Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra emrine konu ilamın menfi tespit kararını içermediğini, icra emrine konu ilamda taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin geçersizliğinin tespiti ile iptali, sözleşmeler kapsamında ödenen 15.350 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına, sözleşmelere istinaden düzenlenen senetlerin iptali ile iadesine, senetler sebebi ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, verilen kararda senetlerin ve sözleşemelerin iptal ve iadesinin doğal sonucu olarak senetler bakımından müvekkilin borçlu olmadığı sözleşmenin de geçersiz olduğunun vurgulandığını, bu vurgu sebebiyle karara menfi tespit niteliği atfedilemeyeceğini, davanın kabulüne karar verilmesinin kanuna ve yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, davacıların bu davayı açmaktaki amacı yargılama sürecini uzatarak şirkete ait malvarlıklarını kaçırmak olduğunu bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulüne; kararın kaldırılmasına, haksız olarak açılan davanın...
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Davalı vekili, feshin haksız olduğunu, fesheden tarafın menfi zarar ile birlikte müspet zarar talep edemeyeceğini, davalı yüklenicinin sözleşmenin 7.maddesi uyarınca davacı arsa sahibine 75.000,00 TL ödediğini ve tahliye, yıkım, zemin iyileştirmesi vb için 75.000,00 TL harcama yaptığını, bu sebeplerle alacak tespit edilmesi halinde takas/mahsup talepleri bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçersiz olduğu, müvekkilin taahhüdüne karşı davalının herhangi bir ediminin veya hukuken geçerli bir alacağının söz konusu olmadığını, dolaysıyla davalıya verilen bononun temel ilişki yönünden karşılığı bulunmadığı gerekçesiyle menfi tespit davası açıldığını, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğine dair herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, somut olaya konu 22/03/2018 tarihli sözleşme TMK ve ilgili diğer yasalarla öngörülen hukuki geçerlilik şartlarını taşımadığını, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, ticari nitelikli menfi tespit istemine ilişkindir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacının iddiası tamamen haksız ve kötü niyetli olup, icra takip sürecini uzatmak ve müvekkilinin alacağına geç kavuşmasına yönelik olduğunu, dayanak ilam incelendiğinde, dava konusunun sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile müvekkil tarafından ödenen bedellerin iadesi ve müvekkilinin davacı yana verdiği senetler yönünden borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğunun görüleceğini, İİK'da yer alan menfi tespit davası ile takibe dayanak ilam arasında şeklen ya da kanunen herhangi bir benzerlik dahi bulunmadığını, dayanak ilamın esasen alacak teslimine ilişkin olan eda davası olduğunu, dayanak ilamda müvekkilinin davalıya ödediği 17.514,00 TL'nin fer'ileri ile birlikte konu edildiğini, kararın menfi tespit konusu değil, likit bir alacağa ilişkin olduğunu, icra takibine konu ilamın menfi tespit davasındaki gibi yalnız olumsuz tespit hükmü içermediğini, belirli bir alacağın tahsiline yönelik eda hükmü içerdiğini, bu nedenle...
VEKİLLERİ : Av. ... , DAVA : Sözleşmenin İptali DAVA TARİHİ : 23/11/2015 KARAR TARİHİ : 02/11/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı- karşı davalı vekili dava dilekçesinde ; Taraflar arasında dış cephe kaba sıva, dış cephe mantolama ve bina içi şap işlerinin yapılması için sözleşme imzalandığını, sözleşme öncesinde de davacının örnek villanın kaba sıva imalatı üzerine dış cephe mantolama işini üstlendiğini, numune villa ile projenin tamamında gerçekleştirilecek imalatlar için davacının çeşitli bağlantılar kurarak taahhüt ve borç altına girdiğini, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle menfi ve müspet zarara uğradığını, davalının fesihten önce ayıp ihbarında bulunmadığını, noter ihtarnamesi ve fatura tebliğine rağmen ödeme yapılmadığını belirterek sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle uğranılan 20.000,00...
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, icra takibinden sonra açılmış olan menfi tespit davalarının, takip yapılan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi veya davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davanın açılmasına dayanak icra takibinin Nevşehir 2.İcra Müdürlüğünün 2012/7836 Esas sayılı dosyası olup, Nevşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu savunarak, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; dosya kapsamına göre; icra takibine ilişkin menfi tespit davasının takibin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili bulunduğu gerekçesiyle, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın talep halinde yetkili ve görevli Nevşehir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....
Bu sahtelik davası, hukuki niteliği bakımından bir menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya ait olmakla kıymetli evraktan kaynaklı menfi tespit isteminde ispat yükünün davacı borçluda olduğu, Dava konusu uyuşmazlıkta davacı ; davalı taraf ile aralarında ticari ilişki olduğu aralarında düzenlenen sözleşmenin alt kısmının kesilerek bonoya dönüştürüldüğünü ,imza inkarlarının bulunmadığını ancak bono imzalama iradesinin olmadığını iddia etmiştir. Dava konusu senedin sözleşme altındaki boşluğun doldurularak irade dışı oluşturulup oluşturulmadığı, davacı tarafın menfi tespit isteminin yerinde olup olmadığı noktasında uyuşmazlık noktası belirlenmekle, Davacı taraf verilen kesin süreye rağmen sözleşme aslını dosyaya ibraz etmediği, davalı taraf aralarında sözleşme bulunmadığını belirtmiş ve davacının tanık dinlenilmesine muvafakat etmediği görülmüş ,davacının beyanı üzere de konu ile ilgili soruşturma bulunmadığı anlaşılmıştır....
- KARAR - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 01.04.2010 tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin davalı şirkete ait özel hastahanede temizlik hizmeti vermeyi üstlendiğini, sözleşmenin ... yıllık olduğunu ve edimlerini yerine getirmeye başladığını, ancak davalının düzenlenen bir kısım faturaları ödemediği gibi, müvekkili şirketin bir kısım elemanlarını kendi bünyesine katarak çalıştırdığının tespit edildiğini, bunun üzerine davalıya ....06.2010 tarihli ihtarname keşide edildiğini ve akde aykırılığın giderilmesinin talep edildiğini, aksi durumda sözleşmenin davalı tarafından fesih edildiğinin kabul edilip, cezai şart ve müspet zararın isteneceğinin bildirildiğini, davalının karşı ihtar ile müvekkilini suçladığını, haksız davranışları sonucu sözleşmenin sona erdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin müsbet zarar ve cezai şarttan doğan alacağından şimdilik 50.000,00 TL'nin 06.07.2010 tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş...
AŞ'nin davacı ...’e borçlu olmadığının anlaşıldığından bahisle asıl dava olan tasarrufun iptali davasının reddine birleşen menfi tesbit davasının kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur....