Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Fiyat farkı ve kar kaybı alacağının tahsiline hükmedilmesinde bir isabetsizlik yok ise de davacı, sözleşmenin feshi nedeniyle ifa edilmeyen kısma ilişkin olarak kar kaybı talebinde bulunduğuna ve mahkemece bu kalem isteğin kabulüne karar verildiğine göre artık sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine karar verilemez. Davacı ifa edilmeyen bölümle ilgili olarak kar kaybı talebinde bulunmuş olmakla sözleşmeden dönme iradesini açıklamış olup mahkemece yalnızca taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile yetinilmesi gerekirken sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenle diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte belirtilen nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 17.1.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Ayrıca yasalarda sözleşmenin feshinin bazı koşullara bağlı tutulduğu istisnalar dışında, sözleşmeden dönme (fesih), mahkeme kararına gerek olmaksızın ileri sürülebilen, karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan, karşı tarafa ulaşmakla sonuç doğuran, karşı tarafa ulaştıktan sonra tek taraflı geri alınması mümkün bulunmayan bozucu yenilik doğuran tek taraflı irade beyanıdır. Genel kural bu olsa da kat karşılığı inşaat sözleşmesi, kira sözleşmesi, iş sözleşmesi gibi bazı sözleşmeler yönünden yasalarda öngörülen sınırlayıcı kurallardan doğan istisnalar da mevcuttur. Nakit bedel karşılığı eser sözleşmeleri yönünden ise sınırlayıcı istisnai bir kural bulunmadığından mahkeme kararına gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeden dönme mümkündür....

      Dava, ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebine ilişkindir. Davacı vekili davalı şirketin ithalatcısı olduğu, 2015 model Hyundai marka aracın dava dışı Maslak Otomotiv San. Ve Tic. A.Ş'den satın aldığını, bu aracın üretimden kaynaklı ayıplı çıktığını belirterek eldeki davayı açmış olup, davalı vekili ise davanın reddini talep etmiştir. 6502 sayılı Kanun'un 11. Maddesinde; "(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir....

      Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür… (5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir. (6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır....

      Bu maddeye göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir. Bu geri isteme aynen olabileceği gibi, aynen ifanın mümkün olmaması halinde, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki mahalli piyasa rayiçleri ile bedeli de olabilecektir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, tapuda pay devrini de içerdiğinden, yapılması özel şekil şartına tabi olduğu gibi, dönme suretiyle sona ermesi de, tek taraflı irade beyanının karşı tarafa ulaştırılmasıyla mümkün değildir....

        Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir. Bu tür cezai şartta borçlu cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceği gibi, alacaklı da sadece cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Bu durumda artık alacaklı borçludan asıl edimin ifasını isteyemeyecektir. 38. Seçimlik ve ifaya eklenen ceza koşulu, borçlunun borcunu ihlâl etmesine karşı alacaklıya bir talep hakkı sağlarken, dönme cezası borcun ihlâli koşulu aranmaksızın, belirli bir meblağı ödemek suretiyle borçluya sözleşmeyi sona erdirme imkânı verir. Borçlu, borca aykırı davranışı bulunmasa bile, ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeyi ortadan kaldırabilir. Burada asıl borcun ifasının yerini dönme (fesih) cezası almaktadır....

          Ancak hemen belirtmek gerekir ki, asıl borcun sonraki imkânsızlık nedeniyle ifâ imkânının ortadan kalkması hâlinde, alacaklıya tanınmış olan bu seçim hakkı bir anlam ifade etmez. Asıl borcun ifası imkânsız olduğunda, alacaklı koşulları varsa yalnızca tazminat isteme hakkına sahip olur. Buna göre alacaklı, ya zararının tazmin edilmesini ya da ceza koşulunun ödenmesini ister. İkinci bentte düzenlenen ifaya ekli cezai şartta ise alacaklı, açıkça feragat etmiş veya ifayı kayıtsız şartsız kabul etmiş olmadıkça, hem sözleşmenin ifasını hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilir. Dönme (fesih) cezası olarak da adlandırılan ifayı engelleyen cezai şart ise maddenin üçüncü bendinde hükme bağlanmıştır. Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu, alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir....

            Noterliği 24.07.2015 tarih ve 10434 yevmiye no.lu Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi'nden haklı sebeple dönerek, davalıya ödenen 360.020,00 TL'nin dava tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline, sözleşmeden dönme sebebiyle uğramış olduğu zarar kapsamındaki sözleşme için ödenen satış bedeli 360.020,00 TL'nin dava tarihindeki ulaştığı alım gücü farkı olan 368.980,56 TL'nin ve sözleşmenin kurulması için yapılan 6.455,91 TL masrafın toplamı olmak üzere 375.436,47 TL'nin 1.000 TL'sinin dava tarihinden 374.436,47 TL'sinin ıslah itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tapu devrinin gerçekleştirildiğini, sözleşmeden dönme isteğinin haksız olduğunu, davacının ödeme durumunu somutlaştırmasının gerektiğini, faiz talebini kabul etmediklerini savunarak haksız davanın reddini, taleplerinin reddedilmesi halinde sözleşmeden dönme nedeniyle tazminat ile davacı adına olan tapu kaydının müvekkili adına yapılması hususunda karar oluşturulmasını istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde 18/11/2021 tarihli kararla; "(...) taraflar arasında (...)...

            Sulh Hukuk Mahkemesi 2020/19 değişik iş dosyasında yapılan tespitinde aynırestorantda yapıldığı, davacı tarafça da taraflar arasında başkaca sözleşme olduğuna ilişkin herhangi bir belge dosyaya sunulmadığından, davalı tarafça sunulan 26.04.2018 tarihli sözleşmeye istinaden işin yapıldığı kanaatine varılarak, davacının sözleşmenin tarafı olmadığı, sözleşmede taraf olmayan davacının sözleşmeden dönme ile ayıplı malın satım bedelinin tahsilini talep etme konusunda aktif husumet ehliyeti (davacı sıfatı) bulunmadığı, sözleşmelerin, sözleşmenin tarafları arasında hak ve borç doğuracağından sözleşmenin tarafı olmayandavacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı...'' gerekçeleri ile davada ve sözleşmede muhatap olarak kabul etmedikleri davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle toplanan delillerin değerlendirilmesinin tespiti neticesinde dava şartı yokluğu sebebiyle usul ve yasaya uygun yerinde karar verildiğinin, sözleşme akdinin, sözleşme edimlerinde muhatap olmayan davacının davada aktif taraf...

              UYAP Entegrasyonu