un davalı tarafından üretilen ve kendisine satılan tüm boruların ayıplı çıkmış olması sebebiyle büyük zarar gördüğünü ve davalı ile olan ilişkisinin müvekkilinin ticari mahvına sebep olduğunu, zira davalı'nın ürettiği boruların israil'deki birçok alt yapı projesinde kullanıldığını fakat sonrasında bu boruların sahip olması gereken nitelikleri taşımadığının anlaşıldığını, müvekkilinin bugüne değin çok büyük tutarlarda zarara uğradığını, ileride ortaya çıkacak başkaca gizli ayıplar sebebiyle daha da fazla zarar etme riski altında olduğunu, bahsi geçen tüm zararlarının tazmini için sözleşmenin kötü ifası sebebiyle kısmi dava şeklinde talebi; sözleşmenin haksız feshi sebebiyle belirsiz alacak davası şeklinde talebi; ve ayrıca manevi tazminat talebini içerir dava açtıklarını, söz konusu davanın mahkememizin 2018/296 E.sayılı dosyası ile görüldüğünü, asıl dava'nın dosya hacminin genişliği gereği bilirkişi incelemesinin ve tahkikatın tamamlanmasının uzun sürebilecek olması sebebiyle birtakım...
un davalı tarafından üretilen ve kendisine satılan tüm boruların ayıplı çıkmış olması sebebiyle büyük zarar gördüğünü ve davalı ile olan ilişkisinin müvekkilinin ticari mahvına sebep olduğunu, zira davalı'nın ürettiği boruların israil'deki birçok alt yapı projesinde kullanıldığını fakat sonrasında bu boruların sahip olması gereken nitelikleri taşımadığının anlaşıldığını, müvekkilinin bugüne değin çok büyük tutarlarda zarara uğradığını, ileride ortaya çıkacak başkaca gizli ayıplar sebebiyle daha da fazla zarar etme riski altında olduğunu, bahsi geçen tüm zararlarının tazmini için sözleşmenin kötü ifası sebebiyle kısmi dava şeklinde talebi; sözleşmenin haksız feshi sebebiyle belirsiz alacak davası şeklinde talebi; ve ayrıca manevi tazminat talebini içerir dava açtıklarını, söz konusu davanın mahkememizin 2018/296 E.sayılı dosyası ile görüldüğünü, asıl dava'nın dosya hacminin genişliği gereği bilirkişi incelemesinin ve tahkikatın tamamlanmasının uzun sürebilecek olması sebebiyle birtakım...
Mahkemece her ne kadar kararda, “davacının davalı işveren ile eğitim ile ilgili bir iş akdi yapması, davacının bu iş akdi devam ederken sebepsiz ve haksız şekilde işten çıkarılması karşısında maddi kayba uğramasının yanında, manevi olarak üzüntü yaşaması, toplum içinde itibar kaybına uğraması ve gelecekte mesleğini icra konusunda sıkıntı ile karşılaşmasının hayatın olağan akışına uygundur. Bu fesih nedeniyle yaşanılan üzüntü ve sıkıntılar nedeniyle davacının manevi tazminat talebi kısmen kabul edilmiştir.” şeklindeki gerekçesiyle davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, manevi tazminatın istenebilmesi için kişilik haklarının ihlal edilmiş ve buna yönelik bir saldırı gerçekleşmiş olması gerekir. Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ile davacı tanıklarının beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylem bulunduğu davacı tarafından yöntemince ispatlanamamıştır....
Mahkemece her ne kadar kararda, “davacının davalı işveren ile eğitim ile ilgili bir iş akdi yapması, davacının bu iş akdi devam ederken sebepsiz ve haksız şekilde işten çıkarılması karşısında maddi kayba uğramasının yanında, manevi olarak üzüntü yaşaması, toplum içinde itibar kaybına uğraması ve gelecekte mesleğini icra konusunda sıkıntı ile karşılaşmasının hayatın olağan akışına uygundur. Bu fesih nedeniyle yaşanılan üzüntü ve sıkıntılar nedeniyle davacının manevi tazminat talebi kısmen kabul edilmiştir.” şeklindeki gerekçesiyle davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, manevi tazminatın istenebilmesi için kişilik haklarının ihlal edilmiş ve buna yönelik bir saldırı gerçekleşmiş olması gerekir. Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ile davacı tanıklarının beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylem bulunduğu davacı tarafından yöntemince ispatlanamamıştır....
