Yine aynı Kanun’un 16. maddesinde ise "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir" hükmü yer almaktadır. Aynı Kanun’un "sözleşmelerden doğan davalarda yetki" başlıklı 10. maddesinde; sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmış olup, bu sebeple sözleşmeden doğan para borcunun tahsili için başlatılan takipte, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 19.09.2013 gün ve 2008/267-2013/437 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 10.09.2005 tarihli adi ortaklık sözleşmesi niteliğindeki sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Sözleşme gereği davacıya sözleşmeden doğan haklarını devreden ... davalılara ait bir kısım arsanın değerlendirilmesi amacıyla plan ve projelerini hazırlayarak üçüncü kişilere pazarlamayı, arsa sahipleri de bunun karşılığında pazarlama yapan ...'a satış bedelinden arsa bedelinin mahsubu sonrasında kalan kâr payından %25 oranında ödeme yapmayı yüklenmişlerdir. Davada temlik alan davacı, 606 parsel sayılı arsanın satışından kaynaklanan kâr payının davalılardan tahsilini talep etmiştir. Uyuşmazlığın adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olmasına göre, kararın temyizen incelenmesi görevi Yüksek 3. Hukuk Dairesi'ne aittir....
Davacının, arsa sahibinin halefi sıfatıyla sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunabilmesi için arsa sahibi ile yüklenici arasında yapıldığı bildirilen sözleşmeden kaynaklı hakların satıcı arsa sahibi tarafından davacıya temlik edilmiş olması gerekir. Alacağın temliki kapsamında sözleşmeden doğan şahsi hakların temliki, 818 sayılı BK'nın 163. maddesi gereğince yazılı şekilde olmadığı sürece geçerli değildir. Bu durumda, mahkemece, davacıya dava dışı arsa sahibi tarafından sözleşmeden doğan hakların temlik edildiğine ilişkin yazılı temlikname sunması için süre verilmesi ve sonucuna göre yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçeyle, eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre; sözleşmeden doğan bir alacağın konu edildiği iş bu davada zamanaşımının alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren başlayacağı, davacı/alacaklı taraf sözleşmeden doğan en son edimini, icra takibine de konu olan 25.12.2007 tarihli faturadan da anlaşılacağı üzere 25.12.2007 tarihinde yerine getirdiği, dolayısıyla alacağın 25.12.2007 tarihinde muaccel hale geldiği, bu tarihten itibaren 1 yıl içerisinde alacağın talep edilmesi gerekirken icra takibi 17.06.2011 tarihinde açıldığına göre alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Bu sözleşme parekendecinin onayı ile feshedilmiş olsa dahi tedarikçi perakendecinin sözleşmeden doğan haklarını 1 sene süresine faaliyet göstermiş gibi parekendeciye ödemekle yükümlüdür.” hükmü bulunduğu, bu nedenle davacının sözleşmeyi sona erdirme hakkı olmadığı, sözleşme ve sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri ile bağlı olduğu kanaati ile ve alınan bilirkişi raporundaki hesaplanan alacak borç meblağları gözetilerek davanın 140.561,29 TL için kısmen kabulüne, geriye kalan talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece gerekçeli bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 14.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 47.065,16.TL ihale bedelinin 8.5.2009 tarihinden itibaren 2.393,14.TL teminat bedelinin 31.03.2009 tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın depozito bedeline yönelik talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı eldeki dava ile; davalı şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği için sözleşmenin feshedildiğini belirterek, sözleşmeden kaynaklanan alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece, ödenmeyen ihale bedeli ve teminat bedelinin davalıdan tahsiline hükmedilmiştir. Ne var ki, davalı, temyiz aşamasında sunduğu ödeme makbuzları ile 7.977.TL depozito bedeli ve 1.435.86 TL lik vergi bedelinin yatırıldığını ifade etmiştir....
Noterliği’nde 15/11/2017 tarihli ... yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiğini, dava dışı ...’ın bu sözleşmeden doğan haklarını İzmir 21....
Bu durumda davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan TBK 60. maddesinde “Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.” düzenlemesine yer verilmiş ise de sözleşmeden doğan talebi ileri sürme imkanı varken sebepsiz zenginleşme gerçekleşmeyeceğinden bu şartlara göre inceleme yapılamaz. Başka deyişle sözleşmeden kaynaklanan bir borcun ifası ile sebepsiz zenginleşmenin iadesi taleplerinin yarışması mümkün görünmemektedir. Yukarda izah edildiği üzere davacı kendisine en uygun iade hakkı sağlayan sorumluluk sebebine dayanarak dava açmakta serbest ise de bir sorumluluk esası seçildiğinde faiz, zamanaşımı, ispat gibi konularda da o sorumluluk hukuku uygulanır....
Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İnceleme konusu karar, sözleşmeden doğan tazminata ilişkin olup belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü dava dosyasının Yargıtay 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE 6.5.2008 gününde oybirliği ile karar verildi....
Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İnceleme konusu karar, sözleşmeden doğan rücuan tazminat istemine ilişkin olup belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü dava dosyasının Yargıtay 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 04.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....