Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Elbirliği mülkiyetine (Türk Medeni Kanunu m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığı düşünülemez. Somut olayda; davacının bir kısım davalıların murisi .... ve davalı ... ile yapmış olduğu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu pay davalıların kök murisi ... üzerine kayıtlı olup halen davalılar adına intikali gerçekleştirilmediğinden satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı doğmamıştır....

    DAVA : Alacak DAVA TARİHİ : 27/03/2021 KARAR TARİHİ : 18/11/2021 G....

      Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımının hangi tarihten itibaren başladığı (başlayacağı) hususunda gerekçede tek kelime edilmediğini, satış vaadi sözleşmesinin 2004 yılında yapıldığını ancak sözleşmenin ifa olanağı 2010 yılında (11.10.2010 tarihinde) doğduğunu zira bu tarihten önce vaad borçlusu T3 sözleşme gereği edimini ifa olanağının olmadığını, tapuda intikal yapılmadığını, 2010 yılında yapılan intikalden hemen sonra T3 taşınmazı elinden çıkardığını. yerel mahkemenin zamanaşımı süresini sözleşme tarihi olan 08.12.2004 tarihinden başlatmakla hatalı karar verdiğini, kararın kaldırılmasını ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere Yerel mahkemeye gönderilmesine, karar verilmesini talep ederek istinaf etmiştir. GEREKÇE: Dava, davacı ile davalıların murisi arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ifasının imkansız hale gelmesi nedeniyle değerinin tahsili talebine ilişkindir....

      Taşınmazda sadece yararlanma hakkı bulunan kişinin satış vaadinde bulunması davacıya mülkiyet hakkını talep yetkisi vermeyeceğinden davada dayanılan 20.2.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı yoktur. Mahkemece yapılan bu saptamalar bir yana bırakılarak ve somut olaya emsal teşkil etmeyecek Yargıtay kararlarından söz edilerek davanın yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine, 25.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 26.09.2008 tarihli ...satış sözleşmesinin akdedildiğini, davalı tarafından ihtarname ile ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararına istinaden taşınmaz üzerindeki davacı ... AŞ’ye ait emtianın kaldırılmasının talep edildiği, bu durumun davalının satış sözleşmesini fesh ettiği anlamına geldiğini ileri sürerek, taraflar arasında akdedilen satış sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak fesh edildiğinin tespitine, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 20.000,00 TL cezai şartın, 20.000,00 TL kar mahrumiyetinin fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu genel açıklamalardan sonra davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; 1-Davanın dayanağı, vaat borçlularından ...’ün ... Noterliği’nin 20.07.1999 tarihli; ...’nın ... Noterliği’nin 09.09.1998 ve ... 1.Noterliği’nin 16.09.1993 tarihli vekaletnameleriyle yetkilendirdikleri ... ile davacıların murisi ... arasında ... Noterliği’nde 16.09.1999 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesidir. Bu sözleşmede vaat alacaklısının ..., mülkiyet devir borcu yüklenenlerin de ... ve ... olduğu anlaşılmaktadır....

            Mahkemece, 17.11.1992 tarihli Arsa Payı Devri İnşaat Sözleşmesi ile 08.06.1994 tarihli Noter Satış Vaadi Sözleşmesinin geçerli olduğu ve davacının taşınmazın zilyedi olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 10 numaralı bağımsız bölümün davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü, arsa maliki davalılar ... mirasçıları temyiz etmiştir. Davacı 08.06.1994 tarihli Noter satış vaadi sözleşmesine dayanmıştır. Bu sözleşme aslında yüklenicinin yaptığı temlik işlemidir. Arsa sahibi ile arasında arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunan yüklenicinin şahsi hakkını üçüncü kişiye temlik etmesi halinde üçüncü kişinin ifa talep edip edemeyeceğinin saptanmasında öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.06.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 21.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ise taşınmaz bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir. Davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazın elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ve elbirliği ortaklığı çözülmeden satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı ... arasındaki satış sözleşmesinin kararlaştırılan tarihte ifa edilmediği, Meram Belediyesi ile ... arasında sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde feshedilmesi neticesi ifasının da mümkün olmadığı, yüklenici ... tarafından, ... aleyhine Konya 1....

                  Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz...." şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir. Somut olaya gelince; satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte "ifa olanağının bulunup bulunmadığı" hususu sadece sözleşmenin yapıldığı tarihe bakılarak değil, yargılama devam ettiği sürece re'sen dikkate alınarak belirlenecek ve buna göre karar verilecektir....

                    UYAP Entegrasyonu