Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının ödediği miktarın 9.500,00 TL olmasına ve bu değerinde kabul edilmiş olmasına rağmen usul ve yasaya aykırı olarak güncel değer hesaplaması yapıldığını, bu değer üzerinden de davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenilmiştir. DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dairemizce HMK'nın 355.maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; devremülk sözleşmesinden kaynaklı ödenen bedelin iadesi menfi tespit ve tazminat istemine ilişkindir....

Bedelli, 240 ay vadeli Tasarruflu Erken Teslim Konut Edindirme Sözleşmesi imzalandığı, davacının sözleşmenin iptali ile organizasyon ücreti adı altında ödediği bedelin iadesi talebi ile eldeki davayı açtığı, davalı şirketin 6361 Sayılı yasa gereği kurulmuş bir tasarruf finansman şirketi olduğu, davalı şirketin müşterileri ile yaptığı sözleşmeler çerçevesinde onların finansman ihtiyaçlarını belirli şartlarda karşıladığı, davacının ise davalı şirketten konut talep eden müşteri konumunda olduğu, ticari ve mesleki amaç gütmeyen davacının konut edinme amacı ve sıfatına göre 6502 Sayılı Kanun 3/1- k bendi kapsamında "tüketici" vasfında olup davalının da ticari amaçlarla hareket eden ticari şirket olması nedeni ile yapılan sözleşmenin tüketici işlemi niteliğinde olduğu ve Tüketici Mahkemesinin görev kapsamında bulunduğu anlaşılmakla mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözülmesi gerektiği gerekçesi ile Asliye Hukuk Mahkemesine verilen görevsizlik kararı usul...

Mahkemece, uyuşmazlığın satış sözleşmesi hükümlerine göre ve Tüketici Yasası kapsamında değerlendirilip davacının cayma hakkını kullandığı gerekçesiyle asıl dava ve birleşen dava sonuçlandırılmış ise de, taraflar arasında imzalanan 13.04.2014 tarihli sipariş sözleşmesinde bulunan ürünlerin özel imalât olduğu ve teslimin de 2014 yılı Ağustos ayında olduğu, keza bilirkişilerce de, eser özleşmesi kapsamında sipariş edilen bir imalât bulunduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı Yasayla değişik 4077 sayılı Yasa'nın 4. maddesi satış hükümlerini düzenlemiş olup, eser sözleşmeleri bu Yasa kapsamında olmayıp, Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca değerlendirme yapılmalıdır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 470. maddesi uyarınca eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğuna göre iş sahibinin sözleşmeden cayması ancak “eser” sözleşmesi ilişkilerini düzenleyen maddeler uyarınca yapılabilir....

    KARAR Davacı, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 16.10.2011 tarihinde devre tatil sözleşmesi imzalandığını, kendisine cayma bildirim belgesi verilmediğini, tatil hakkını kullanabilmesi için bir davetiye gönderilmediğini, tarafına tatil hakkını kullanmak uzere yer teslimi yapılmadığını, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini bu nedenlerle fesih koşullarının oluştuğunu, ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile ödediği bedelin iadesi ile senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının tesisi görerek sözleşmeyi imzaladığını, kapıdan satışın söz konusu olmadığını süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

      Davacı bedelini ödediği maskelerin davalı tarafından teslim edilmesi gerekirken, teslim edilmediğini iddia ederek ödediği bedelin iadesi için icra takibi başlatmış, takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davayı açmıştır. Davalı ise maskelerin teslime hazır hale getirildiğini ve taraflar arasındaki sözlü anlaşmaya göre davacı tarafından teslim alınması gerektiğini, halen dahi teslime hazır olduklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Tarafların iddia ve savunması ile alınan bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında 328.458,24 TL bedelle (50 li paketlerde) 38.016 paket maske üretimi konusunda bir eser sözleşmesinin akdedildiği ve maske bedeli olan yukarıda yazılı tutarın davacı tarafından davalıya ödendiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Eser sözleşmelerinde, eserin sözleşmeye uygun olarak yapıldığını ve teslim edildiğini ispat yükü yüklenicide, sözleşme bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir....

        Hisseli Gayrımenkul Satış sözleşmesinin feshine, Davacı tarafça ödenmiş 12.000,00 TL bedelin davalıdan tahsiline, Sözleşme gereği düzenlenmiş 30/06/2014 ödeme tarihli, 2.250,00 TL bedelli senedin davalıdan davacıya iadesine, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, devremülk satış sözleşmesinin iptali, ödediği bedelin iadesi ve imzaladığı senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, yanlar arası sözleşmenin niteliğinin Devre tatil sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacının sözleşme hükümlerine göre alması gereken hizmetten faydalanmaya başlamadığı, bu süreçten önce cayma hakkını usulünce ortaya koyduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

          KARAR Davacı, davalı ile 01/09/2013 tarihli 22.000,00 TL bedelli devre mülk satış sözleşmesi imzaladığını, 3.000,00 TL yi ödediğini, tapuda devir işleminin gerçekleşmediğini belirterek sözleşmesinin iptalini, ödediği bedelin iadesini ve senetlerin iptalini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir.....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın konusu gereği Tüketici Mahkemelerin yetki alanına girdiğini, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte uyuşmazlığın konusunun paket tur sözlemesi olduğunu, davacı Tüketici Hakem Heyetine başvurmamak için böyle bir yol izlediğini, sırf bu yüzden bile davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili ...Ltd. Şti.'...

              Vekili; taraflar arasında 26.08.1993 tarihinde yapılan Finansal Kiralama Sözleşmesi gereği halk hizmetinde kullanılmak üzere 400 adet masa, 800 adet tahta bankın finansal kiralama yolu ile 2886 sayılı DİK ve 3226 s.FK. kapsamında satın alındığını, kullanım esnasında ayıplı olduğunun anlaşıldığını, ayıbın mahkeme kanalı ile yapılan tespitinde malın ayıpsız değerinin 1.200.00TL (1.200.000.000TL eski) olduğunu ileri sürerek, bu meblağın mahsubu ile 1.739.810.600TL nin istirdatına, 2.510.530.740TL. davalıya borçlu olunmadığının tespitine, uygun görülmediği takdirde sözleşmenin feshi ve malın iadesi ile davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Mahkemece; taraflar arasında harici taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, davalının davacının sözleşme hükümlerine uygun olarak dönemsel ödemeleri yapmaması nedeniyle sözleşmeyi feshettiği, bu nedenle tarafların verdiklerini geri isteme haklarının bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile denkleştirici adalet ilkesi de gözetilerek davacının davalıya ödediği paranın 215.901,53 TL olarak hesaplandığı, fesihte davalı kusurlu olmadığından davacının munzam zarar ve kar kaybı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın ıslah edilen miktar yönünden kabulüne, 215.901,53TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 03.11.2015 gün, 2014/17025 esas ve 2015/13858 karar sayılı ilamıyla “Mahkemece, davacının ödediği bedelin iadesi gerektiği, kar kaybı talebinin ise yerinde olmadığı şeklinde gerekçe oluşturulmuş ise de, hüküm fıkrasında, davacının ödediği bedelle ilgili...

                  UYAP Entegrasyonu