Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Mahkeme kararının, temyiz yoluna başvurmayan davalılar ... İnş Taah. ...Amb.San. ve Tic. Ltd. Şti. ile ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye usulüne uygun tebligatın yapılmadığı anlaşılmıştır. Şöyle ki, Mahkemenin 30.04.2019 tarihli duruşmasında, davalı ... İnş. Taah. .... Amb....

    Ltd.Şti. adı altında inşaat projesi ve inşaat işi yapmakta olduğunu, davalı ile 1997 yılından bu yana ortak olarak çalıştıklarını, davacının 2005 yılının Aralık ayı ile 2006 yılının Eylül ayı arasındaki dönemde bir suçtan dolayı cezaevinde bulunduğunu, davacının cezaevinde bulunduğu süre içerisinde, davalının şirket adına alacakları tahsil ettiğini, borçları ödediğini, ancak müvekkiline hesapları teslim etmediğini, şirkete ait paraların davalıda kaldığını, bu nedenlerden dolayı ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile ortaklık kazancının ve tasfiye payının tespit edilmesini ve tespit edilen miktarın en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte şimdilik 25.000,00 TL'sinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmiştir....

      Asliye Ticaret ve İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi sonucunu doğuracak iş bu davaya bakma görevinin genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesince ise her iki tarafın tacir olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır....

        GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında kurulan pansiyon otel işletmesine yönelik adi ortaklığın tasfiyesi talebinden ibarettir. Her ne kadar taraflar gerçek kişi tacir ve karar ATM since verilmişse de adi ortaklığın tasfiyesi talep edilmektedir. İstanbul Bam iş bölümü kararının "Kararı veren mahkemenin ve tarafların sıfatına bakılmaksızın adi ortaklıktan kaynaklanan davalara " karşı istinaf istemlerini inceleme görevi İstanbul BAM 3 Hukuk Dairesine aittir. Bu itibarla; dosyanın görevli İstanbul BAM 3 Hukuk Dairesine gönderilmesine oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1-Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2.Dosyanın görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesine gönderilmesine, Dair, HMK’nın 352 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 07/04/2021 günü, kesin olarak, oy birliğiyle karar verildi....

          CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, "Ortak Girişimin" yüklendiği işlerin yerine getirilmiş olması nedeniyle ortakların bir araya gelerek ortaklığı sonlandırmak amacıyla "Değerlendirme Protokolü" imzaladıklarını ancak, düzenlenen protokol sonrasında ortaklığın bir takım alacak ve borçlarının çıkması nedeniyle ortaklığın sonlandırılamadığını, halen de bir takım alacak, borç ve davaların mevcut olması nedeniyle ortak girişimin alacak ve borçlarının henüz belli olmadığını, bu nedenle ve bu aşamada ortaklığın fesih ve tasfiyesinin mümkün olmadığını, ortak girişim temsilcisi davalıların bu görevlerini özenle yerine getirdiklerini ve ortak girişimi zarara uğratmalarının söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı ... .... Şti. ile davalı ......

            Asliye Hukuk mahkemesi ise,davanın ortaklığın giderilmesinden kaynaklanan ihalenin feshi istemi olduğu ve sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiştir. 6100 sayılı HMK’nın 322/2. Maddesinde, “paylaştırma ve ortaklığın giderilmesi için satış yapılması gereken hallerde, hakim satış için bir memur görevlendirir.Taşınır ve taşınmaz mallarun satışı ;İcra iflas kanunu hükümlerine göre yapılır” şeklinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 134/2 maddesinde ise, “ihalenin feshini Borçlar kanunu’nun 226. Maddesine yazılı sebepler de dahil olmak üzere, yalnız satış isteyen alacaklı,borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler, yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla, tetkik merciinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler” şeklinde düzenleme getirilmiştir....

              San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki adi ortaklığın tespitine, adi ortaklığın tespiti kararı akabinde; adi ortaklığın taraflar arasında eşit miktarda alacaklar ve borçlar yönüyle mahkemece re'sen üç adet tasfiye memuru atanmak suretiyle feshi ve tasfiyesine, ilaveten alacaklarının tespitine ve ticari faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1.000,00TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              . - DAVA :Adi Ortaklığın Tespiti ve Tasfiyesi DAVA TARİHİ :22/01/2020 KARAR TARİHİ :12/10/2021 KR....

                Eski 818 sayılı BK zamanında Yargıtay’ımızın yerleşik uygulaması, adi ortaklığın haklı sebeplerle feshi davası açılmışsa, mahkemenin ortaklığın feshine karar vermesi halinde, tasfiyenin de bizzat mahkeme veya denetiminde bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması yönündeydi; “adi ortaklığın mahkemece bizzat tasfiyesinin yaptırılması gerekir.”16 Kanaatimce yeni TBK md 644/II ve IV üncü fıkraları karşısında, ki bu hükümler eski BK’da yoktur, adi ortaklığın tasfiyesi işlerinin mahkemelerce veya mahkemelerin denetiminde atayacakları bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması uygulamasına son verilmesi doğru olacaktır. Ancak Yargıtay aynı ve bir çok başka kararında, “Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için öncelikle adi ortaklığın malvarlığının tespiti gerekir. Bu malvarlığı tespit edildikten sonra az yukarıda izah edilen şekilde tarafların anlaşamamaları üzerine fesih ve tasfiyenin mahkemece yapılması gerekir....

                  Ne varki davadaki diğer istekler bakımından yukarıda açıklandığı şekilde adi ortaklığın tasfiyesi hükümlerine göre yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru değildir. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular ve TBK'nin adi ortaklığın tasfiyesi hükümlerine göre yeterli inceleme ve değerlendirme yapılması, toplanan ve toplanacak deliller doğrultusunda hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00....

                    UYAP Entegrasyonu