Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Belediyesine müzekkere yazıldığını, satış ilanında gerçek yüz ölçümünün eksik gösterildiğini, talimat icra dosyasının satış talimatı gelmeden satış kararı veremeyeceğini, talimat icrasının görevi dışına çıktığını, 09.07.2021 tarihinde 95 sayılı taşınmaz için satış kararı verildiğini, 96 sayılı parsel için ise 05.10.2021 tarihinde satış talebinde bulunulduğunu belirterek ihalenin feshini talep etmiştir. II. CEVAP Karşı taraf ihale alıcısı şirket vekili cevap dilekçesinde; haksız ve hukuka aykırı şikayetin reddini savunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alacaklı tarafından 96 numaralı parselde kayıtlı taşınmaza takibin kesinleşmesinden sonra haciz konulduğu ve haciz tarihinden sonraki bir yıllık süre içerisinde satış avansının yatırılarak satış talebinde bulunulduğunu, satış ilanının ......

    Davalı-alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; dosyada satış talebinin mevcut olduğunu ve satış avansının süresinde yatırıldığını, satış ilanının trajı 50000'in üzerinde ve Türkiye genelinde yayın yapan Analiz gazetesinde ilan edildiğini, satış ilanın usulüne uygun tebliğ edildiğini, satış şartnamesinde bilirkişi tarafından tanzim edilen kıymet takdiri raporunda belirtilen hususlar yer aldığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....

    Somut olayda satış ilanının şikayetçi borçluya bizzat 27.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. KDV muafiyetinin satış şartnamesinde gösterilmemesi, satış öncesi döneme ilişkin bir şikayet olup, satış ilanı tebliğ edildiği halde süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlemler kesinleştiğinden, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshi istenemez. Ayrıca; KDV muafiyetinin satış şartnamesinde gösterilmemesi hususu borçlu tarafından açıkça ileri sürülmediği ve ihalenin feshi yargılamasında mahkemece re'sen bakılacak hususlardan olmadığı halde mahkemece bu hususun fesih nedeni olarak kabul edilmesi de doğru görülmemiştir. b) Mahkemenin satış ilanının diğer takyidat alacaklılarına tebliğ edilmediğine ilişkin gerekçesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; İİK'nun 127. maddesi gereğince, taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği taşınmaz hissedarlarına tebliğ edilmelidir....

      Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmelidir. Satış talebi, bu sürelerden sonra ise, reddetmelidir. Satış isteme süresinin geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen yapılan ihalenin feshi gerekir (Baki Kuru, İcra El Kitabı, s.520). Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin açık artırma ilanında taşınmazların adresinin yanlış yazılması hususunun satış ilanı tebliğinden itibaren süresinde şikayet konusu edilmediği gerekçesi yerinde ise de; ihaleye konu taşınmazlara 23/06/2015 tarihinde haciz konulduğu,alacaklı vekili tarafından Kanunda öngörülen bir yıllık yasal sürede 09/06/2016 tarihinde satış talebinde bulunulduğu, ancak aynı tarihte satış avansı yatırılmadığı,satış avansının yasal süre geçtikten sonra 15/11/2016 tarihinde yatırıldığı, haciz tarihi ile satış avansı yatırılma tarihi arasında satış isteme süresinin geçtiği görülmüştür....

        -K A R A R- Şikayetçi vekili, şikayet olunan alacaklının 21.01.2011 tarihinde satış talebinde bulunduğunu ve satış avansını yatırmış olması nedeniyle haczin devam ettiği yönünde yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu zira icra müdürünün aynı tarihli kararda şikayet olunan alacaklının satış talebi reddolunarak 100,00 TL satış avansının dosyaya alınmasına karar verildiğini, satış talebinin reddine ilişkin karara karşı şikayet yoluna başvurulmadığını, bu nedenle şikayet olunan alacaklının geçerli bir satış talebinin varlığından bahsedilemeyeceğini ve haczinin de düştüğünü ileri sürerek, sıra cetvelinde 1. sırada şikayet olunan alacaklıya ayrılan payın, müvekkiline ödemesini talep ve şikayet etmiştir....

          Mahkemece, her ne kadar taraflar arasında yapılan satış, piramit satış olarak değerlendirilip davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan satış işleminin piramit satış olarak değerlendirilmesi için öncelikle piramit satışın unsurlarının, şartlarının ve piramit satış sisteminin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve piramit satışa ilişkin yapılan tespitin gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahkemece, sadece "piramit satış" nitelendirilmesi yapılmakla yetinilmiş, yapılan satışın hangi nedenlerle piramit satış sistemi olarak değerlendirildiği, sistemin özellikleri açıklığa kavuşturulmamıştır....

            Mahkemece, her ne kadar taraflar arasında yapılan satış, piramit satış olarak değerlendirilip davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan satış işleminin piramit satış olarak değerlendirilmesi için öncelikle piramit satışın unsurlarının, şartlarının ve piramit satış sisteminin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve piramit satışa ilişkin yapılan tespitin gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahkemece sadece "piramit satış" nitelendirilmesi yapılmakla yetinilmiş, yapılan satışın hangi nedenlerle piramit satış sistemi olarak değerlendirildiği, sistemin özellikleri açıklığa kavuşturulmamıştır....

              Taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle amaçlanan ileride bir taşınmazın satış işleminin yapılmasıdır. Başka bir anlatımla taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaad borçlusu ileride taşınmaz mal mülkiyetini vaad alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. İleride yapılması taahhüt edilen akid ise taşınmaz mal satımıdır. O yüzden taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmelidir. Taşınmaz satımında semen (satış bedeli) satım akdinin asgari objektif unsurları arasındadır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi açısından bakılırsa semen; satışı vaad olunan taşınmaz bedeli, vaad alacaklısının da karşı edimidir....

                İmzası davacı tarafından inkar edilmeyen haricen düzenlenen 3.10.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesinde 54.000.000.000 TL satış bedelinin peşin ve nakden alındığı yazılı olup, davacı, yazılı sözleşmedeki bu beyanının aksini yasal delillerle kanıtlayamamıştır....

                  Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmelidir. Satış talebi, bu sürelerden sonra ise istemi reddetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesi, bu hususun kamu düzeninden oluşu nedeniyle süresiz şikayete tâbidir.Süresi içinde yapılmış olan satış talebi, alacaklı tarafından bir defa geri alınabilir. Bu durumda, satış talebini geri alan alacaklı ancak, haciz tarihinden itibaren kalan satış isteme süresi içinde yeniden satış isteyebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı,s.608). Somut olayda, .... nolu taşınmazın tapu kaydına 25.04.2012 tarihinde haciz şerhi konulmuştur. Haciz tarihi itibari ile uygulanması gereken İİK'nun 106. maddesi hükmüne göre, taşınmazlarda satış isteme süresi iki yıldır. Taşınmazın ilk satışı için 21.04.2014 tarihinde satış talep edilmiş, 12.09.2014 tarihinde ise satış talebi geri alınmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu