Her ne kadar davacı taraf 01/06/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ederek maaş farklarının ödenmesini istemiş ise de, davacının ilk tahsis talep tarihi olan 17/05/2012 tarihi itibari ile Bağ-Kur prim borcunun bulunduğu, SSK hizmet prim ödeme gün sayısının yaşlılık aylığı almak için yeterli olmadığı, Bağ-Kur prim borcu bulunması nedeni ile hizmetlerin de birleştirilemediği anlaşılmakla kurum işleminde yasaya aykırı bir durum bulunduğu anlaşılmakla aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir....
Belirtilen açıklamalar ışığında, her ne kadar, davacının 4/a,4/b ve 4/c kapsamındaki tüm hizmetleri üzerinden ve 01.06.2012 tarihi itibariyle tahsise karar verilmiş ise de,tahsiste esas alınan 4/1-b sigortalılığına ilişkin prim borcunun bulunması ve 2829 sayılı Yasa dikkate alınarak aylık bağlanabilmesi için tahsiste esas alınan sigortalılıklara ilişkin prim borcunun bulunmaması yönündeki ilkemiz gözetilmek suretiyle; a)Davacının talebi açıklattırılarak sadece 4/1-a ve 4/1-c sigortalı hizmetleri üzerinden ve ......’dan aylık bağlanmasını istemesi halinde 7702 gün 4/1-a’lı, 360 gün 4/c’li olmak üzere toplam 8.062 prim gün üzerinden 01.06.2012 tarihi itibariyle aylık bağlanabileceği dikkate alınmalı, b)Şayet davacının,tahsisde 4/1-b sigortalı hizmetlerinin de ilavesini istemesi halinde,davacıya 4/1-b sigortalılığa ilişkin Kurum tarafından çıkarılan prim borcunun ödemesi için mehil verilmeli,ödeme yapılması halinde takip eden ay başından itibaren aylık bağlanabileceği gözetilmelidir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 08/07/2021 NUMARASI : 2020/130 E., 2021/79 K., DAVA KONUSU : (Kurum İşleminin İptali İstemli) KARAR : İDDİANIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kurum tarafından davacıya 10/02/2020 tarihinde Gülhan Karaman ve Sevda Hancı 'nın 20/02/2020 tarihinde prim tahakkuku nedeniyle davacıya ceza kesildiğini, söz konusu idari para cezasına karşı SGK 'ya başvuruda bulunulduğunu, başvurunun komisyon kurulmadan usule aykırı şekilde reddolduğunu, şahısların iş yerinde çalışmasının olmadığını, sohbet etmek ve vakit geçirmek için iş yerine geldiklerini belirterek, dava konusu kurum işleminin iptalini, tahakkuk ettirilen prim borcunun bulunmadığının tespitini, davalı kurumca prim borcu adı altında tahsil edilen miktarların faizi ile birlikte iadesini talep ve dava etmiştir....
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce mahkemece 5510 sayılı Kanunun 28’inci maddesinde belirtilen “kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması zorunludur..." hükmü uyarınca basamak farkı prim borcunun davacı tarafından ödendiği tarihten itibaren Kurumca yaşlılık aylığı bağlanmasının usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, Özel Dairece basamak farkı prim borcunun 1479 sayılı Kanunun 35’inci maddesinde öngörülen bir prim borcu olmadığı belirtilerek kararın bozulduğu, bozma kararı üzerine mahkemece daha önce değinilmemiş olmasına rağmen 1479 sayılı Kanunun 35’inci maddesinde de her türlü borçların ödenmesi koşulunun gerçekleşmiş olmasının arandığı, basamak farkı prim borcunun da her türlü borç kapsamında olduğu belirtilerek direnme kararı verildiği dikkate alındığında, mahkemece verilen direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak görüşülüp,...
Somut olayda, davalı Kurumun hatalı işlemi ile tahsis talebi reddedilen davacının prim borcu ve yaşlılık aylığı şartlarının tahsis talep tarihi itibari ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim davalı Kurumun "B.13.1.BKG.4.51.00.00" sayılı yazısı ile davacının yaşlılık aylığı talep formu kabul edilmiş ve prim borcunun yatırılması halinde takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanacağı Ziraat Bankasının ilgili şubesine bildirilmiş, ayrıca aynı sayılı bir başka yazıda toplam prim borcunun (yapılandırılan borç miktarı ile cari prim borcu dahil) 10.985 Lira olduğu belirtilmiş ve bunun üzerine davacıya kredi kullandırılmış, davalı Kurumun sonradan yaşlılık aylığını tahsis etmemesi üzerine kredinin bir kısmı bankaya iade edilmiştir. Artık bu durumda davacının tahsis talebi sırasında kullandırılan kredinin prim borcunu karşılaması durumunda prim borcu olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir....
borcunun ortaya çıkması üzerine davalı ve hak sahiplerinin 28.02.2002 ila 11.10.2008 tarihleri arasındaki tedavi giderleri nedeniyle yersiz sağlık giderine yönelik borç tahakkuku yapıldığı ve davalı hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibine itiraz etmesi üzerine, eldeki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemli dava açıldığı, mahkemece, davalının sağlık yardımlarından faydalanabilmesi için prim borcunun bulunmaması gerektiğinden bahisle, takibe konulan tutar ve işlemiş faizi yönünden davanın kısmen kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Her ne kadar, davalı Kurumun 24.04.2015 tarih 61219265 sayılı yazısı ile “…10217 gün hizmetinin bulunduğu, 48 yaşını doldurduğu prim borcunun bulunmadığı, 01.07.2012 tarihi itibariylede emekliliği hak ettiği tespit edilmiştir.” hususları belirtilmiş ise de, 01.07.2012 tarihinden sonraki prim ödemelerinin söz konusu yazıda dikkate alınıp alınmadığı, alınmış ise, 01.07.2012 tarihine kadar yapılan prim ödemelerine göre hesap yapılıp buna göre prim borcunun bulunup bulunmadığı hususunun davalı Kurumdan sorulup, ikmal edilecek cevabi yazının gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
K A R A R Dosyadaki yazılara toplanan delillere , kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 1-Dava, davalı Kurumca davacılara yönetim kurulu üyesi bulundukları Edirnespor Klubünün prim borçlarından dolayı tahakkuk ettirilen 2004/11-12 ve 2005/1-2-3. dönemlerine ait prim ve gecikme zamlarından dolayı 1998/50 takip sayılı 12.267,16-TL miktarlı 16/02/2010 tarihli ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istemin 6183 sayılı yasanın 102 maddesine göre 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan kabulü ile 1998/50 sayılı ödeme emrinin iptali ile davacıların borç ödemekle yükümlü olmadıklarının tespitine karar verilmiştir. Davacılara gönderilen 16.02.2010 tarihli ödeme emrinden dolayı prim boçlarının ödeme emrinde her ne kadar takip 1998/50 sayılı ise de, ödeme emrinde prim borcunun 2004-2005 yıllarına ait olduğu görülmektedir....
Davacının 1479 sayılı Kanunun 35 ve geçici 10 maddesi gereği yaşlılık aylığı tahsisi için 56 yaş ve 5400 prim gün sayısına tabi olduğu belirgin olup, Kurumdan tahsis şartlarının gerçekleştiği 01.04.2012 tarihi itibariyle ilk tahsis talep tarihi olan 31.10.2011 tarihine kadarki sigortalılık süreleri üzerinden prim borcunun bulunup bulunmadığı sorularak, 31.10.2011-01.04.2012 tarihleri arasındaki sigortalılık sürelerine yönelik prim borcunun tahsise engel olmadığı ve Kurumca her zaman tahsilinin mümkün olduğu gözetilerek, prim borcunun bulunmaması halinde 31.10.2011 tarihine kadarki sigortalılık süreleri üzerinden davacıya 01.04.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsisi gerektiği ve 01.12.2013 tarihinden bağlanan yaşlılık aylığı tutarındaki fazla ödemelerin Kurumca her zaman tahsilinin mümkün olduğu gözetilerek, bu çerçevede davacının fazla ödediği prim tutarı da belirlenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması,...
Dava, prim borcunun tahsili için çıkarılan ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın konusu kalmadığından, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....