bu sebeple sözleşmeden dönmek istediklerine dair davalılara ihtarname gönderdiklerini, ihtarnamelere cevap verilmediğini, araçta gizli ayıp bulunup bulunmadığının tespitini...

          Mahkemece, davacının da aralarında bulunduğu arsa sahipleri ile dava dışı .... arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, davacının daire farkı nedeniyle aracını davalı şirkete devrettiği, sözleşmenin ifa edilmediği, tarafların 08.05.2010 tarihli protokol ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini feshederek aldıklarını geri vermeyi kararlaştırdıklarından bedelsiz devredilen araç bedelinin sözleşmenin feshi nedeniyle iadesi gerektiği, gerçek kişi davalıların da sözleşme öncesi aşamada arsa sahiplerine güven telkin ederek ve yüklenici izlenimi vererek devri sağladıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 19.000,00 TL'nin temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsiline dair verilen karar, davalılar vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 13.10.2014 tarih ve 2014/2666 E., 6235 K. sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu kez, davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....

            Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu sözleşme ile davalı bir adet ısı ünitesi ve otomasyon sistemi imalatı ve kurulumunu üstlenmiştir. Sözleşme bedelinin 90.000,00 TL+KDV =106.200,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı yapılan eserin ayıplı olduğunu ileri sürerek sözleşmenin feshi ve iptali ile ödenen bedelin iadesini, ayıplı ürünün kullanılmaması nedeniyle 1.000,00 TL işletme zararı ve itibar kaybı nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir. Davaya konu eserde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Davalı tarafın sözleşme ile "Sistem termoblok iç ısısını kontrol atında tuttuğundan dolayı termobloğun içindeki ısısının aşırı yükselmesine müsaade etmemektedir. Dolayısıyla aşırı sıcaklık görmeyen termoblok daha uzun olmaktadır. Bu ısı kontrolünü yaparken minimum 9620 gaz tasarrufu sağlamaktadır....

              UYAP Entegrasyonu