Mahkemece, sözleşmenin anılan maddesinde “ … belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek … ” ibaresinin ihtarnamede sadece sözleşmenin feshi ibaresiyle dar tutulması ve bu şekilde yorumlanması ve sözleşmenin haksız fesih sebeplerini ortaya çıkardığı hususunun göz ardı edilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle davanın esasına girilerek maddi tazminat yönünden tarafların bu konuyla ilgili ileri sürdüğü tüm delil ve belgeler birlikte değerlendirilip, gerekirse konusunda uzman bir bilirkişi heyeti de seçilerek bu yönde gerekli incelemelerin yaptırılarak haklılık durumları da gözetilmek suretiyle açıklamalı, gerekçeli, ve denetime elverişli rapor alınıp oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir....
Mahkemece,asıl davanın reddine,birleşen davanın kısmen kabulü ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-... Elektrik A.Ş sayaçların değiştirilmesi sayaç endekslerinin okunması gibi işlemlerin yapılması işini dava dışı ... Ltd Şti ile yaptığı sözleşme ile bu şirkete bırakmıştır. Dava dışı ... Ltd Şti’nin elemanı olan diğer 2007/7306-12363 davalıların ise, elektrik sayacının mühürlenmesi ve bu işlem sırasında olaya sebebiyet vermeleri yapılan işin davalı ... Elektrik A.Ş adına ve onun verdiği yetkiyle yapıldığı, taraflar arasında ve dosya kapsamı ile çekişmişe konusu değildir.Öyle olunca görev ifası sırasında yapılmış olan zarar ve ziyandan asıl ... sahibi olan ......
Hükme esas alınan tazminat raporunda %20 müterafik kusur indirimi yapılarak tazminat miktarı belirlenmiş, mahkemece bulunan miktar üzerinden yeniden müterafik kusur indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece 2 kez aynı sebeple indirim yapılması doğru bulunmamıştır. 3-Ceza dosyası içeriğinden ve dosyadaki diğer verilerden davalı sürücü ile müteveffanın akraba oldukları anlaşılmaktadır. Yakın akrabaların taşınması ahlaki bir ödevin ifası kapsamında olup, belirlenen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılamaz. Mahkemece hatır taşıması indirimi yapılmaksızın tazminat belirlenmesi gerekirken belirtilen gerekçe ile eksik tazminata hükmedilmesi isabetli olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve davalı ...'...
./... havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı ...den araç satın alındığını ve 1.000,00.-TL kapora ödendiğini, araç teslim edilmeden ÖTV artışı meydana geldiğini, davalı satıcının ÖTV artışını Tüketici/müşteriye yansıtmaya çalıştığını ve aracı teslim etmediğini, öncelikle aracın veya muadilinin teslimini, olmadığı takdirde uğranılan zararın tazminini talep ve dava etmiş, ... Asliye Ticaret Mahkemesinin .../.../... tarih ve .../... Esas - .../... Karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilerek yargılamaya devam olunmuştur. CEVAP: Davalı ... A.Ş vekili .../.../... havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: ... Marka araçların ithalatçısı olduklarını, sözleşmenin tarafı olmadıklarını, sözleşmenin ifa edilmemesinden sorumlu olmadıklarını, kendilerine husumetin düşmediğini, davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir....
Sözleşme yapılması düşüncesiyle yani uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarar “menfi zarar” olup böylelikle sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan masrafların sözleşmeyi yerine getirmeyen tarafın karşılaması kabul edilmiştir. Diğer bir anlatımla sözleşmenin yapılacağına güven duyan tarafın zararının diğer tarafça karşılanması gerekir. Öyle olunca, Mahkemece bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılmalı, gerektiğinde bu hususta bilirkişiden rapor alınmalı ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18.40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 8.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunun 325 inci maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıktığından, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. İşçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılan cezai şarttan başka, sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanununun 325 inci maddesine göre talep edilip, edilemeyeceği soruna değinmek gerekir ki, koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği kabul edilmelidir. Gerçekten, Borçlar Kanunu’nun 158/II maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir....