Davacı, 29.04.2009 tarihinde devre tatil sözleşmesini imzaladığını, sözleşmeden kaynaklanan tüm borcu ödediğini sözleşmenin kendisi ile müzakere edilmediğini yer tesliminin yapılmadığını fazladan her yıl para talep edildiğini belirterek sözleşmenin feshi ile, ... olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup, davacının davalıyla imzalamış olduğu 29.04.2009 tarihli sözleşmenin kapıdan satış şeklinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum davalınında kabulündedir. Bu tip satışlar, tecrübe ve muayene koşullu satışlardan olduğundan, cayma hakkı ancak hizmetin ifasından sonra başka bir ifade ile tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak olup bu süre içinde sözleşme askıdadır....
Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazanır ( BK md. 29, Noterlik K. md. 60/3, md.89). Sözleşmenin şekil şartı kamu düzeni ile ilgili olup, noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Taraftar arasındaki sözleşmenin harici yapıldığı anlaşılmış ise de, davalı taraf sözleşmenin geçersizliğini ileri süremez. Davacı, taraflar arasındaki sözleşmeden cayma nedeniyle ödediği bedelin iadesini talep etmiş olup, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak davacının yaptığı ödeme sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacıya iadesi gerekir. Davacı tarafından ibraz edilen tahsilat makbuzu ve davalının banka hesabına yatırılan bedel itibari ile 15.000 TL ödediği anlaşılmakla, bu miktar üzerinden karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. O nedenle davalı istinaf talebinde haklı değildir....
, sözleşmeden döndüklerine ilişkin beyanları ile artık davanın bedel iadesine dönüştüğünü, başlangıçta tapu iptali ve tescil taleplerinden feragat ettiklerini bildirerek 11/04/2019 tarihli celsede de bu taleplerin tekrarladıklarını ve tapu iptali ve tescil taleplerinin olmadığını, davanın sözleşmenin feshine ilişkin yapılan ödemelerin faizi ile iadesi ve uğranılan zararın tazminine ilişkin olduğunu beyan etmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, davacının eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi ile ödenen bedelin iadesi istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Davacı iş sahibi, davalı yüklenici ile sitenin atıksu arıtma tesisinin yapımı konusunda anlaştıklarını, davalının süresi içerisinde edimini yerine getirmediğini, sözleşmenin süresi içerisinde ifa edilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi talep edilmiş olup, davalı ise süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığından beyanında davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı vekilinin 12/04/2018 tarihli dilekçesi ile ön inceleme duruşmasındaki davanın mahkemece nitelendirilmesi birlikte değerlendirildiğinde davacının talebinin davalı T1 Arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup tapu iptal ve tescile yönelik herhangi bir talebi bulunmadığı görülmüştür. Dairemizin görev alanı HSK'nın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanacak kararında belirtilen işlerle sınırlıdır. 01/09/2021 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasındaki iş bölümü kararı gereğince "6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda düzenlenen abonelik, eser, taşıma, sigorta, bankacılık sözleşmeleri dışındaki sözleşmelerden (devre mülk, devre tatil, paket tur, kapıdan satış gibi) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar" İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.-19.-46. Hukuk Dairesinin görev alanındadır....
Görele Noterliği'nde düzenlenen 10.02.1994 gün 00790 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi davacı yüklenici ile arsa sahipleri ... ve dava dışı ... arasında imzalanmıştır. Arsa sahiplerinden ..., Ankara 16. Noterliği'nden keşide ettiği 15.08.1997 gün 26204 yevmiye nolu ihtarnameyle yüklenicinin temerrüdü nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini davacıya bildirmiştir. Davadan önce arsa sahiplerinin tamamı ile yüklenici arasında sözleşmenin feshinde mutabakat sağlandığına dair iddia ve belge bulunmamaktadır. Eldeki davada da sözleşmeyi imzalayan arsa sahibi ... taraf olarak yer almamıştır. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri tapulu taşınmazın tamamı veya bir kısmının kayden yükleniciye temlikini de içerdiğinden bu nitelikteki sözleşmenin feshi yanların fesih konusundaki iradelerinin birleşmesi ya da mahkeme kararı ile olanaklıdır (Dairemizin 28.11.2008 gün 2008/3907 Esas, 2008/7115 Karar sayılı ilâmı ile benzer kararları)....
Madde hükmü uyarınca konutun geri verilerek bedel iadesi talep edildiği ve satış bedelinin iade edildiği davacının bu bedeli ihtirazi kayıtla aldığı anlaşılmıştır. Yapılan sözleşme ve ödeme miktarı konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Sorun sözleşme 5. Madde hükmü uyarınca bedel iadesi talep edildiğinde bunun denkleştirici adalet ilkelerine göre uyarlanmasının talep edilip edilemeyeceği konusundadır. Taraflar arasında yapılan sözleşme, tam iki tarafa borç yükleyen ve karşılıklı edimleri içeren sözleşme niteliğindedir. Sözleşme nin 3. maddesi uyarınca teslim süresi açıkça 24 ay olarak kararlaştırılmıştır. Aynı sözleşmenin 5. Madde hükmü uyarınca mülkiyetin davacıya devredileceği tarihe kadar alıcı isterse bedel iadesi talep edebileceği, paranın faizsiz iade edileceği kararlaştırılmıştır. Davacı taraf sözleşmede yaşanan gecikme nedeniyle bu hakkını kullanarak bedel iadesi talep etmiş ve satış bedelini ihtirazi kayıtla geri almıştır....
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında 08.03.2013 tarihli TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi vardır. Sözleşmede iş bedeli nakit bedel olarak kararlaştırılmıştır. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir. TBK 470. maddeye göre eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Davada nakit bedel karşılığı yapılan eser sözleşmesinin feshine karar verilmesi istenmiş, mahkemece sözleşmenin feshi ile iş bedeli tutarı üzerinden davalı aleyhine nispi vekâlet ücreti ödemesi kabul edilmiş ise de, sözleşmenin kat karşılığı inşaat sözleşmesi olmayıp nakit bedel karşılığı inşaat yapımına ilişkin bulunduğundan feshedilmesi yargılamaya muhtaç olmayıp tek taraflı irade beyanının karşı tarafa ulaşmasıyla sonuç doğuracağından sözleşmenin feshi davası açılmasında hukuki yarar yoktur....
Mahkemece, davanı kısmen kabulüne, davacının sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, eldeki dava ile davalıdan satın aldığı dairenin ayıplı ve tapuda depo vasfında olduğunu ileri sürerek daire için ödediği bedelin davalıdan tahsili ile maddi ve manevi zararlarının tazminini istemiştir....
Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi ve verilenlerin iadesi istemine ilişkin davalarda yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmadığına göre, yetkili mahkeme genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir. HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir."...