kayden malik olup bu davalı satış vaadinde bulunmadığından ayırca davacı tarafından sözleşmedeki hakları müdahil ...ile dava dışı ....’e haricen satıldığından gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı davanın reddine, müdahil ...mülkiyet haklarını ... bıraktığını bildirdiğinden açtığı davanın ... terkine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. Dayanılan 20.05.1985 günlü taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi biçimine uygun düzenlenmiştir. Sözleşmenin satış vaadinde bulunan tarafı ... ...,..., ... ... ve ...’dır vaad alacaklılarının ise davacı ... ile dava dışı ... ve ...olduğu görülmektedir. Davacı hasım olarak satış vaadi sözleşmesinde satış vaadinde bulunanların tümünü göstermiştir. Gerçekten davalılardan ... ...’ın davacıya satış vaadi sözleşmesine dayalı yerine getirmesi gereken bir borcu bulunmadığından davalılardan ... ... aleyhine açılan davanın husumet noktasından reddi gerekmektedir....
Mahkemece taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı istem kabul edilmiş, birleşen satış vaadi sözleşmesinin iptali davası red edilmiştir. Hükmü, davalı ve birleşen davanın davacısı temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmeleri kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alır. Biçimine uygun düzenlenen satış vaadi sözleşmesine rağmen vaad borçlusu mülkiyet devir borcunu yerine getirmemişse vaad alacaklısı Türk Medeni Kanununun 716. maddesine dayanarak kaydın hükmen adına tescili için dava açabilir. Somut olayda; dayanılan satış vaadi sözleşmesi biçimine uygun düzenlenmiş, davalı vaad borçlusu sözleşmenin davacıdan alınan borç paraya karşılık düzenlendiğine dair iddiasını yöntemince kanıtlamamıştır. Satış vaadi sözleşmesine dayalı davanın açıklanan nedenle kabulünde bir yanılgı yoktur. Birleştirilen davanın nedeni; davacı vekili tarafından 27.09.2005 tarihli dilekçede ıslah edilmek suretiyle gabin iddiası olarak açıklanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.04.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....
Somut olayda davacı, aleyhine açılan satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil davasında davacılar tarafından hile kullanılarak usulsüz tebligatla yargılamanın sonuçlandırıldığını ileri sürerek yasal süresi içerisinde usulünce yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur. Davacının ileri sürdüğü yargılamanın yenilenmesi nedenleri incelenmiş, gerçekten de davacının halen kullandığı adresinin satış vaadi sözleşmesinde gösterilen adres olmasına rağmen daha önce taraflar arasında görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davasında ki Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebligatın yapıldığı adrese dava dilekçesi ve kararın tebliğ edilmesi nedeniyle anılan 445/7. maddedeki koşulların varlığı da doğru olarak kabul edilmiştir. Bu aşamadan sonra mahkemece iadeye konu davadaki yargılama tekrarlanmıştır. Yapılan bu açıklamalardan sonra davanın satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil davasına ilişkin usul ve esaslara göre sonuçlandırılması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVATÜRÜ:ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; KARAR- Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir....
Hal böyle olunca; tapu dışı satış işleminin geçersiz olduğu da gözetilerek harici satıma dayalı tapu iptal ve tescil isteğin de reddinin gerekeceği açıktır. 4. Asıl dosya davacılarının elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine gelince; Davacılar, tapu kayıt malikleri olup davalılar-birleştirilen dosya davacılarının kayıttan veya mülkiyetten kaynaklı bir hakkı bulunmadığına göre elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesi ve davacıların payları da gözetilerek tespit edilecek ecrimisile karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, TESCİL Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, asıl dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil; birleşen dava ise elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olup, taraflar arasında ihtilafın öncelikle iptal ve tescil isteğinin karara bağlanması ile çözümlenmesi gerekir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,22.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/03/2014 NUMARASI : 2013/169-2014/197 Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu 22339 ada 4 parsel, 11 numaralı bağımsız bölümün harici satış vaadi sözleşmesi ile davalı Merve'ye satıldığını, ancak sözleşmede kararlaştırılan satış bedeli ödenmediği halde taşınmazın davalılarca kullanılmaya devam edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve 500,00.-TL (ıslah ile 605,00.-TL) ecrimisile karar verilmesini istemiştir....
Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmeleri mülkiyeti geçirim borcunu doğuran akitlerden (T.M.Y.’nın 706. m.) olup, sözleşmede belirtilen miktar ve değerin hayatın ve günün olağan koşullarına uygun olmadığı gibi kamu düzenine ilişkin görev konusu taraf iradesine bırakılmakla sözleşmede belirtilen değerin harç kaybına neden olacağı da gözetilerek, Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay H.G.K.'nun 29.03.2006 gün 2006/14-91-2006/115 sayılı kararında da taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil davaları ile benzer nitelikteki şufa ve tenkis davalarında da dava tarihindeki değerin esas alınması gerektiği kabul edilmiştir. Somut olayda, dava tarihindeki taşınmaz zemin ve eklentiler değeri gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir....
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı ferağa icbar olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davanın 17.10.1988 gün ve 22540 sayılı "Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmesine"dayanılarak açıldığı, sözleşmede vaad edilen taşınmaz bedelinin 500.000.000.- TL. olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır....