"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 22.07.2008 gün, 4367-5093 sayılı, 13.Hukuk Dairesinin 12.06.2008 gün, 1311-8277 sayılı, 4.Hukuk Dairesinin 18.01.2008 gün, 451-192 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin ifası sırasında meydana gelen yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 13.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 13.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 13.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi....
Davalı vekili cevaplarında ve itirazında sözleşmenin imzalandığını kabul etmiş, ancak kiralanan yerin davacı tarafından gösterilmediğini, kendi imkanları ile bulduklarını ifade etmişlerdir. Sözleşmenin B/2. maddesinde de '... kendisi veya yukarıda tanımlanan diğer kişiler (yakınları) adına her ne suretle olursa olsun emlakçıyı devre dışı bırakarak, satın aldığı/kiraladığı takdirde... kirada 1 aylık kira bedeli + KDV'sini tellallık ücreti olarak ödeyecektir."düzenlemesi getirilmiştir. 818 sayılı B.K. 404/son maddesi uyarınca gayrimenkule ilişkin tellallık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerekir. Gayrimenkul telallığı sözleşmesinde taşınmaz sahibinin imzasının olacağına dair bir düzenleme yoktur....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmenin ayıplı ifası nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı yanca ibraz edilen 10.06.2006 tarihli inşaat yapım sözleşmesini yüklenici olarak davalı, iş sahibi olarak dava dışı... Sözleşme ... mahallesi 110 parselde yapılacak inşaatla ilgili olup Hamdi Aydın'ın davacı ... adına veya ona vekâleten sözleşmeyi imzaladığına dair açıklık bulunmamaktadır. Davalıdan sözleşmeye dayalı olarak tazminat isteminde bulunulduğuna göre bunu talep etme hakkı ve taraf sıfatı sözleşmenin yanlarına aittir....
DAVA KONUSU : Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 01.08.2013 tarihinde 01.07.2010 tarihli iş sözleşmesine ek olarak "belirli süreli teminde güçlük tazminat sözleşmesi" akdedildiğini, sözleşme uyarınca aylık 1.500,00 TL ücret ödenmesi gerektiğini, sözleşmenin tek taraflı ve haksız olarak 26.12.2014 tarihinde davalı tarafından feshedildiğini, Ankara 14. İş Mahkemesi'nin 2015/29 E Sayılı dosyasında işe iade davası açıldığını beyanla, 30.000,00 TL maddi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu tazminat davası ile daha önce açılmış ve derdest durumda bulunan işe iade davasının iddia ve talepleri karşılaştırıldığında daha sonra açılmış olan tazminat davasında hiçbir suretle davacının hukuki yararının bulunmadığını, Ankara 14....
ın ilk talebi üzerine derhal ve herhangi bir mahkeme hükmü gerekmeksizin ödemeyi kabul ve taahhüt eder." şeklindeki hükmü ile sözleşmenin ihlali halinde taraflara yüklenen cezai şartın düzenlendiği ve sözleşmenin davalı tarafından ihlali halinde davalının ayrıca davacının maruz kaldığı zarar ve satış kaybından dolayı mahrum kaldığı karı ödeme taahhüdünde bulunduğu görülmektedir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında deterjan ve ev bakım ürünleri bölümü dağıtımı hususunda 01.01.2009 tarihli distribütörlük anlaşmasının imzalandığını, ancak davalı şirketin 04.05.2012 tarihli ihtarnameyle ortada hiçbir neden yokken tamamen uydurma sebeplerle anlaşmayı tek yönlü olarak feshettiğini, oysaki müvekkili şirketin anlaşma gereği tüm edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmenin feshinden dolayı müvekkilinin zarara uğradığını, sözleşmenin ifası ile elde edeceği kazançtan yoksun kaldığını, itibarının zedelendiğini ileri sürerek, 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 TL'nin fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunun 325. maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. Bu arada işçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezai şarttan başka sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanununun 325. maddesine göre talep edilip edilemeyeceği soruna değinmek gerekir ki, ifaya eklenen cezai şart çözüme gidilmesi ve buna göre koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği belirtilmelidir....
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedildiği, sözleşmenin 12. maddesine göre işverenin davacıya oniki aylık ücreti 180.000,00 TL tutarında cezai şart ödemesi gerekmekte ise de, davacının çalıştığı süre ve hakkaniyet ilkeleri dikkate alınarak, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 161/son maddesi gereğince cezai şart miktarından takdiren 1/3 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasının uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Mahkemece, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 17. maddesi hükmünün “ifaya ekli ceza” niteliğinde olduğu kabul edilmiş ise de; mahkemenin bu yöndeki kabulü, sözleşmenin 17. maddesinin kapsamına aykırı bulunmaktadır. İfaya ekli ceza, Borçlar Kanunu'nun 158/II. maddesi hükmünde düzenlenmiş olup; sözleşmenin saptanan zaman veya yerde yerine getirilmemesi durumunda ödenmek üzere yanlarca kararlaştırılan cezadır. Oysa, Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi gereğince ve “Amaca göre yorum kuralı” uyarınca sözleşmenin 17. maddesi hükmü değerlendirildiğinde; işin tesliminde yüklenicinin temerrüdünün gerçekleşmesi durumunda Borçlar Kanunu'nun 106/II. maddesine göre yanlarca kararlaştırılan gecikme tazminatının düzenlendiği sonucuna varılmaktadır. Diğer yandan mahkemece, dava konusunun ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu kabul edildiği halde, Borçlar Kanunu'nun 44. maddesi hükmü uygulanarak belirlenen miktardan indirim yapılması da kabul şekli bakımından çelişkili olmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasında görülen alacak davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 05.06.2015 gün ve 2014/4867 Esas, 2015/4306 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü. - KARAR - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi uyarınca müvekkil şirketin davalıya gişe ve terminal hizmeti verdiğini, sözleşmenin ifası sırasında 5510 sayılı Kanun'un 81/1-ı maddesi gereğince sigorta prim ödemelerinde Hazine tarafından yapılan %5'lik indirim tutarının, davalı tarafça haksız olarak müvekkilinin hak edişlerinden kesildiğini ileri sürerek, kesinti tutarı olan 196.970,95 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....