Yasa metninde de açıkça ifade edildiği gibi, bu rehin türü, "üzerinde rehin kurulmak istenen taşınmazların mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazlar ayrı kişilerin mülkiyetinde, yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise, bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz. Toplu rehinde, tek bir alacağın tamamı, birden fazla taşınmaz ile teminata alınmış olup, birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehin alacaklısının, teminat ne denli fazla olursa olsun, temelde alacağını, ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde, rehin alacaklısı alacağını tahsil etmişse, artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir....
Çekişmenin esasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; HUMK’nun 74., 75. ve 76.maddeleriyle 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı birlikte değerlendirildiğinde ve de özellikle yasanın 76.maddesi dikkate alındığında hakimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakalar ve neticei talepleriyle bağlı olduğu, dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların vasıflamalarıyla bağlı olmadığı ve hakimin eldeki davaya uygulanacak kanun hükümlerini bulup davayı buna göre karara bağlamakla görevli olduğu görülür. Sorun bu açıdan değerlendirilirse, davacıların davadaki istemlerinin nedeni, lehlerine olan 24.10.2008 tarihli ipotek sebebiyle yaptıkları takibin, ipoteğin ikinci derecede olması ve semeresiz kalması nedeniyle derece atlamayı sağlamak için davalı ... Ltd.Şti. yararına olan 24.10.2008 tarihli ipoteğin terkinini temin etmek olduğu anlaşılmaktadır....
İpotek kavramının açıklanmasına gelince; alacakların güvence altına alınması özel hukukun temel amaçları arasında yer alır. Bu amaç doğrultusunda ortaya çıkan güvence araçları özel hukukta şahsi ve ayni güvence olmak üzere ikiye ayrılır. Ayni güvencede şahsi güvenceden farklı olarak güvencenin içeriğini kişiler değil malvarlığı oluşturmaktadır. Hukukumuzda alacağa bu tür bir güvenceyi sağlayan ayni güvence rehin hakkıdır. Rehin hakkı, taşınır ve taşınmaz rehni şeklinde gerçekleşebilir. Taşınmaz rehni kendi içerisinde ipotek, ipotekli borç senedi ve irat senedi olmak üzere üçe ayrılır (Şener, Y.S.: Türk Hukukunda İpotek ve Uygulaması, Ankara 2010, Genişletilmiş 3. Baskı, Önsöz). Taşınmaz rehninin bir çeşidi olan ipotek, TMK'nın 881 ilâ 897. maddeleri arasında düzenlenmiştir....
İpotek kavramının açıklanmasına gelince; alacakların güvence altına alınması özel hukukun temel amaçları arasında yer alır. Bu amaç doğrultusunda ortaya çıkan güvence araçları özel hukukta şahsi ve ayni güvence olmak üzere ikiye ayrılır. Ayni güvencede şahsi güvenceden farklı olarak güvencenin içeriğini kişiler değil malvarlığı oluşturmaktadır. Hukukumuzda alacağa bu tür bir güvenceyi sağlayan ayni güvence rehin hakkıdır. Rehin hakkı, taşınır ve taşınmaz rehni şeklinde gerçekleşebilir. Taşınmaz rehni kendi içerisinde ipotek, ipotekli borç senedi ve irat senedi olmak üzere üçe ayrılır (Şener, Y.S.: Türk Hukukunda İpotek ve Uygulaması, Ankara 2010, Genişletilmiş 3. Baskı, Önsöz). Taşınmaz rehninin bir çeşidi olan ipotek, TMK'nın 881 ilâ 897. maddeleri arasında düzenlenmiştir....
ve T1 adına kaydolduğunu, bu ipoteğin kaldırılması için T1 itiraz ettiğini, davalıların ise lehlerine rehin konulan T9 ve Vehbi Doğan olduğunu, Kadastro Mahkemesi'nin 1990/48 Esas 1992/37 Karar sayılı kararı ile dava konusu parselin belediyece imar ve ıslah çalışması sonucu 2981 Sayılı 3290 Sayılı Yasa ile değişik 10/b maddesine göre yapılan idari bir işlem olduğunu ve bu işlemin başka bir makamca kaldırılıp değiştirilmedikçe yürürlükte bulunacağını belirterek davanın reddine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 14....
Gerek asıl gerekse birleşen dava, davacı ile davalı yüklenici şirket arasında yapılan satış vaadi sözleşmesi gereğince davacı tarafından edinilen taşınmazın üzerindeki ipotek ve hacizlerin kaldırılması talebine ilişkin olduğundan, ipoteğin kaldırılması talebi taşınmazın aynına ilişkin bir talep olup, Hakimler ve Savcılar Kurulunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri İş Bölümü ile ilgili 01.09.2020 tarihinden itibaren geçerli İş Bölümü Kararı uyarınca, 18.Hukuk Dairesinin görevine giren dava ve uyuşmazlıkların 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile 6098 s.TBK'nın 2.Kısmında düzenlenen ve diğer dairelerin görev alanında kalmayan dava ve işlere bakmakla görevli olması nedeniyle, dava konusu uyuşmazlıkta HSK'nın İş Bölümü Kararının 7.Hukuk Dairesi'nin görevini düzenleyen bölümünün 11.maddesi uyarınca, istinaf inceleme görevi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine aittir....
tüm hacizlerin artık taşkın haciz olması sebebiyle kaldırılması olduğunu, kaldı ki davanın devam etmesine ve borçluların muvafakati olmamasına rağmen İcra Müdürlüğünün nakit teminatı alacaklıya gönderdiğini, tüm bunlara rağmen hala ihtiyati haciz gerekçe gösterilerek hacizlerin kaldırılmadığını, ihtiyati haciz kararında belirtilmeyen alacakların takibe eklenmesinin söz konusu olamayacağını, bu sebeple Müdürlükçe dosyadaki nakit teminat nedeniyle diğer tüm hacizlerin kaldırılması gerekirken haciz kaldırma talebinin reddine karar verilmesi ve İcra Hukuk Mahkemesinin karar verilmesine yer olmadığı kararının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 2004 sayılı İİK'nın 261. maddesinde "Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur....
A.Ş.’nin davalıya olan borçlarına karşılık davalı şirkete ipotek veren üçüncü kişi olduğunu, bu hususun daha önce taraflar arasında görülen davalarda davalı tarafından ifade edildiğini, ipotek veren müvekkilinin dava dışı borçlunun ödemediği borçlarından sorumlu olmadığını, ipotek verilen taşınmazların ihale edilmesiyle sorumluluğunun sona erdiğini, ileri sürerek, takibin tedbiren durdurulmasına, İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2019/5697 Esas sayılı dosyasından düzenlenen 16.12.2021 tarihli rehin açığı belgesinin iptaline, bu belgeye dayanılarak başlatılan İstanbul 30. İcra Müdürlüğünün 2021/34721 Esas sayılı icra takibine konu borçtan müvekkilin sorumlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 09/03/2022 NUMARASI : 2022/209 ESAS-2022/227 KARAR DAVA KONUSU : İpotek Ve Hacizlerden Dolayı Borçlu Olmadığının Tespiti, İpotek Ve Hacizlerin Fekki KARAR : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dava dosyası incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İ D D İ A: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı inşaat şirketi arasında 26/08/2016 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, Merdivenköy Mah., 286 pafta, 3408 ada, 3 parsel, A2 Blok, 18....
Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Birden fazla taşınmazın bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir. Uygulama ve öğretide yer alan tanımlamaya göre bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin (kollektif rehin-müşterek rehin, birlikte rehin=Gesaptpfand) denilmektedir (Köprülü-sınırlı-haklar-İstanbul 1982- 1983, 2.bası sh.291 vd.)....